Kayıtlar

Aşkınla Yanar

Aşkınla Yanar   Güneş doğup yükselince sular dağları gelince; Bu gönül aşka gelince aşkınla yanar Allah’ım! Derdim çoktur kime gidem halim kimlere arz edem; Benim dertli gönlüm her dem aşkınla yanar Allah’ım!   Bu dünyada tek dileğim senin yolunda öleyim; Benim divane yüreğim aşkınla yanar Allah’ım! Derdim çoktur kime gidem halim kimlere arz edem; Benim dertli gönlüm her dem aşkınla yanarAllah’ım!   Seni gönülden sevenler yoluna gönül verenler; Gül bahçesine girenler aşkınla yanar Allah’ım! Derdim çoktur kime gidem halim kimlere arz edem; Benim dertli gönlüm her dem aşkınla yanar Allah’ım!   Mehmet Yavaş

Seher Vakti Çaldım Yârin Kapısın

Seher Vakti Çaldım Yârin Kapısın   Seher vakti çaldım yârin kapısın, Baktım yârin kapıları sürmeli… Boş bulmadım otağının yapısın, Çıkageldi bir gözleri sürmeli…   Açtırdım kapıyı girdim içeri, Aklımı başımdan aldı o peri, Dedim sende buldum hâlis gevheri, Dedi yok yok bir mehenge sürmeli…   Dedim hiç yapı yok senin yapında, Oynanılmaz urganınla ipinde, Dedim dahi çok mu duram kapında, Dedi yok yok seni burdan sürmeli…   Dedim ki ne kadar yüzümden bezdin, Etim kebab ettin derimi yüzdün, Âşık katletmeye silah mı dizdin, Martini mavzeri bir dem sürmeli…   Şu kevn ü mekânı tutmuş ışığın, Nöbeti bekleyen alır keşiğin, Beklemeli o sultanın eşiğin, Günde yüz bin kerre yüzler sürmeli…   Agâhî karıştır kanı yaş ile Dost bulunmaz hayal ile düş ile Yetilmez menzile bu gidiş ile Hemen aşk atına binip sürmeli…     (Âgâhî Rahmetullahi Aleyh)

Silikon Beyinler

Silikon Beyinler   Dün gece bir kâbusla, fırlamışım yataktan, Sanki çırpınıyordum, çıkmak için bataktan. Bulunduğum yer sanki bu dünyanın dibiydi; Etrafımda insanlar, uzaylılar gibiydi...   Göğüs, kalça, göbek, bel, dudaklar, kaş, göz, burun; Her yerleri silikon! Daha bitmedi durun. Estetik cerrahide, sınırları yıkmışlar; Beyinleri çıkarıp, silikonlar takmışlar...   Böylece akıl, fikir, zikirden kurtulmuşlar; Beyinsiz yaşamakta, mutluluğu bulmuşlar. Hayat dizayn edilmiş, çağdaş formata göre, Yeni baştan yazılmış; örf, âdet, ahlak, töre...   Kadınlarda eşdeğer, dişilikle kişilik, Karaktere yansımış, erkeklerde dişilik. Kısacası; yıkmışlar utanma engelini; İstifa etmiş şeytan, bırakmış çengelini...   Eller, beller karışmış, kollektif zürriyetler, Cinsî alış verişte, limitsiz hürriyetler. Hak, hukuk, vicdan gibi, boş kavramlar atılmış, Paraya dinler üstü, tanrısal güç katılmış...   Bir irticâ korkusu, pompalanmış derinden, Bilerek oy

Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa Ve Unutulmaz Medine Müdafaası

Resim
  Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa Ve Unutulmaz Medine Müdafaası Tarihçi Mahmut Şener Fahrettin Paşa Rahmetullahi Aleyh Kimdir? Medine müdafaası sırasında karşı karşıya geldiği İngiliz ajanı Lawrence tarafından “Çöl Kaplanı” olarak tanımlanan Fahrettin Paşa’ya, İngiliz yarbayı Bassett “Kaburgalarına kadar tam bir askerdir.” diyor. Bizim kanaatimizce de vatanperver, dürüst, cesur ve yüreği Peygamber sevgisiyle dolu bir Osmanlı Paşası’dır. Bu sevgisini Medine’de kaldığı sürece Hz. Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Vesellem kabrini sık sık ziyaret ederek gösteren Paşa, adeta bir türbedar gibi çalışmıştır. O, tevazu sahibi bir komutandır. Nitekim isyancılara karşı düzenlenen askeri bir harekât esnasında, güçlükle yürüyen çelimsiz bir askeri görünce devesinden inmiş “Kardeşlerim! Sıkıntıda da bollukta da her şeyi paylaşacağız.” diyerek o askeri kendi devesine bindirmek suretiyle yolculuğa yaya olarak devam etmiştir. Medine’de isyanların arttığı bir dönemde Cemal Paşa’nın “İstersen tecrübeli al

Bizim İnsanımız, Eskiden Böyleydi…

Resim
Bizim İnsanımız, Eskiden Böyleydi … Hastane tıklım tıklımdır. Yaşlı kadın içeri girer, doktor hanım teyzeyi muayene eder. Fakat hastalığından emin olamaz. Kadına dönüp: “- Teyze şu şu tahlilleri yaptır gel!” der. Yaşlı kadın başını öne eğer. Doktor, yaşlı kadının duymadığını düşünerek tekrar söyler. Yaşlı kadın başını yerden kaldırarak, ağlamaya hazır gözlerle: “- Kızım, benim köye dönecek param yok, tahlilleri nasıl yaptırayım?" der. Doktorun yapacak bir sürü işi olmasına rağmen, bırakır işini, tutar teyzenin elinden koridor dolaştırıp, tahlilleri yaptırır. Tahlillerin sonucunda doktor hastalığı belirler, gerekli ilaçları da alıp, teyzeye verir. Yaşlı kadın tam odadan çıkacakken, doktor hanımın aklına; "YOL PARASI" gelir ve teyzeye köye gitmesine hayli hayli yetecek para uzatır. Yaşlı kadın önce almak istemese de daha sonra mecburiyetten parayı alır. Sonra: “- Allah Teâlâ senden razı olsun kızım. Köye nasıl döneceğim diye kara kara düşünüyordum,

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde

Mescid-i-Aksa   Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde; Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu… Varıp eşiğine alnımı koydum Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu…   Gözlerim yollarda bekler dururum; Nerde kardeşlerim diyordu bir ses. İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin; Unuttu mu bunu acaba herkes…   Burak dolanırdı yörelerimde; Mi’raca yol veren hız üssü idim. Bellidir kutsallığım şehir ismimden; Her yana nur saçan bir kürsü idim…   Hani o günler ki binlerce mü’min; Tek yürek halinde bana koşardı. Hemşehrim nebi’ler yüzü hürmetine; Cevaba erişen dualar vardı…   Şimdi kimsecikler varmaz yanıma; Mü’minde yoksunum tek ve tenhayım. Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı; Çöllerde kayıp bir yetim vâhayım…   Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde; Götür müslümana selam diyordu. Dayanamıyorum bu ayrılığa; Kucaklasın beni İslâm diyordu…   (Mehmet Akif İnan Rahmetullahi Aleyh)

Herkes Birbirinden Çalarsa…

Herkes Birbirinden Çalarsa…   Çoban sürüden, Ağa köylüden, Öğretmen ve öğrenci dersten, İşçi ve memur mesaiden, patron alın terinden, Tüccar ve esnaf ölçü ve tartıdan, müteahhit malzemeden, imalatçı kaliteden, reis belediyeden, müdür şirketten, hoca hakikatten, vekil devletten, Müslüman zekât ve namazdan çalarsa… Maddi ve manevi değerimiz düşük, ilâhi ikaz ve cezamız büyük olur… Tıpkı bugün olduğu gibi… Rabbim bizleri, şuurlu ve hakiki mü’min ve Müslüman eylesin!

Aklı Öldrürsen Ahlâk Da Ölür

Resim
Aklı Öldrürsen Ahlâk Da Ölür   Aklı öldürürsen, ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde, millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün, adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün, devlet de ölür. (Fatih Sultan Muhammed Han Rahmetullahi Aleyh)

Köyün Birine, Hiç Yağmur Yağmıyormuş…

Resim
Köyün Birine, Hiç Yağmur Yağmıyormuş… Köyün birinde yağmur yağmadığı için köylüler çok üzgün ve ne yapacaklarını bilemezken; köye bir Derviş gelmiş. Köylüler dervişin yanına varıp birde ona dertlerini anlatıp dua isteyince: Derviş, köylülere gelin önce evleri bir dolanalım insanların halini hatırını soralım demiş. Köhne bir evin kapısını çalmışlar içeriden üstü başı dökük ayakkabıları olmayan iki kız çocuğu ile damı başına akan nine çıkmış. Derviş sormuş onlara siz Allah’a ne diye dua edersiniz demiş. Çocuklar da biz yağmur yağmasını istemiyoruz; çünkü ayaklarımız ıslanıyor demişler. Derviş bu defa nineye dönüp peki ninem sen Allah’a nasıl dua edersin demiş. Nine’de bende yağmur yağmasını istemem oğul dam başımıza akıyor demiş. Derviş köylülere dönüp: “Ey ahali önce bunların ihtiyaçlarını görün ki sizinle aynı duayı etsinler. Çünkü Allah Teâlâ önce mazlumların duasını kabul eder!” demiş.

Bir Acâib Şehre Vardım Mahlûkunu Deli gördüm...

Bir Acâib Şehre Vardım Mahlûkunu Deli gördüm...   Bir acâib şehre vardım, mahlûkunu deli gördüm; Sevdikleri dünyâ imiş kulûbların ölü gördüm...   Ma'nâ yüzünde ezelî, Fâtiha'dan aldım haber; Bu tevhîdi fehm edeni, hakka'l-yakîn velî gördüm...   Dinler misin diyem sana, bir gizlice sözüm vardır; Bu tevhîde "lâ" diyeni İblîs gibi hûlu gördüm...   Seyrullâhın makamından, evliyânın sırrı budur; Düş elinde gezer iken, Tanr'arslanı Alî gördüm...   'Akl-ı külden cüz' mürekkeb, senin kalbin Vâhib Ümmî; Kudret kalemini çalan, sâfî nûrdan eli gördüm...   Abdülvehhâb Ümmî Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî

Çaresiz Gördüm!

Çaresiz Gördüm!   Mezarlık denilen şehire vardım, Bütün haneleri kirasız gördüm! Haliniz nasıldır diyerek sordum Dilleri lal olmuş nârasız gördüm!   Burada geçmiyor şanı şöhreti, Kara topraklarda çürümüş eti, Dünyada kalmış tüm malı serveti, Zengini burada parasız gördüm!   Cinsiyet farkı yok bay ya da bayan, Etlerini yemiş yılanla çıyan, Sağ iken gaddarca canlara kıyan, Cani katilleri zararsız gördüm!   Ömür dedikleri defteri dolmuş, Eceli gelince gül gibi solmuş, Sermayesi beyaz kefeni olmuş, Yakasız gömleği karasız gördüm!   Azrail habersiz gelmiş bir anlık, Bitmiş dünyadaki şahlık sultanlık, Penceresi yoktur zifir karanlık, Lambasız, fenersiz, çırasız gördüm!   Ey Garip Hasreti durunca solun, Mutlaka buraya düşecek yolun, Hiç kimse yemiyor hakkını kulun, Zalimi perişan çaresiz gördüm!   Garip Hasreti (Filat YAZICI)

Son Evimiz ‘KABİR’

Resim
Son Evimiz ‘KABİR’   İnsanlar ne kadar güzel elbise giyinirse giyinsin; son elbisesi kefendir. Ne kadar ev değiştirirse değiştirsin; son gidip kalacağı ev KABİR’dir. Rabbimiz kabirlerimizi Cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin! Cehennem çukurlarından bir çukur eylemesin!

Osmanlıyı Yıkan üç Yahudi’ye Sormuşlar…

Resim
  Osmanlıyı Yıkan üç Yahudi’ye Sormuşlar… Osmanlıyı Yıkan üç Yahudi’ye (Emmanuel Karasu, Haim Nahum, Theodor Herzl) Sormuşlar: “- Osmanlıyı nasıl yıktınız?” diye. “- ‘Her şey Çok güzel olacak!’ diye; halkı çok kolay kandırıp ayaklandırdık;  gerisi çok kolay oldu…" Osmanlıyı iç ve dış kargaşalarla zayıflatıp yıkan derin aklı anlamadan devlet yönetmek imkânsızdır.

Neden Herkes Zengin Değil?

Resim
Neden Herkes Zengin Değil?   Çocuk annesine sorar Anneciğim, ALLAH neden herkese zenginlik vermiyor? Anne: “- İstersen bu sorunun cevabını şu hikâyede arayalım!”. “Adamın biri de senin gibi düşünüyormuş. Derken, evinin bahçesini, kazarken büyük bir define bulmuş. Bunu şehirdeki herkese dağıtmış. Artık çok mutluymuş. Çünkü artık herkes çok zenginmişler… Aradan bir hafta geçmiş. Adam alışveriş için çarşıya çıkmış. Her taraf kapalıymış. Market, manav, fırın, bütün işyerleri kapalıymış…   Ve hiç kimse çalışmak istemiyormuş… Çünkü herkes artık zenginmiş. Hayat tamamen durmuş…” Adam, yaptığı hatayı anlamış ve kendi kendine demiş ki: “Demek ki Allah Teâlâ’nın insanları, zengin – fakir; zayıf – güçlü; alçak – yüksek… Yaratmasının sayılamayacak kadar hikmetleri var…”   Allah Teâlâ’nın bizlere lütfettiği şefkat merhamet adalet gibi duyguları (haşa) Allah Teâlâ’ya karşı kullanma cahilliği içinde olanlardan eylemesin! Allah Teâlâ hepimize akıl izan versin! Âmîn, Allahümme Âmîn!