Kayıtlar

Aralık 24, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hepiniz Çobansınız

Hepiniz Çobansınız “Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idâre ettiklerinizden sorumlusunuz.” 285 NOLU HADİS Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu: “Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idâre ettiklerinizden sorumlusunuz.”  Buhârî, Cum`a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâre 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâre 1, 13; Tirmizî, Cihâd 27 AÇIKLAMALAR Dünyada sorumsuz kimse yoktur. Yaşadığı sürece herkes ya yönetici veya yönetilendir. Yönetenler idâre ettiklerinden, yönetilenler de kendilerine emanet edilen işlerden sorumludur. Peygamber Efendimiz sorumlu

Bunların Hepsi mi Tesadüf?

Bunların Hepsi mi Tesadüf? Acaba tesadüf yolu ile varlık durur mu? 1- Eğer arzın kabuğu şimdiki halinden birkaç adım daha yüksekte olsaydı, hayat olmazdı. 2- Eğer yer kabuğu şimdikinden daha alçak olsaydı, yıldırımlar yer eczalarını alevlendirirdi. 3- Eğer ay küresi bize, şimdiki mesafeden 2 bin mil uzak olsaydı, o zaman günde iki sefer dünya su içinde kalırdı. Hâlbuki Merih, ondan altı yüz bin mil daha uzaktadır. Merih’in yerküresine tesiri görülmese de, ay küresinin, yere yakın ve uzak mesafelerinde, denizlerin kabarması ve çekilmesinde rolü müşahede edilmektedir. 4- Gece şimdiki saatlerden on misli daha ziyade olsaydı, yer küresinde yaz mevsiminde nebatlarımız donardı. Eğer gündüz de o kadar uzun olsaydı, nebatlar yanardı. 5- Eğer oksijen şimdikinden daha ziyade veya eksik olsaydı, böylece teneffüs imkânı olmazdı. 6- Eğer yağmur yağmasaydı ve yerden yükselen buhar olmasaydı ve deniz suları tuzlu olmasaydı, dünya içinde hayat olmazdı. 7- Eğer klor, sodyum ile bir

Geçilmez

Geçilmez Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;            Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez. İçeride bir has oda, yeri samur döşeli; Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez. Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada, Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez. Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne, topyekün? Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez. Kayalık boğazlarda yön arayan bir gemi; Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez. Ne okudun, ne öğrendin, ne bildinse berhava; Yer çökmeden, gök iki şak yarılmadan geçilmez. Geçitlerin, kilitlerin yalnız O'nda şifresi; İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez! Necip Fazıl KISAKÜREK