Kayıtlar

Erzurum etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Benim Anam Erzurumludur

Benim Anam Erzurumludur   Şerefle tarihe yazmış adını; Çünkü benim anam Erzurumludur... İstiklal uğruna kurmuş vadini; Çünkü benim anam Erzurumludur...   Kolay mı tarihe destan yazması; Silahları, balta, kürek, kazması; Sargı olmuş yemenisi yazması; Çünkü benim anam Erzurumludur...   Doksan Üç Harbi’nden geliyor izi; Şehit Erzurum’un dağları düzü; Araştırdım anam öz DADAŞ kızı; Çünkü benim anam Erzuruludur   Benim anam analardan baş idi; Şehit vermiş iki gözü yaş idi; Sırtında cepheye mermi taşıdı; Çünkü benim anam Erzurumludur...   Bakışıyla şimşekleri çakardı Hançerini kurşağına takardı Düşman baş kaldırsa karsı çıkardı Çünkü benım anam Erzurumludur...   Yaranî sevdiğin Hak’tır vatandır; Şehitleri toprağında yatandır; Bu dediğim ana Nene Hatundur; Çünkü benim anam Erzurumludur......   Aşık Cengiz Yârani

Bebeğim Anasız Büyür de Vatansız Büyüyemez!

Resim
    Nene Hatun, 1857 yılında Erzurum’un Çeperli köyünde dünyaya geldi. 16 yaşındayken Erzurumlu Mehmed Efendi ile evlendi. Osmanlı ‘93 Harbi’ni (1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı) kaybetmişti. Rus Ordusu’nun baskınla aldığı kent merkezi yakınındaki Aziziye Tabyaları, Erzurum halkının da yardımıyla yapılan karşı baskınla Ruslar’dan geri alındı. Nene Hatun, bu savaşta 22 yaşında bebeğini beşikte bırakarak Erzurum halkıyla cepheye koştu. Cumhuriyet Devri’nde “Kırkgöz” soyadını alan Nene Hatun’un, 4’ü erkek, 2’si kız 6 çocuğu dünyaya geldi. 3 oğlu 1. Dünya Savaşı’nda şehit oldu. 1952 yılında Erzurum ve çevresinde incelemelerde bulunan NATO orduları Başkomutanı Amerikalı General Ridgway, Nene Hatun’u cesaretinden dolayı ziyaret ederek elini öptü. Nene Hatun annemiz; 22 Mayıs 1955’te tedavi gördüğü Numune Hastanesi’nde vefat etti. Üç aylık bebeğini son kez emzirip: “Seni bana Allah’ü Teâlâ verdi. Ben de seni O’na emanet ediyorum!” diyerek şehit ağabeyinin tüfeğini alarak s...

Erzurum'da Çifte Minareli Medrese'nin Acı Öyküsü

Resim
Erzurum'da Çifte Minareli Medrese'nin Acı Öyküsü Erzurum'un sembollerinden biri olan Çifte Minareli Medrese'nin bir kitabesi olmadığı için, yapılış tarihine ilişkin net bir bilgi bulunmamaktadır. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın kızı olan Hundi Hatun veya İlhanlı hanedanlarından Padişah Hatun tarafından yaptırılmış olma ihtimalinden dolayı "Hatuniye Medresesi" de denilmektedir. Genel kanı, 13. yüzyılın sonlarında yaptırıldığı şeklindedir. Osmanlı padişahlarından IV. Murat'ın emri ile bir süre tophane olarak, daha sonra da kışla olarak kullanılmıştır. 1932'de Sipahi Ocağı'na tahsis edilerek yurt olarak hizmet vermiştir. 1942-1967 yılları arasında Erzurum Müzesi olarak kullanıldığını görüyoruz. Günümüzde ise hem müze hem de resim sergi salonu olarak hizmet vermektedir. Yaklaşık 35x46 metre boyutlarında iki katlı, dört eyvanlı ve açık medreseler grubunun en önemli örneği olan medresenin zemin katında 19, birinci katta ise 18 o...

Erzurumlu Mustafa Amca Anlatıyor

Erzurumlu Mustafa Amca Anlatıyor (17 Mart 2010 tarihinde yaşlı, Erzurumlu Mustafa Amca’dan dinlediğim, bir Ermeni Soykırım hikâyesi anlatacağım. Olaylar yüzde yüz olmuştur ve gerçektir.) Rahmetlik babam Rus işgali döneminde şöyle anlatmıştı. Ruslar Erzurum Kars yöresinde birçok yeri işgal etmişti. Bir gün köyümüze silahlı iki Rus askeri geldi. Birisi beni tuttu. Birisi tarladan gelen öküzün birini hanımın elinden aldı. Hanım itiraz ettiyse de dinlemediler. Öküzü kesip yemek için götürüyorlardı. İki gözü ama hafız bir akrabamız vardı. Tartışmaları uzaktan duymuştu. Hızla geldi, silahlı Rus askerine öyle bir vurdu ki Rus askeri sendeledi, düşmekten zor kurtuldu. Kendini toplayınca ama hafıza silahını doğrulttu. Diğer Rus askeri hızlıca geldi, arkadaşına Rusça bir şeyler söyledi. Rus askeri silâhını indirdi. Öküzü almadan dönüp gittiler. Ertesi gün on kadar Rus askeri tekrar gelip öküzü götürdüler. Yapacak bir şey yoktu. Çok acılı günler yaşadık. Rusya’da Bolşevik ihtilali...