Kayıtlar

Mart 10, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ateistin Korkunç Ölümü

Ateistin Korkunç Ölümü (Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye! Mutlaka Okuyun!) 1990’lı yıllarda İstanbul’da yeni bir özel okulda işe başlamıştım. Kenan Bey adında yaşı ilerlemiş ateist bir öğretmen de vardı. Sürekli dini değerlerle (namaz, abdest, oruç, cami, Kur’an-ı Kerim…) alay ederdi. İşte bazı zırvaları… “Ben Cennet’e gidemezsem, kimse gidemez!”, “Ben Müslümanım, çay içmem!”, “Abdestsiz namaz kılsak olmaz mı?” gibi nice zırvalar… Değişik görüşlü kişilerin hepsi de ondan nefret ediyordu. Konuşma ve davranışlarına öğretmenlerin çoğu kızar fakat kimse pisliğe bulaşmamak için ses çıkarmazdı. Bir defasında; kahkahalarla gülerek; “Bir otobüsçü yolcu bırakmak için mahalle arasına girmiş. Bana İstanbul Esenler otogar yolunu sordu. Ben de Gebze yolunu gösterdim!” diyerek otobüsçüyü yanılttığını E-5’ten Gebze tarafına gönderdiğini anlatıyordu. İkide bir “Ben Müslüman’ım!” , “Ben harama hile katmam!”, “Kadınlarla sohbet etmeyi çok severim, erkeklerden nefret ederim!” der; gider

Ne Ol, Ne Olma!

Ne Ol, Ne Olma! Paranı ver, gönlünü ver, selâm ver, canını ver ama; Sırrını verme! Günleri say, servetini say, büyüklerini say, ama; Yerinde sayma! Emek ver, kulak ver, bilgi ver, ama; Hiçbir zaman bo ş verme! E ş ini be ğ en, i ş ini be ğ en, a ş ı n ı be ğ en ama; Kendini be ğ enme! Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol ama; Bölücü olma! Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle ama; Kin besleme! Hedefe ko ş , cihada ko ş , yard ı ma ko ş ama; Ortak ko ş ma! Davet et, hayret et, affet, tövbe et ama; İ hanet etme! Okumaktan zarar gelmez, oku ama; Lânet okuma! Rakibini geç, sınıfını geç ama; Gülüp geçme! Yakla ş , konu ş , tan ı ş ama; Uzakla ş ma! Süslen, uslan ama; Yaslanma! Do ğ rul, devril ama; E ğ ilme! i til, at ı l ama; Satılma! Hz. Mevlâna Kuddise Sirrûh

Koca Bir Orduyu Doyuran İki Avuç Hurma

Koca Bir Orduyu Doyuran İki Avuç Hurma Ashâb-ı kiramdan, Beşir bin Sa”d”ın kızı ve Nûman bin Beşir”in kız kardeşi Radiyallahü Anhüm anlatıyor: “Annem Amre bint-i Revâha Radiyallahü Anha , beni çağırdı. Eteğime iki avuç hurma koyduktan sonra, ‘Kızcağızım! Git de, baban ile dayın Abdullah bin Revâha”nın gıdalarını kendilerine ver’, dedi.” Giderken, Resûlüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem’e rastladım. Babamla dayımın nerede olduklarını sordum. O bana, “Kızcağızım, beri gel, yanındaki nedir? Diye sordu. “Yâ Resûlellah, dedim, bu hurmadır. Annem bunu, yesinler diye, babam Beşir bin Sa”d ile dayım Abdullah bin Revâha”ya gönderdi. Resûlüllah sallallâhü aleyhi vesellem, “Getir onu, buyurdu. Ben de onu, Resûlüllah”ın iki avucuna döktüm. Avuçlarını doldurmadı. Sonra, bir örtü getirilmesini emr etti. Örtü getirilip serildi. Hurmayı ona koyduktan sonra, örtünün üzerine yayıp dağıttı. Yanındakilere; “Gıdâya, kumanyaya geliniz!” diyerek hendek halkına sesleniniz, buyurdu. He