Kayıtlar

ticaret etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın Ticaretten Kopan Sahabilere Tepkisi

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın Ticaretten Kopan Sahabilere Tepkisi Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın Ticaretten Kopan Sahabilere Tepkisi Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın, ganimet geliri artınca ticaretten kopan sahabilere tepkisi: “Ticarete önem verin, şu mevâliler dünyanız konusunda sizi yanlış yola sevk etmesinler.” Hz. Ömer halifeliği sırasında pazara gitmiş ve oradakilerin çoğunun Nebatîlerden olduğunu görünce üzülmüştü. Nebatîler, Irak’a gelip yerleşen bir topluluk olup, bu tabir daha sonraları avam veya ayaktakımı için kullanılmıştır. Halife Ömer, toplumun seçkin insanlarının ticaretten kopmasını hayırlı bir gelişme olarak görmüyordu. Hemen seçkin sahabileri evlerinden çağırdı ve pazarı terk etmelerinden ötürü onları kınadı. Onlar ise: “Allah, nasip ettiği zaferle bizi pazarlara muhtaç olmaktan kurtardı. Artık kendimizi ibadete verdik. İbadet, ticaretten üstün değil midir?” anlamında sözlerle kendilerini savundular. Hz. Ömer’in cevabı: “Allah’a and olsun, eğer böyl

İslâmda Ticaret

İslâmda Ticaret İmam-ı Azam Hazretleri, ticaretle meşgul olurdu. Elbisecilik yapan İmama kadının biri, ipek bir elbise getirip satmak istediğini söyledi. Hazreti İmam: — Kaç paraya vereceksiniz? Diye sordu. Kadın: — Yüz dirheme! Dedi. İmam-ı Azam, baktı ki elbisenin değeri yüz dirhemden fazla... — Bu elbise söylediğinden fazla eder. Kaça vereceksin ? dedi. Kadın ikiyüz dirheme verebileceğini söyleyince, O, yine değerinin fazla olduğunu söyleyerek artırmasını söyledi. Kadın artıra artıra dört-yüz dirheme kadar çıkardı ama îmam-ı Azam Hazretleri yine de elbisenin değerinin bundan da yüksek olduğunu söylüyordu. Kadın şüpheye düşüp: — Sen benimle alay mı ediyorsun. Ben bu elbiseyi satmak istiyorum. Kaça alacaksan al, dedi. Kadının bu çıkışları üzerine, İmam-ı Azam Hazretleri: — Anlaşılan biz bu elbiseye fiat biçemeyeceğiz. En iyisi anlayan birisini çağıralım da buna o bir fiat takdir etsin, diyerek bir elbisecî çağırdı. Gelen adam, elbisenin değerinin

Mahremiyet Örtümüze Ne Oldu?

Resim
Mahremiyet Örtümüze Ne Oldu? Küreselleşme ile küçük bir köy hâline gelen dünyamızda, iletişimle ivme kazanan ticaret ve teknoloji, birçok ateş kıvılcımlarını da beraberinde getirdi. Bu kıvılcımlar, bazen aileleri içten içe yakıp parçalarken bazen de Allah’ın emanetleri olan çocuklarımızı tanınmaz hâle getiriyor. Tanıyamaz olduk, çünkü bizlerin hayâ anlayışı ile gözbebeklerimiz olan yavrularımızın hayâ anlayışı tamamen farklılaştı. Ellerimizde büyüttüğümüz çocuklarımız, bizleri eleştirecek özgürlüklere (!) ve modernliğe (!) sahip oldular. Erkeklere saygısından ağzını kapatarak konuşan ninelerimiz, "gelenek" tâbiriyle anılır oldu. Kız erkek arkadaşlıkları meşrulaşırken, aileleri oluşturan evlilikler, televizyon ve internete kaldı. Modernleşme ile birlikte her şeyin yozlaştığı gibi "mahremiyet anlayışı" da bozuldu. Başta evimizde en çok konuşma hakkına sahip olan televizyon ve bilgisayarlarımız, mahremiyet perdesini delerek gözlerimize ve gönüllerimize ak

Ticarette Takvâ Ölçüsü

Resim
Ticarette Takvâ Ölçüsü Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin...” (Nisâ, 29) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Aldatan bizden değildir." (Müslim, İman, 164) İmam-ı Azam Ebû Hanîfe Rahmetullahi Aleyh, ticaretle geçinen hayli servet sahibi zengin bir kimse idi. Ancak ilimle meşgul olduğundan ticârî işlerini vekili vasıtasıyla yürütür, kendisi de yapılan ticaretin helâl dairesi içinde olup olmadığını kontrol ederdi. Bu hususta o derece hassastı ki, bir defasında ortağı Hafs bin Abdurrahman'ı kumaş satmaya göndermiş ve ona: "-Ey Hafs! Malda şu şu özürler var. Onun için bunu müşteriye söyle ve şu kadar ucuza sat!" demişti. Hafs da, malı İmâm'ın belirttiği fiyata satmış, ancak ondaki özrü müşteriye söylemeyi unutmuştu. Durumu öğrenen Ebû Hanîfe Rahmetullahi Aleyh, Hafs'a: "-Kumaşı alan müşteriyi tanıyor m