Kayıtlar

Necip etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ağlayın, Su Yükselsin!

Ağlayın, Su Yükselsin!   Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar. Gir de bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar...   Ağlayın, su yükselsin! Belki kurtulur gemi. Anne, seccaden gelsin; Bize dua et, emi!   Necip Fazıl Kısakürek Kuddise Sirrûh

Veda

  Elimde, sükûtun nabzını dinle, Dinle de gönlümü alıver gitsin! Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle, Yaşlı gözlerime dalıver gitsin!   Yürü, gölgen seni uğurlamakta, Küçülüp küçülüp kaybol ırakta Yolu tam dönerken arkana bak da, Köşede bir lahza kalıver gitsin!   Ümidim yılların seline düştü, Saçının en titrek teline düştü, Kuru yaprak gibi eline düştü, İstersen rüzgâra salıver gitsin!   Necip Fazıl Kısakürek Kuddise Sirrûh (1923)

Bekleyen

  Sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda, Ben, peşine düşmüş bir canavarım! İstersen dünyayı çağır imdada; Sen varsın dünyada, bir de ben varım!   Seni korkutacak geçtiğin yollar, Arkandan gelecek hep ayak sesim. Sarıp vücudunu belirsiz kollar, Enseni yakacak ateş nefesim.   Kimsesiz odanda kış geceleri, İçin ürperdiği demler beni an! De ki: Odur sarsan pencereleri, De ki: Rüzgâr değil, odur haykıran!   Göğsümden havaya kattığım zehir, Solduracak bir gül gibi ömrünü, Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir, Bana kalacaksın yine son günü.   Ölürsün... Kapanır yollar geriye; Ben mezarla sırdaş olur, beklerim. Varılmaz hayale işaret diye, Toprağında bir taş olur, beklerim...   Necip Fazıl KISAKÜREK Kuddise Sirrûh

Dua

Bende sıklet, sende letafet... Allahım, affet! Lâtiften af bekler kesafet... Allahım, affet! Etten ve kemikten kıyafet.,. Allahım, affet! Şanındır fakire ziyafet... Allahım, affet! Acize imdadın şerafet... Allahım, affet! Sen mutlaksın, bense izafet! Allahım, affet! Ey kudret, ey rahmet, ey re'fet! Allahım, affet! Necip Fazıl Kısakürek Kuddise Sirrûh (1982)

Canım İstanbul

  Canım İstanbul   Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.   İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim; benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.   Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.   Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.   İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım...   İstanbul, İstanbul...   Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...   Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...   Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..   Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...   Manayı bul da bul! İlle İstanbul'da bul!   İstanbul, İstanbul...   Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da, yerdedir gö

Necip Fazıl Kuddise Sirrûh’un Harika Sözleri -3-

  Necip Fazıl Kuddise Sirrûh’un Harika Sözleri -3-   001- Öksüren tek serçeye eczahaneler dolusu imdadı ve sapıtan binlerce kişiye caddeler boyu darağacı… Böylece merhamet ve şiddeti âzâmî hadleri içinde koruyacaksınız! (Rapor 10-13) 002- Ölümsüzlük dâvasının senedini hayatıyla ödeyenler, şehitler… (Hitabeler) 003- Dâvamızdan zerre feda etmedik. Böylece başından sonuna kadar tam ve yekpare bir gayenin pazarlık ve fedakârlık bilmez takipçisi olduk. (Başmakalelerim) 004- Bizim doğrumuz sadece İslam, yanlışımızda İslamdan başka herşeydir. (İslam ve Öbürleri) 005- İslâmiyet’in kılıcı bizzat merhamettir. Hıristiyanlıktaki sun’i merhamet edebiyatı değil… (İdeolocya Örgüsü) 006- Bütün sır örtüde… Kadın soyundukça vazıhlaşıyor, böyle olunca da mâna peçesi düşmüş bir şiir gibi basitleşiyor, yavanlaşıyor, çirkinleşiyor… (Hikayelerim) 007- Felsefe deyince gözümün önüne şöyle bir manzara gelir: Feza büyüklüğünde bir çuval. Çuval, yalnız bir tanesi sağlam, gerisi çürük cevizl