Kayıtlar

anne etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir Annenin Kızına Tavsiyeleri

Bir Annenin Kızına Tavsiyeleri   ·      “Yavrum! Şimdi sana 40 yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bâzı nasihatlerde bulunacağım. Bu nasihatlerime uyarsan dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi, ahirette de ebedî saadete ulaşırsın! Ama bunların zamanı geçti, bu devirde olmaz dersen, şimdiden kaybedersin. ·      Kanaatkâr ol! Yani, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek herşeyi memnuniyetle kabul et! Çünkü kanaat, kalbi huzura kavuşturur. ·      Söylenenleri daima iyi dinle ve kocanın meşru emirlerine itaat et! ·      Evin ve her şeyin her zaman, temiz, muntazam ve düzenli olsun! ·      Eşinin yemek saati ile uyku saatine dikkat etmelisin! Açlık insanı huysuz eder, uykusuzluk ise, öfkelendirir. ·      Evinin mallarını ve eşyasını iyi koru! Yaptığın işleri, iyilikleri başa kakma! İyiliğe karşı iyilik çabuk unutulur, fakat kötülüğe karşı yapılan iyilik unutulmaz. ·      Eşinin yakınlarına güzel muamelede bulun! Kocanın hatalarını, yalnız iken, yumuşak bir şek

Huzur Evine Anne ve Babalarını Kapatanlar

Resim
Huzur Evine Anne ve Babalarını Kapatanlar   Biz karı koca çalışıyoruz seninle ilgilenemeyiz bahanesiyle seksen yaşındaki hasta annesini huzur evine yatıran oğlu; çok seyrek de olsa onu ziyarete gidiyordu.             Yaşlı kadın oğlunu dünyaya getirdiğinde kırk yaşındaydı. Bundan önceki çocukları yaşamamış bu oğlunu da kurbanlar keserek büyütmüştü. Tek evlatlârıydı, bir şey olacak diye içleri titremişti. Oğlu o gün huzur evinden bir telefon aldı. Telefondaki ses: "- Annen çok hasta, her an ölebilir seni görmek istiyor!” diyordu. Oğlu arabasına binip oraya gittiğinde annesi zor nefes alıyordu. Oğlu annesinin ölmek üzere olduğunu anlamıştı. Annesinin ellerini tutup: "- Anne senin için ne yapabilirim; senin için ne yapmamı istiyorsun?” diye sordu. Annesi feri sönmüş gözleriyle uzun uzun oğlunun gözlerinin içine bakıp; zor duyulur bir sesle: "- Artık çok geç ama isteseydin çok şey yapabilirdin... Ama yapmadın!" dedi ve devam etti. "- Çoğu akşa

Daha Önce Nasıl Yaşadınız?

  Daha Önce Nasıl Yaşadınız?   Bir genç dedesine sordu: “- Siz daha önce nasıl yaşadınız?” “- Teknolojiye erişim yok!” “- Uçak yok!” “- İnternet yok!” “- Bilgisayar yok!” “- Gösteri yok!” “- TV yok!” “- Klima yok!” “- Araba yok!” “- Cep telefonu yok... ” Dede cevap verdi: “- Aynen sizin neslin bugün nasıl yaşadığı gibi yaşıyorduk…" “- Dua yok!” “- Şefkat yok!” “- Onur yok!” “- Saygı yok!” “- Karakter yok!” “- Utanç yok!” “- Alçak gönüllülük yok!” “- Zaman planlaması yok!” “- Spor yok!” “- Okuma yok…” “- Biz, 1940-1980 arasında doğan insanlar Allah’ü Teâlâ’nın sevgili kullarıyız; hayatımız bunun gerçek bir kanıtıdır…” “- Oynarken ve bisiklete binerken, asla kask takmadık.” “- Okuldan sonra akşama kadar sokakta oynardık. Hiç televizyon izlemezdik.” “- İnternet arkadaşlarıyla değil gerçek arkadaşlarla oynardık.” “- Susadığımız zaman, şişelenmiş su değil, musluk suyu içerdik.” “- Aynı bardağı dört arkadaşla paylaştığımız hald

Yılbaşı Şiiri

Resim
Yılbaşı Şiiri   Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum? Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum.   Bir mana veremedim, şu Milâdî yılbaşına! Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına!   Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar. Gördüm ki, Noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar.   Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete. Heyhat! Duyuramadım, ne Âhmed'e ne Mehmed'e.   Ey Âlem-i İslâm'ın baş tacı, büyük Türkiye! Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye!   Yurdumu işgal eylemiş, şu garbın safsatası, Kiminin maymunu var, kiminin "Noel babası!"   Anladım, zaman geçmekte bugün dünden de beter. Kim bilir? Yarın ne hâle düşecek bu şaşkın beşer.   Kulaklar tıkanmış, gözlere çekilmiş perde. Nankör adam, fazilet arıyor geçmiş giderde.   İslâm’dır bu vatanın dini, kitabı Kur'an-ı Kerîm'dir. Müslümanın bayramı, Ramazan ve Kurbandır.   Kalamaz bu böyle Fatih’in, Yavuz’un diyarı, Noel kutlamada, g

Annem Hakkın Helâl Eyle!

  Annem Hakkın Helâl Eyle!   Her gün halin soramadım, Duanı tam alamadım, Gül yüzüne doyamadım, Annem hakkın helâl eyle!   Helâl eyle, helâl eyle! Annem hakkın helâl eyle! Helâl eyle helâl eyle! Annem hakkın helâl eyle!   Başucuma gelenim sen, Gözyaşımı silenim sen, Dertlerime devasın sen, Annem hakkın helâl eyle!   Helâl eyle, helâl eyle, Annem hakkın helâl eyle! Helâl eyle, helâl eyle, Annem hakkın helâl eyle!   Beni kundaklara sardın, Geceni gündüz eyledin, Ne tatlı ninni söylerdin, Benim güzel Canım annem!   Helâl eyle, helâl eyle! Annem hakkın helâl eyle! Helâl eyle helâl eyle! Annem hakkın helâl eyle!

On Üçüncü Tavsiye: Anne Babaya İyi Davranmak

On Üçüncü Tavsiye: Anne Babaya İyi Davranmak Ebu Hureyre Radiyallahü Anh'ın şöyle buyurduği rivayet edilmiştir: Bir adam Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’e geldi ve şöyle dedi: “- Ya Rasulallah, benim güzel muamele etmeme insanlardan en çok kim hak sahibidir?” Şöyle buyurdu: “- Annendir!” Sonra kimdir? , dedi. “Annendir!”, buyurdu “Sonra kimdir?” , dedi. “Annendir!”, buyurdu. “Sonra kimdir?” dedi. “Babandır!”, buyurdu. (Buhari, Müslim) Ebu Hureyre Radiyallahü Anh'dan gelen bir diğer rivayette lafız şöyledir: “- Ya Rasulallah güzel muameleye en çok hak sahibi olan kimdir?” Şöyle buyurdu: “Annendir!”, sonra “Yine annendir!”, sonra “Yine annendir!”, sonra da “Babandır!”, sonra da “Sana yakın olanlardır!” (Müslim) Yine Ebu Hureyre Radiyallahü Anh'dan Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “- Yaşlandıkları sırada anne ve babasına, bunların birisine yahut her ikisine erişip te sonra da Cennet’e giremeyen; kişinin

Melek

    Melek   Annesi dün Zeyneb’e: “- Melek yavrum!” diyordu. İşitince bu sözü; Kız merak etti, sordu:   “- Melek yavrum ne demek? Doğrusu anlamadım! Melek kanatlı olur; Hani benim kanadım?”   Cevap verdi annesi: “- Üç yavrum daha vardı, Onlar kanatlanarak; Elimden uçmuşlardı…”   “- Hepsi yalnız bıraktı, Bu talihsiz kadını… Bari sen uçma diye; Kopardım kanadını!”   Faruk Nafiz Çamlıbel

Bir adam ölürken Azrail Aleyhisselâm’a sormuş...

  Bir adam ölürken Azrail Aleyhisselâm’a sormuş: “- Ölüm anında melek olarak sen geliyorsun da doğum anında neden melek yok?” Azrail Aleyhisselâm: “- Annen var ya…” Demiş. Annesi ve babası sağ olan kardeşlerimiz kıymetini bilsin! Dualarını alsın! Anne ve babaları ahirete göçenler de onlar için dua etsin, hayır hasenat yapsın! Rabbimiz ölen anne ve babalarımıza gani gani rahmet eylesin, mekânları Cennet, makamları âlî olsun!

Dertli Bir Anne Anlatmaya Başladı…

  Dertli Bir Anne Anlatmaya Başladı… Oğluna yıllardır kız bulamayan dertli bir anne anlatmaya başladı. “- Üç yıldır makine mühendisi oğluma kız arıyorum. Tek şartım: Takvalı olsun; yeter! Ama öylesini bulmak çok zor. Hatta imkânsız. Kapalı kızlar dahil hepsi; gösteriş, zenginlik, araba, yat, kat istiyorlar. Sevgili edinmemiş, namazını aksatmadan kılan bir kız bulamadım. Artık kimse namaza, takvaya, namusa değer vermiyor…” Elbette böyle bir kız aramak için bu şartları taşıyan bir oğul sahibi olmak gerek. Senin oğlun bu şartları taşımıyorsa elin kapısına hangi yüzle gideceksin? Diyelim öyle bir kız buldun… Kız ve ailesi derse… “- Senin oğlun takvalı değil, namaz da kılmıyor!” O zaman ne yapacaksın? Ya Rabbi! Kızlarımızı de oğullarımızı da takvalı, iffetli, namazlarını kılan, hakiki mü’minlerden eyle!

Bir Annenin Evladı İçin Katlandığı Fedakârlıkları, Karşılığında Oğlundan Gördüğü Vefasızlığı Anlatan Ağlatan Hikâye

Resim
  Bir Annenin Evladı İçin Katlandığı Fedakârlıkları, Karşılığında Oğlundan Gördüğü Vefasızlığı Anlatan Ağlatan Hikâye     Ertesi gün ameliyat olacağı için gündüzden bütün evi dipten bucaktan temizlemiş, pırıl pırıl yapıp duşunu almış ve biraz uyumak için yatağına uzanmıştı. Annesi: “- Bir kadının evi her zaman temiz olmalı temizlik diriye de ölüye de lazım!” derdi. Annesi aklına gelince dudaklarına acı bir tebessüm gelip yerleşti ve içinden: “- Haklısın canım annem bak ben de evimi temizledim. Ölürsem herkes evimi temiz görecek, yaşarsam da kendim evime gelip tertemiz oturacağım!” diye düşündü. Son zamanlarda hiç iyi değildi yemek yiyemiyor, hızla kilo kaybediyordu. Gittiği doktorlar, karaciğer kanserisin mecburen ameliyat olman lazım demişlerdi. İlk önce kabul etmemiş gittiği yere kadar demiş ama ağrıları dayanılmaz olunca mecburen kabul etmişti. Oğluna üzülmesin diye kanser olduğunu söylememişti. Fidan elli iki yaşında adı gibi fidan bir kadındı. Babası başlık par