Kayıtlar

hiç etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hiç Namaz Kılmadan Cennete Giden Çoban

Resim
  Hiç Namaz Kılmadan Cennete Giden Çoban   Hayber’in Fethi esnâsında, bir Yahudi’nin koyunlarını güden Esved adlı siyahi bir köle efendisinin yanına gelerek sorar: “- Kim bu kaleyi kuşatanlar, ne istiyorlar?” Efendisi: “- Muhammed adlı birisi” der. (Salat ve selam ona olsun.) Köleyi başından savuşturacak bir kaç cümle daha eder. Köle Esved’in içinde bir merak uyanır. Bir yolunu bulup sahabenin bulunduğu yere gelir ve sorar: “- Muhammed kim?” Gösterirler. İnsanlarla iletişiminde zengin-fakir; efendi-köle farkı gözetmeyen Hz. Peygamber Sallâllâhu Aleyhi Vesellem bir kuşatma esnasında bile yabancı bir köleye zaman ayırır. Esved sorar: “- İsmini duydum, davan nedir, iddian nedir?” Hz. Peygamber Sallâllâhu Aleyhi Vesellem o dar vakitte, Allah Teâla’dan başka yaratan, yaşatan, yöneten, kulluğa layık bir ilah olmadığını, kendisinin de O’nun kulu ve resulü olduğunu anlatır. Çoban Esved oracıkta Müslüman olur. . Rasûlullâh Sallâllâhu Aleyhi Vesellem onun ismini “Es

Hiç Bulunmaz Akrânı

  Hiç Bulunmaz Akrânı   Hiç bulunmaz akrânı, Mahz-ı lütfu Yezdanı. Gavsul Azam Geylani, Sultan Abdulkadir'in...   Dergâhında hizmet var, Dervanında himmet var, Kapısında rahmet var, Sultan Abdulkadir'in...   Bağdat yolun gözlerim, Geylâni’yi özlerim, Himmetîdir sözlerim, Sultan Abdulkadir'in...   Hüsnü terk et teşvişi, Hakk'a bırak her işi, Dervişi ol dervişi, Sultan Abdulkadir’in…

Hiç Olduğumu Bir Sen Anladın!

  Hiç Olduğumu Bir Sen Anladın!   Mahmud Efendi Kuddise Sirrûh Hazretleri, İsmailağa’ya ilk imam olduğu zaman kapı kapı dolaşıyor. Çevredeki her evin kapısını tıklayan Efendi Hazretleri: “- Ben bu caminin yeni imamıyım, bir sıkıntı ve ihtiyacınız olursa benim kapım her zaman açık. Sizi namaz da camimizde görmek bizi mutlu eder.” diyerek insanları namaza ve camiye çağırıyor. İnsanlarımız güzel muameleye güzel karşılık verirler. İnsanların yapısında da bu vardır.   “- Allah’ü Teâlâ razı olsun, ne demek hocam, inşallah hocam!” diyorlar. Herkesin aynı olması, herkesten aynı muameleyi beklemek de yanlış tabii. Ama böyle bir iş yapan her türlü hakarete hazırlıklı olması lazım. Efendi Hazretleri yine bir evin kapısına tıkladığında; o evden de et ve kemik yığını olarak tabir edilen iman ve akıldan nasibi olmayan dev gibi; boylu poslu, iri yarı bir adam çıkıyor. Efendi Hazretleri ona da aynı şeyleri söylüyor. Adam, Efendi Hazretlerine şöyle yukardan alaycı bir şekilde bakıyo

Hiç Ölmeyecekmiş Gibi Dünyaya Sarılırlar…

Şakik-i Belhi hazretleri buyuruyor ki: “İnsanlar üç şey söylerler. Fiilleriyle ona muhalefet ederler.  1- Biz kuluz derler, fakat şef gibi yaşarlar.  2- Allah bizim rızkımıza kefildir derler. Fakat kalblerini rızık kazanmakla meşgul ederler.  3- Elbet biz de öleceğiz derler. Fakat hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya sarılırlar.”

Hiç Kimse Ölümsüz Değil…

Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ Buyuruyor…   Senden önce de hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar? (Embiya Sûresi, 34) Yâ Rabbi! Bu fani dünyada, biz aciz ve fakir kullarını nurlu İslâmiyet’ten ayırma! Son nefesimizde “Kelime-i Şehadet” getirerek çene kapamayı nasip eyle!

Hiçliğinin Ârifi Mânâ Sultanı

  Hiçliğinin Ârifi Mânâ Sultanı          Tefekkür edilirse; Fahr-i Kâinât Efendimiz’in Mekke devrinde yaşadığı onca incitici hakarete ve mütecâviz hücuma karşı, risâletini tebliğ vazifesini hakkıyla edâ edebilmek için sabır ve tahammül göstermesi de tasavvufî mânâda, Cenâb-ı Hakk’ın O’na tâlim buyurduğu veçhile varlıktan vazgeçme, yani bir hiçlik terbiyesidir.        Beşeriyetin en yücesi, peygamberler sultanı Hazret-i Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem; tevâzu ve mahviyette de zirveydi. O, aynı zamanda hiçlik sultanıydı.        Mekke’nin fethi günü; bir Mekkeli, Efendimiz’in yanına titreyerek yaklaştı. Çünkü muzaffer bir kumandanın huzûruna geldiği için büyük bir heyecan duyuyordu;   “‒ Yâ Rasûlâllah! Bana İslâm’ı telkin buyurunuz!” derken âdetâ dişleri birbirine vuruyordu.        Hazret-i Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem hemşehrisine sükûnet telkin etmek için kendini şu mütevâzı ifadelerle takdim etti:          “‒ Sakin ol kardeşim! Ben bir kral veya hükümdar deği

Eğer Üç Şey Olmasaydı Ölüm İçin Hiç Tasalanmazdım

Eğer Üç Şey Olmasaydı Ölüm İçin Hiç Tasalanmazdım Allah ondan râzî olsun, Ebûdderdâ Radiyallahü Anh der ki: Eğer üç şey olmasaydı ölüm için hiç tasalanmazdım: 1— Eğer yüzümü toprağa koyup Allah için secde etmenin zevkinden beni ayırmamış olsaydı ölümden dolayı tasalanmazdım. 2— Eğer yazın sıcağında tuttuğum ve açlıktan ve susuzluktan dolayı sendeleyecek dereceye geldiğim orucun zevkinden beni alıkoymamış olsaydı, ölüme tasalanmazdım. 3— Eğer, hurmanın en iyisini seçtikleri gibi sözün de en iyisini seçenlerin meclisinde bulunma zevkinden beni ayırmamış olsaydı öldüğüme tasalanmazdım.

Kur'an-ı Kerim'in Allah Kelamıdır Günümüze Hiç Değiştirilmeden Gelmiştir

Kur'an-ı Kerim'in Allah Kelamıdır Günümüze Hiç Değiştirilmeden Gelmiştir Kur'an-ı Kerim'in Allah kelamı olduğu ve günümüze kadar hiç değiştirilmeden nasıl geldiğini açıklar mısınız? Cevap: Değerli kardeşimiz, Kur'an-ı Kerim'in mucizeliği konusunda şimdiye kadar, hiçbir tereddüde, hiçbir şüpheye meydan bırakmayacak şekilde, pekçok şey söylenmiş ve pekçok şey yazılmıştır. Biz, sual-cevap sütununun müsaadesi ölçüsünde ve hülâsa mahiyetinde birkaç ana başlığı zikretmekle yetineceğiz. Kur'ân-ı Kerim'in, Efendimiz (asm) veya başka biri tarafından tertib edildiği iddiası birkaç gözü dönmüş cahiliye insanıyla, günümüzün, Kur'ân düşmanı müsteşrikleri tarafından sık sık ortaya atılan bir mevzudur ve bununla bilgisiz, görgüsüz kimselerin zihinlerinin bulandırılması hedeflenmektedir. Kanaatimce, dünün müşrikleri gibi, bugünün müşrikleri de, bu mevzuda düşünmeden garazlı davranıyor ve garazlı konuşuyorlar. Zira Kur'ân, kim tarafından olurs