Kayıtlar

deniz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kuş ve Namaz

Kuş ve Namaz İsa aleyhisselam bir gün deniz kenarından geçerken nurdan yaratılmış bir kuş gördü. İnsan ona baktığı zaman nurunun aydınlığından gözünü açamazdı. Kuş gidip kendini çamura batırdı ve gidip denize girdi ve yine tertemiz olup parladı. Denizden çıkıp yine çamura battı ve gelip denize girip temizlendi. Bu hal tam beş sefer tekrar etti. İsa Aleyhisselam: "Bu kuş neden kendini çamura batırıyor, sonra çıkıp denize giriyor ve temizleniyor?" diye kuşun haline şaşırdı. Allahü Zülcelal, İsa Aleyhisselam'a şöyle vahyetti: "Ya İsa! O, namazın temsilidir. Ahir zaman peygamberi Muhammed Aleyhisselam’ın ümmeti namaz kıldığı zaman, aynı o kuşun denizde temizlenip nurlandığı gibi, hatalarından temizlenip nurlanacak. Yine hata yaparsa aynı kuşun çamura girmesi gibi zulmetle kaplanacak ve namaz kıldığı zaman tertemiz olacak. İşte namaz, insan için böyle kıymetlidir." Rabbim hakkıyla kılanlardan eylesin. Okuduysanız paylaşalım, Bu güzel kıssayı h

Deniz Feneri!

Deniz Feneri! Karanlık ve sisli bir gecede açık denizde yol almakta olan ufak bir savaş gemisinin kaptan köşkünde vardiya nöbeti tutan genç serdümen Temel, tam karşıdan üzerlerine gelmekte olan bir ışık fark etti... Hemen karşı tarafa sinyal göndererek; “Derhal rotanızı 30 derece doğuya çeviriniz!” mesajını geçti... Anında karşıdan gelen cevapta;      “- Sen rotanı 30 derece batıya çevir!” cevabı gelmesin mi? Şaşırıp sinirlenen Temel kaptan bir mesaj daha gönderdi, karşıdan gelen gemiye: “Ben bir savaş gemisiyim! Seyirde önceliğe sahibim! Rotayı senin değiştirmen lazım... Ben aynı rotada seyredeceğim! Rotanı değiştirmezsen ateş açacağımı da unutma!” Karşıdan cevap anında geldi: “- Sen rotanı hemen 30 dereye doğuya çevirmezsen, birazdan kayalara bindireceksin!   Çünkü burası Deniz feneri!”

Yirmi Saniyede

Yirmi Saniyede     Şeytan hizmetçi kılığına girmiş ve yirmi sene Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi Aleyh Hazretleri'nin yanına gidip gelmişti. Bir türlü gönlüne vesvese vermeye, ona istediklerini yaptırmaya muvaffak olamamıştı. Bir gün:     - Ey Üstad! Yoksa siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? Dedi.     Hazreti Cüneyd:     - Sen lanetli İblissin. İlk geldiğin andan beri seni tanıyorum, buyurdu.     Şeytan:     - Ey Sultanü'l Muhakkikin! Sizin kadar yüksek dereceye ulaşan başka bir büyük zat tanımıyorum. Yirmi senedir size hiçbir isteğimi yaptırmaya muvaffak olamadım, dedi.     - Defol mel'un! Şimdi de beni kendini beğenme hastalığına düşürerek mahvetmek mi istiyorsun! Yirmi senede yapamadığını yirmi saniyede mi yapacaksın? Yıkıl karşımdan! Diye bağırdı. İnsanın en zayıf damarı "Sensin!" denilerek, koltuğunun altına girmektir. Nice cahil, günahkâr, kendisini âlim ve faziletli zannederek bu şekilde İslam'a zarar vermiş, verdirilmiştir. Günüm

Kim Haklı Olduğu Bir Münâkaşayı Terk Ederse…

Kim Haklı Olduğu Bir Münâkaşayı Terk Ederse… Temelle Dursun denize karşı durmuş öylece bakıyorlar ve acayipte canları sıkılıyormuş. Birden bir martı gelmiş ve denize bir iniş yapıp küçük bir balık kapıp gitmiş. Temel, Dursun’a demiş; “Mart ne hızlı bir kuş, ekmeği aldı ama kanadı suya değmedi.” “Olur mu? Demiş, Dursun! “Balığı aldı ama kanadı suya değdi!” demiş. “Değdi, değmedi” derken ortalık karışmış ve bir kavga/gürültü ikisi de denize düşmüşler ve sırılsıklam tekrar kavga ederken çevredekiler ayırmışlar. Temel hastaneye, Dursun hapishaneye düşmüşler… Aradan altı yıl geçmiş, Temelle Dursun İstanbul Galata Köprüsü’nde karşılaşmışlar. Birbirlerine sarılmışlar. Hal hatır sohbetten sonra; Temel, Dursun’a demiş ki; “Ula uşağım, ne aptal adamız! Bir kuş için bir birimize girdik. Boşu boşuna altı ay hastane de ve hapishanede yattık… Değil mi? “Evet, ama değdiydi…” Demiş, Dursun. Temel kızmış; “Hayır, kanadı değmediydi.” Dursun; “Değdiydi!” demiş ve gene olan

Küçük Bîr Çamur Denizi Sulandırmaz

Küçük Bîr Çamur Denizi Sulandırmaz  Sultan Ahmed'le Aziz Mahmud Hüdayi birbir lerini o kadar sever sayarlar, birbirlerine o kadar bağlıdırlar ki, bu sevgi saygı ve bağlılıktan kaynaklanan bir çok olay ilgili kitaplarda yer almıştır Sultan Ahmed, Şeyhi Aziz Mahmud'a bir hediye sunmak istiyordu Mürşidinin kendisinden bu hediyeyi kabul etmesi onu çok mutlu edecekti Sultan Ahmed bir gün kendine uygun gördüğü birhediyeyi Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerine gönderdi Ama Şeyh Hazretleri kabul etmedi Şüphesiz bu kabul etmeyiş, sultana karşı bir tavır anlamına gelmiyordu Gerçek din büyüklerinden çoğu prensip olarak hediye kabul etmezdi Bu, büyük insanların dünya malına hangi gözle baktıklarını, başkaları için ulaşılmaz sayılan şeylerin nazarlarında hiçbir değer taşımadığını ifade etmenin bir yoluydu Sultan Ahmed şeyhi Hüdayi'nin kabul etmediği hediyeyi yine bu devrin maneviyat ulularından Abdülmecit Sivasî'ye gönderdi Sivasî kabul etti Kendisine, padişahın aynı hediyey

Deniz Yıldızı

Deniz Yıldızı Yazı yazmak için okyanus sahillerine giden bir yazar, sabaha karşı kumsalda dans eder gibi hareketler yapan birini görür. Biraz yaklaşınca, bu kişinin sahile vuran denizyıldızlarını, okyanusa atan genç bir adam olduğunu fark eder. Genç adama yaklaşır: - Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun? Genç adam yanıtlar; - Birazdan güneş yükselip, sular çekilecek. Onları suya atmazsam ölecekler. Yazar sorar; - Kilometrelerce sahil, binlerce denizyıldızı var. Ne fark eder ki? Genç adam eğilir, yerden bir denizyıldızı daha alır, okyanusa fırlatır. - Onun için fark etti ama... yellowlight.gif

Hak İstiyorsan Hakkâri’ye Gideceksin Arkadaşım!

Hak İstiyorsan Hakkâri’ye Gideceksin Arkadaşım! Bir acelesi olduğunu, onu görür görmez anlamıştım. Sağanak halinde yağan yağmura aldırış bile etmiyor ve bükülmüş haline rağmen sağa sola koşuyordu. Yanına sokularak: – Hayrola teyzeciğim, dedim. Bir derdiniz mi var? Sıcak bir tebessümle: – Buraların yabancısıyım evladım, dedi. Hastane tarafına gidecek bir araba arıyorum. – Biraz beklerseniz aynı dolmuşa binebiliriz, dedim. Oraya geldiğimizde size haber veririm. Teşekkür ederek yanıma yaklaştı ve küçük bir çocuk gibi şemsiyenin altına girdi. Nurlu yüzü yağmur damlacıklarıyla ıslanmış ve yanakları pembe pembe olmuştu. – Torunlarımdan biri menenjit geçirdi, diye devam etti. Ziyaret saati bitmeden dolaşmak istemiştim.” – 20 dakikanız var, dedim. Hastaneye yakın ama bu havada pek araba bulunmuyor. Durağa herkesten önce geldiğimiz için, dolmuşa da rahatça bineceğimizi zannediyordum. Ancak araba yanaştığında, arkamızda duran 4-5 kişinin bir anda hücum ettiğini