Kayıtlar

Kasım 27, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pîri Muazzam Hz. Şeyh Şaban-ı Velî

Pîri Muazzam Hz. Şeyh Şaban-ı Velî Kastamonu, Taşköprü ilçesi, Gökçeağaç Bucağı (Hanönü ilçesi) Çukurçayı köyünde babasız olarak doğdu. (1470 Fatih dönemi) 3 yaşında Annesini kaybetti. Anadan yetim, babadan öksüz kaldı. Taşköprülü hayırsever bir hanım tarafından evlad edinilerek okutuldu. İlk tahsilini ve hafızlığını Kastomonu’da, yüksek tahsilini de İstanbul’da yaptı. Tefsîr, hadîs, fıkıh ve zamanın fen ilimlerini öğrendi. İkinci Bayezıd dönemi idi. Saray başta olmak üzere Halvetilik revaçtaydı. İstanbul’da genellikle Fatih Medresesinde kaldı. Boş zamanlarında tekkeleri dolaştı, tasavvufa meraklıydı, nihayet müderrislik icazetini alarak Kastamonu’ya dönmek üzere yola çıktı. Hz Pir; birkaç arkadaşıyla1498 yılında Bolu’dan geçerken, arkadaşları Hayreddin Tokadi Dergahı’na gidelim diye ısrar ettiklerinde; ilahi ve zikir seslerini duyup sanki geleceğini görüyor gibi uzunca bir zaman düşündü ve sonra dedi ki; ”Onlar Hak âşıklarının gönlüne cezbe salarlar, onlar bir zincirci tai...

Maruf el-Kerhî Kuddise Sirruh

Maruf el-Kerhî Kuddise Sirruh Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz Adı Maruf bin Feyruz veya Feyruzan; künyesi Ebu Mahfuz, nisbesi el-Kerhî. Tebe-i tabiîn neslinden. Pekçok tabiî ile görüştü. Davud et-Taî'nin mürîdi, Seriy es-Sakatî'nin şeyhi. Anne-babası Hristiyan’dı. Küçük yaşta onu Mesîhî bir muallime teslim ettiler. Muallim ona "teslis" inancını telkin ederek: "Allah üçün üçüncüsüdür." deyince O: "Hayır, Allah tektir." diye karşılık verdi Bu cevaba sinirlenen muallim onu iyice dövdü. O' da mektepten kaçtı. Ehl-i Beyt-i Resûl'den İmam Ali Rıza'nın yanına vardı, müslüman oldu. Ne bulduysa onun nezdinde ve hizmetinde buldu. Marufun mektepten kaçarak ortalıktan kaybolması annesini ve babasını pek üzdü. Kendi kendilerine şöyle karar verdiler: "Eğer oğlumuz geri gelirse hangi din üzere dönerse biz de onun dinine gireriz". Neden sonra Maruf çıktı, geldi; evin kapısını çaldı. Sordular: "Hangi din üzere döndün?" O...

Aziz Mahmud Hüdâyi Rahmetullahi Aleyh Hazretleri

Aziz Mahmud Hüdâyi Rahmetullahi Aleyh Hazretleri Buzları Kaynatan Aşk Hüdâyi Hazretleri, tasavvuf denizine dalmış, vahdetin halis ırmaklarından gönül kovasını doldurmuştu. Mürşidi Üfdâde Hazretlerini Allah kapılarına ulaştıran bir güneş olarak görünüyor ve onun eteğine öyle sarılıyordu. Ona öyle candan hizmet ediyordu ki; sanki başını onun yolunda ayak yapmıştı. Bursa'da derin ve şiddetli bir kış hüküm sürüyordu. Mevsim, kara kış denilen mevsimdi. Evlerin saçakları, buzların billur avizeleriyle dopdoluydu. Hüdâyi, bir sabah gözlerini açtı ki; mürşidinin abdest vakti gelmiş, yüce mürşid halvetten çıkmış, o hâlâ abdest suyunu ısıtmaya vakit bulamamıştı. Ateş yakacak zaman da yoktu. Neredeyse mürşidi kendisine seslenecekti. Pürtelaş, bakır ibriği kaptı. Kaptı ama ibrik sanki buz kesmişti. Telaştan ne yapacağını şaşırmış bir halde, buz kesmiş ibriği kalbinin üstüne koydu ve sıkıca sarıldı, Rabbine sığındı. Üftâde Hazretleri, ağır ağır merdivenin basamaklarından iniyor...