Kayıtlar

Süleyman etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gâh Olur Mülk-İ Cihana Hân İder Gönlüm Beni

Gâh Olur Mülk-İ Cihana Hân İder Gönlüm Beni Gâh olur mülk-i cihana hân ider gönlüm beni, Geh döner şehr-i gama derbân ider gönlüm beni. (Zaman olur dünya mülküne sultan eder gönlüm beni, Bazen de döner gam şehrine kapıcı eder gönlüm beni.) Gâh olur can mülkünü ma’mur ider mimar-ı dil, Geh harab idüb yıkar viran ider gönlüm beni. (Zaman olur gönül mimarı can mülkünü mamur eder, Bazen de yıkar viran eder gönlüm beni.) Gâh vaslı fikri der gâhi dönüp hicran anar, Gâh şâd ider gehi giryân ider gönlüm beni. (Zaman olur kavuşmayı düşünür, bazen dönüp ayrılıktan söz açar, Bazen sevindirir, bazen de ağlatır gönlüm beni.) Gâh olur anlar rumûzı kâinatı serteser, Gâh olur bir nutkı yok hayvan ider gönlüm beni. (Zaman olur kâinatın sırlarını baştan başa anlar, Bazen de sözü olmayan hayvan eder gönlüm beni.) Gâh olur bir katre eyler belki kem bir katreden, Geh telâtumlar urup umman ider gönlüm beni. (Zaman olur bir damla eyler, belki de küç

Hazreti Süleyman Aleyhisselâm ve Kanadı Kırılmış Kuş

Hazreti Süleyman Aleyhisselâm ve Kanadı Kırılmış Kuş "Hz. Süleyman zamanında bir kuş, kanadını bir sofînin kırdığından şikâyet ile Hz. Süleyman ’ a gelmi ş . Hz. S ü leyman da o ku ş un ş ik â yet ç i oldu ğ u sof î yi huzuruna getirtip sormu ş : - Bak, bu kuş senden şikâyetçi. Niye bu kuşun kanadını kırdın? Sofî cevap vermiş: - Sultanım, Allah bu mahlûkatı bizim emrimize musahhar kılmıştır. Ben bu kuşu avlamak istedim, önce kaçmadı. Yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı. O esnada da kanadını incittim. Ona kaçması için fırsat verdim, fakat o bekledi. Adeta “ Gel beni tut, ne istiyorsan yap, ” dedi. Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa hitaben demiş ki: - Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Neticede sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun. Kuş, Hz. Süleyman ’ a şö yle cevap vermi ş : - Efendim,

Süleyman Aleyhisselâm'ın Adaletli Kararı

Süleyman Aleyhisselâm'ın Adaletli Kararı Allah Davut Peygamber'e oğlu Süleyman'ı ihsan edince, Allah'ın bu lutfundan dolayı Davud Aleyhisselâm pek sevindi ve memnun oldu, onun terbiyesine tahsiline çok dikkat etti ve itina gösterdi. Süleyman, böyle bir itina ile büyüdü, olgunluk çağına geldi, her bakımdan üstün bir delikanlı oldu. Süleyman, babasıyla beraber bulunuyor, bilhassa babasına halk tarafından arz olunan davaları izler, babasının hak ve adalete uygun olarak verdiği hükümleri dikkatle takip ederdi. Yine bir gün Davud Aleyhisselâm oğlu Süleymanla beraber otururken, birbirlerinden davacı iki adam içeri girdiler. Davacılardan biri hasmını göstererek: - Bu adamın koyunları benim ekili tarlama girdiler, harap ettiler, bütün ekinlerimi yiyip tükettiler, dedi. Davut Aleyhisselâm koyunların sahibine: -Bu adamın dediği gibi senin koyunların onun ekinlerini tahrip ettimi? Dedi. -Evet. Ey adil hükümdarımız. Malesef öyle olmuş dedi. Davud Aleyhisselâm

Kanuni Sultan Süleyman Han’ın Şahsiyeti

Kanuni Sultan Süleyman Han’ın Şahsiyeti Kanuni, Osmanlı Padişahları’nın onuncusu ve İslam Halifeleri’nin yetmiş beşincisidir. Yavuz Sultan Selim Han’ın oğludur. 27 Nisan 1495‘te Trabzon’da Aişe Hafs Sultan’dan doğdu. Doğduğu Zaman, Süleyman ismi, Kur’an-ı Kerim açılarak verildi. Neml Suresi otuzuncu ayeti kerimede geçen Hz. Süleyman (a.s.)’ın isminden alındı. Her şehzade gibi, onun da bir sanat sahibi olması arzu edildi. Devrin tanınmış kuyumcularından biri hoca tayin edildi. Ve kuyumculuk sanatı öğretildi yaşı ilerledikçe çeşitli ilimlerde çeşitli hocalardan ders aldı. Şehzade Süleyman’ın annesi ile birlikte gittiği Kefe’de lalası nezaretinde devlet idaresinde tecrübe sahibi oldu. Çevresinde meydana getirilen ilmi havadan hiç bir zaman uzak kalmadı. Alimlerin ders ve sohbetlerine devamlı katıldı. Onların nasihatlarını dinleyerek ilim ve feyizlerinden istifade etti. Özellikle fıkıh bilgilerinde çok yükseldi. Kanuni Sultan Süleyman yuvarlak çehreli, ela gözlü, arası açık kaşl

Bana Korkunç Baktı, Canım Çıkacak Gibi Oldu

Bana Korkunç Baktı, Canım Çıkacak Gibi Oldu Süleyman aleyhisselâm zamanında Süleyman peygamberin bir hizmetçisi vardı. Bu adam bir gün kapı da, hiç tanımadığı bir yabancı ile karşılaştı. Bu yabancı o hizmetçiye şöyle bir nazar etti. Hizmetçinin aklı başından gidecek gibi oldu. Sonra o yabancı, Süleyman Peygamber ile görüştü ve çıktı gitti. Hizmetçi adam onun ardından koşa koşa Süleyman Peygamberin huzuruna çıktı. Ve Ona sordu: -“ Ey Allah’ü Teâlâ’nın Elçisi biraz önce gelen o adam kimdi? Zira o adam bana bir kez dönüp baktı, canım çıkacak gibi oldu.” Dedi.  Süleyman Peygamber: -“ O Azrail Aleyhisselâm idi. Beni ziyarete gelmişti. Dedi.  Bunun üzerine adam; Hindistan’da ölümün olmayacağı düşüncesinde olmalı idi ki, Süleyman Peygambere yalvardı: -“ Ey Allah’ü Teâlâ’nın Elçisi, ne olur şu rüzgâra emret de beni Hindistan’a götürsün.” Süleyman Peygamber hizmetçinin ölümden korktuğunu ve bu sebeple Hindistan’a gitmeyi istediğini anladı. Ancak bunun ölümden kurtuluş için fayd

Yavuz Sultan Selim Han

Yavuz Sultan Selim Han Onuncu Osmanlı padişahı olan Yavuz Sultan Selim; Trabzon da vali iken dünyaya gelen oğlunun adını Süleyman koydu. Daha sonra Kanuni Sultan Süleyman olarak anılacak olan bu yavru, küçük yaştan itibaren çok titiz bir şekilde yetiştirildi. Benzeri görülmeyen bir terbiye ve eğitim aldı. Mısır seferi dönüşünde Yavuz Sultan Selim, hocası İbn-i Kemal ile birlikte at üzerinde gidiyorlardı. Birdenbire İbn-i Kemal in atının ayağından sıçrayan bir çamur, Yavuz Selim in giydiği sırmalı kaftanının üzerine sıçradı ve kirletti. Yavuz Sultan Selim; “ - Halka rehberliği ancak ilim ve ahlakta yükselmiş olanlar yapabilir!” demiştir. “- Bana başka bir kaftan veriniz. Bu kaftan de böylece hazinemde saklansın!”, demiş ve sırtındaki kaftanın sandukasına örtülmesini vasiyet etmiştir. “ -  Âlimlerin atlarının ayaklarından sıçrayan çamurun bile makbul olduğunu gelecek nesiller ibretle görsün! Çünkü âlimler her zaman padişahlara lazımdır.” Diyerek âlimlerin değerini vezirleri

Asker, Polisin Üzerine Yatarak Siper Oldu

Resim
Asker, Polisin Üzerine Yatarak Siper Oldu Şırnak Silopi’de 25 Aralık 2016’ta bir operasyon sırasında yaralanan polis memuru Süleyman Yalçın’a siper olan Jandarma Uzman Çavuş İsmail Ertem, o an yaşananları ve duygularını anlattı. "Askerimle gurur duyuyorum" Jandarma Uzman Çavuş İsmail Ertem, o an yaşananları ve duygularını anlattı. Evden çıkıp yolun karşısına geçmek isterken, Özel Harekât Polisi Süleyman Yalçın’ın teröristlerce açılan ateş sonucu yaralandığını ifade eden Ertem, şunları anlattı: "O sırada polis ağabeyimize en yakın olan bendim. İlk müdahaleyi yaptım. Bina içine emniyetli bir bölgeye çektim. Sürekli konuşarak bilincinin açık kalmasını sağladım, tampon yaptım. Çatışma devam ediyordu. Hendek ve barikatlardan dolayı ambulans veya kobra araçları bulunduğumuz yere gelemedi. Bunun üzerine komutanlarımız tank yönlendirdi. Tank gelince arkadaşlarla beraber polis arkadaşımızı tankın üzerine, çamurluk kısmına yükledik. Sıcak bölgeden