Kayıtlar

Medine etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa Ve Unutulmaz Medine Müdafaası

Resim
  Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa Ve Unutulmaz Medine Müdafaası Tarihçi Mahmut Şener Fahrettin Paşa Rahmetullahi Aleyh Kimdir? Medine müdafaası sırasında karşı karşıya geldiği İngiliz ajanı Lawrence tarafından “Çöl Kaplanı” olarak tanımlanan Fahrettin Paşa’ya, İngiliz yarbayı Bassett “Kaburgalarına kadar tam bir askerdir.” diyor. Bizim kanaatimizce de vatanperver, dürüst, cesur ve yüreği Peygamber sevgisiyle dolu bir Osmanlı Paşası’dır. Bu sevgisini Medine’de kaldığı sürece Hz. Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Vesellem kabrini sık sık ziyaret ederek gösteren Paşa, adeta bir türbedar gibi çalışmıştır. O, tevazu sahibi bir komutandır. Nitekim isyancılara karşı düzenlenen askeri bir harekât esnasında, güçlükle yürüyen çelimsiz bir askeri görünce devesinden inmiş “Kardeşlerim! Sıkıntıda da bollukta da her şeyi paylaşacağız.” diyerek o askeri kendi devesine bindirmek suretiyle yolculuğa yaya olarak devam etmiştir. Medine’de isyanların arttığı bir dönemde Cemal Paşa’nın “İstersen tecrübel...

Medine Yahudîlerinin İleri Gelen Âlimlerinden Biri Olan Abdullah Bin Selâm Nasıl Müslüman Olmuştur?

Medine Yahudîlerinin İleri Gelen Âlimlerinden Biri Olan Abdullah Bin Selâm Nasıl Müslüman Olmuştur? Yahudilerin buna tepkisi ne olmuştur? Hz. Yusuf Aleyhisselâm'ın sülâlesinden olan Abdullah b. Selâm Radiyallahü Anh, Medine Yahudilerinin ileri gelen âlimlerinden biri idi. Büyük bir âlim olan babası Selâm'dan birçok şeyle birlikte, Tevrat'ı ve tefsirini de öğrenmişti. Ayrıca, babası, âhir zamanda gelecek peygamberin sıfat ve alâmetleri ile yapacağı işleri de kendisine anlatmış ve, "Eğer o, Harun neslinden gelirse, ona tâbi olurum, yoksa tâbi olmam." demişti. Selâm, Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem henüz Medine'ye gelmeden önce de vefat etmişti. Resûl-i Kibriya Efendimizin Sallallahü Aleyhi Vesellem Medine'ye gelişini Müslümanlara müjdeleyen Yahudînin sesini Abdullah b. Selâm da işitmiş ve kendisini tutamayarak, "Allahü Ekber!" deyip tekbir getirmişti. Bunu duyan halası, "Allah, seni umduğuna erdirmesin! Vallahi, Musa Peyga...

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Veselem’in Veda Hutbesi

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Veselem’in Veda Hutbesi Allah'ü Teâlâ’ya hamd-ü senâ ederiz. O'na döneriz. Nefislerimizin fenalıklarından ve kötü amellerimizden O'na sığınırız. Allah'ın hidâyet ettiğini, kimse doğru yoldan çıkaramaz. Allah'ın şaşırttığını kimse yola koyamaz. Şehâdet ederim ki, Tanrı yoktur, sadece Allah'ü Teâlâ’ vardır! Bir'dir, eşi ve benzeri yoktur. Yine şehâdet ederim ki Muhammed, O'nun kulu ve Rasûlüdür. Ey Allah'ü Teâlâ'ın kulları! Allah'ü Teâlâ’dan korkmanızı ve O'na itaat etmenizi vasiyet ederim. Ey İnsanlar! Sözlerimi iyi dinleyiniz... Çünkü bu seneden sonra bir daha sizinle burada tekrar buluşup buluşamayacağımı bilmiyorum... Ey İnsanlar! Bugünün ne günü olduğunu biliyor musunuz? Burası, Belde-i Haram'dır. (Mekke'dir) Bugününüz nasıl mukaddes bir gün, bu ayınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz nasıl mukaddes bir şehir ise, biliniz ki canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da; ...

Hz.Hifa Hatun ve Hz.Suheyb'in Ağlatan Hikayesi

Resim
Hifa Hatun Medine’nin kadınları hem güleryüzlü, hem de güzeldirler. Ancak Hifa Hatun başka güzeldir ve bambaşka gülümser. Öylesine sıcakkanlı ve öylesine samimidir ki kadınlar onu canları gibi severler. Oğlu, abisi, erkek kardeşi olanlar akraba olmaya kalkar, hatta bazıları beylerine ister. Onu ciddi ciddi sıkıştırır, araya hatırlıları koyup, izdivaç teklif ederler. Hifa Hatun’un methi hızla yayılır ve çoook uzaklara gider. Bırakın hekimleri, tüccarları, vezirler, sultanlar sıraya girer. Ancak o Necaşi gibi bir İmparatoru bile reddeder sadece ve sadece ALLAH’ın rızasını diler. Ama taliplerin ardı arkası kesilmez. Kimi ayaklarına halılar serer… Kimi cevahirler döker… Yüz kızıl tüylü deveyi getirip kapısına bağlayanları mı sorarsınız, yoksa saray anahtarlarını önüne atanları mı? Hifa Hatun bütün bunlara dönüp bakmaz bile, Efendimizin huzuruna çıkıp “Ey ALLAH’ın Resûlü” der, “bana cennete götürecek bir şeyler öğretsene.” Doğrusu o, Peygamber Efendimiz’in (sallALLAHu aleyhi ve ...

O’na Bir Şey Oldu mu?

O’na Bir Şey Oldu mu? Uhud günü Medîne acı bir haberle çalkalandı. “- Muhammed öldürüldü!” denilince şehirde çığlıklar koptu, feryâdlar Arş’a yükseldi. Hattâ Ensâr’dan Sümeyrâ Hâtun Radiyallahü Anha’ya: İki oğlu, babası, kocası ve kardeşinin şehîd olduğu haber verildiği hâlde, o hiç aldırmadan hemen Allâh Rasûlü’nün durumunu sordu: “– O’na bir şey oldu mu?” dedi. Sahâbe-i kirâm cevâben: “– İyidir, Allâh’a hamd olsun, O, senin arzu ettiğin gibi hayattadır!” dediler. Sümeyrâ Hatun Radiyallahü Anha: “– O’nu bana gösteriniz ki kalbim mutmain olsun.” dedi. Gösterdiklerinde hemen gidip elbisesinin ucundan tuttu ve: “– Anam babam Sana fedâ olsun Yâ Resûlallâh! Sen sağ olduktan sonra artık hiçbir şeye endişelenmem!” dedi. (Vâkıdî, I, 292; Heysemî, VI, 115)

Ebû Zer el Gıfârî Radiyallahü Anh

Ebû Zer el Gıfârî Radiyallahü Anh Asıl ismi “Cündüb bin Cünâde” olan Ebû Zer Radiyallahü Anh, kabilesinin hırçın tabiatlı, cesur bir ferdi idi. Cahiliye Devri’nde süvarilerin önünü kesmekle tanınırdı. Bu sebeple Medine civarındaki kabileler, Gıfarlı Ebû Zer Radiyallahü Anh’den bir hayli rahatsızdı. Günün birinde Mekke’den kulağına bir haber ulaştı: “Biri çıkmış, Kureyşlilerin dini­ne meydan okuyormuş, yeni bir din getiriyormuş. Kureyşliler kendisine karşı çıkmışlar.” Garip yaradılışlı biri olan Ebû Zer Radiyallahü Anh, merakını çeken bu haberi araştırmak ve Yeni Peygamber’den haber getirmek için kardeşi Üneys’i Mekke’ye gönderdi. Üneys gidip araştırdı. Dönünce “Muhammedü’l-Emîn” denilen zatın peygam­berlik iddia ettiğini, iyi ahlakı telkin edip kötülüklerden uzak kalmayı istediği­ni söyledi. Mek­kelilerin bir kısmı ona “şair,” bir kısmı “kâhin” diyorlardı. An­cak kendisi de bir şair olan Üneys, “Fakat ben, şair ve kâhinleri çok iyi bilirim. Onun sözlerini kâhinlerin s...