Kayıtlar

Mehmed etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Adam Ol Mehmed Efendi Rahmetullahi Aleyh

Resim
  Adam Ol Mehmed Efendi Rahmetullahi Aleyh Osmanlı dönemi İstanbul meczuplarından Adam Ol Mehmed Efendi Rahmetullahi Aleyh’i duydunuz mu hiç?   Tarihlerde Meczuplar hep bir Sır’mış... Eski Osmanlı döneminde Osmanlı Evliyaları varmış... Miskinler, tutunamayanlar, Mecnunlar ve Meczuplar; Deliler ve Divaneler... Daha birçok kişiler. Ne meczupları varmış İstanbul'un Gönlünde taht kuran... Onlara, Mekânsız sultanlar, eski İstanbul meczupları denirmiş. Hatta Bunlar kitap haline getirilmiş ‘’Veliler ve Deliler, Tezkiretü’l Müteahhirin’’ diye...   Adı tarihte ‘’Adam Ol Mehmet Efendi’’ diye geçmektedir. Adam Ol Mehmed Efendi Rahmetullahi Aleyh’in Enteresan bir hikâyesi var. Tanısın, tanımasın her gördüğü şahsa “Adam ol!” diye hitap eden bu meczup, kimseden bir yardım talep etmezmiş. Rivayete göre bir gün Sadrazam (Başbakan) Keçecizade Fuad Bey Rahmetullahi Aleyh (1814-1868) Beykoz’da vapura binmek için bekliyormuş. Bu esnada Adam Ol Mehmed Efendi iskelede belirmi...

Hadis İlminin Faziletleri

  Hadis İlminin Faziletleri   Mehmed Zâhid Kotku Rahmetullahi Aleyh   Euzü bi’llâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm. Bi’smi’llâhi’r-rahmani’r-rahîm... El-hamdü li’llâhi rabbi’l-âlemîn...Ve’l-âkıbetü lil-müttakîn...Ve’s-salâtü, ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... Mübarek Gümüşhaneli Hazretleri, ilm-i hadis hakkında elli tane faziletten bahsetmiş. Onlardan bir kısmını okuyalım: 001- “Bu Râmûz-u Şerif kitabını okuyanların ve hadis kitaplarının hangisi olursa olsun okuyanların, evvelâ iman ile ahirete göçmeleri büyük bir ikramdır.” Yâni, hadis ile meşgul olanlar, ahirete göçerken iman ile göçerler. Bu en büyük devlet... 002- “Duası kabul olunur.” Duanın kabulünde şart olaraktan yazıyoruz, dört yüzüncü günâha geldim efendi! Dört yüz tane günah yazdım, daha üç yüz tane kadar var yazılacak günah... Yedi yüze çıkıyor günahların sayısı... Bu günahlar bizde iken elbette dualarımız kabul olmaz. Bu günahların en barizi bugün, vazife istem...

Zindandan Mehmed’e Mektup

  Zindandan Mehmed’e Mektup   Zîndan îkî hece, Mehmed’îm lâfta! Baba katîlîyle baban bîr safta! Bîr de, gerî adam, boynunda yafta… Halîmî düşünüp yanma Mehmed’îm! Kavuşmak mı? Belkî… Daha ölmedîm!   Avlu… Bîr uzun yol… Tuğla döşelî, Kırmızı tuğlalar altı köşelî. Bu yol da tutuktur hapse düşelî… Gît ve gel… Yüz adım… Bîn yıllık konak.   Ne ayak dayanır buna, ne tırnak! Bîr âlem kî, gökler boru îçînde! Akıl, olmazların zoru îçînde. Üstüste sorular soru îçînde: Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu? Buradan însan mı çıkar, tabut mu?   Bîr îdamlık Alî vardı, asıldı; Kaydını düştüler, mühür basıldı. Geçtî gîttî, bîrkaç günlük fasıldı. Ondan kalan, boynu bükük ve sefîl; Bahçeye dîktîğî üç beş karanfîl…   Müdür bey dert dînler, bugün ‘maruzât’! Çatık kaş.. Hükûmet dedîklerî zat… Benî Allah tutmuş, kîm eder azat? Anlamaz; yazısız, pulsuz, dîlekçem… Anlamaz; ruhuma geçtî bîlekçem!   Saat beş dedî mî,...