Kayıtlar

ansızın etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ansızın Öfkelenmek; Tamiri İmkânsız Hatalara Yol Açabilir…

Ansızın Öfkelenmek; Tamiri İmkânsız Hatalara Yol Açabilir… Hasan Rauf Bey büyük bir merakla, oldukça pahalı, iyi marka; bir dizüstü bilgisayar almıştı. İşten gelir gelmez çalışma masasına koşuyor eski fotoğraflarına bakıyor, günlük olayları takip ediyor, hikâyeler okuyor ve yazıyordu. Böylelikle hem yorgunluğunu gideriyor hem de yeni yeni bilgiler öğrenerek kendini geliştiriyordu. İlkokul 2. Sınıfa giden küçük kızı Zehra da bilgisayar açılır açılmaz babasının yanına geliyor; bilgisayar kullanmayı öğrenirken O’da yeni yeni bilgiler öğreniyordu. Hasan Rauf Bey yine bir akşam yorgun argın işten geldi. Çalışma masasına koştu. Küçük Zehra babasından önce davranarak bilgisayarı açmak istedi. Bilgisayar masadan “Küt!” diye düşerek ikiye bölündü. Klavye bir tarafa ekran bir tarafa gitmişti. Hasan Rauf Bey çok sinirlenerek; Zehra’ya bir tokat atarak bağırdı: “-Neden acele ediyorsun? Ne işin vardı? Küçük Zehra dudağındaki kanı elinin tersiyle silerek: “- Ama baba! Hani sen b

GAFLETTEN ACİLEN UYANALIM

GAFLETTEN ACİLEN UYANALIM Gel kardeş, bu gafletten, acilen uyanalım! Hakkın sevgisine, tez elden boyanalım. Ömür hızla eriyip, bu dünya çabuk biter. Can ve mal emanettir, ansızın geçer gider. Küçük denen günahlar, çığ gibi büyüyorlar. Nefis, şeytan pusuda; dağ gibi duruyorlar. 'Büyük Hesap Günü' nde”, ne cevap vereceğiz? Deseler: “Bu amel az!”, nereye gideceğiz? Gece gündüz çalışıp, cihada başlayalım. Tövbe edip, sabırla; günahı boşlayalım. Nefsimizi yenerek, hemen teslim olalım. Kötülüğü kovarak, doğruluğu bulalım. Haramlardan kaçarak, farzlara yapışalım. Sünnete sarılarak, zorlukları aşalım. Sürekli zikir ile kalpleri parlatalım. Hayır işler yaparak, yüzümüz ağartalım. 'Aşk şerbeti' içerek, hizmetlere koşalım. Yılmadan, yorulmadan; küfürle savaşalım. “Uçmak vakti” gelince, “Buyur ya Rab!” diyerek. Verelim emaneti, gülerek sevinerek.                                                 12 Mayıs 2002 “Bu es

Akıl Okulu

Resim
Akıl Okulu    Değerli dostlar eğitim o kadar önemli ki… O’nun önemini anlatmak için kütüphaneler dolusu kitap okusak; bir o kadar da kitap yazsak yine anlatamayız. Size şu hikâyeyi anlatmaya karar verdim.       Bir gün ülkenin küçük kasabalarından olan Yitan'da şöyle bir haber yayılmış:       -Güzel başkentimizde bir “ Akıl Okulu” varmış. Her kim o okula giderse orada akıl öğretiliyormuş. Herkes bu haberi şaşkınlıkla birbirine anlatıyormuş. Kasabanın en zenginlerinden olan bir adam da bu haberi duyunca kahkahalarla gülmeye başlamış:       -Efendim, hayatımda hiç bu kadar komik bir şey duymamıştım. Akılın okulu mu olur? Bir insan akıllıysa akıllıdır. Sonradan akıl kazanılır mı hiç? Olacak şey midir? Bu adam çok zengin olduğu için çocuklarının hiçbirisini okutmamış. Öyle çok parası varmış ki, istese kasabanın tamamını satın alabilirmiş. Fakat çocuklarına devamlı şöyle diyormuş:       -Şükürler olsun çok paramız var. Yine de paramıza para katmalıyız. Ne kadar çok kaza

Ölüm var, Her Yerde; Bekliyor Kardeş

Resim
  Ölüm var, Her Yerde; Bekliyor Kardeş Yüz bin yıl yaşamak olsa emelin, Demirden, çelikten olsa temelin, Kral olsan göğe uzansa elin, Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Dünyaya gelip de gitmeyen var mı? Ecel şerbetini içmeyen var mı? Mezar denen yere girmeyen var mı? Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Gücüne güvenip,  “Yiğidim!”  deme! Tenine güvenip,  “Güzelim!”  deme! Malına güvenip, “ Zenginim!”  deme! Sakın gururlanıp,  “Ben buyum!”  deme, Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Çevrene dokunur, seni es geçer, Bazen çok yaklaşır, pas gelir geçer, Yaşlılar dururken, gençleri seçer, Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Hani Nuh, Süleyman, Muhammed nerde? Hiç bir peygambere kalmadı dünya! Hoş seda bırakıp geçip gittiler… Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Hani Şeddad, Karun, Firavun nerde? Hayırla ananı, var mı bir yerde? Küfür ve zulmüyle; yanıyor narda, Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Yerden göğe kadar altının olsa, Elmastan, zümrütten, tahtların olsa, Uz

İYİ Mİ OLDU?

İYİ Mİ OLDU? Herkes çalışırken sen çalışmadın, Sınıfta kaldın da iyi mi oldu? Oynadın, zıpladın hiç uslanmadın, Tembel tembel yatmak iyi mi oldu? Baban üzüntüden yatağa düştü, Annen utancından hayata küstü, Seni ayıpladı, düşmanı dostu, Sokaklarda gezmek iyi mi oldu? El âlem doktor, mühendis oldu Çalışan işini, aşını buldu, Ağaçlar kurudu, çiçekler soldu, Gölgede uyumak iyi mi oldu? Babana güvendin baban iflâsta, Annene güvendin, annen çok hasta, Düşmanların güler, dostların yasta, Rezil, rüsva oldun iyi mi oldu?                                                 15. 05. 2004              Yaşar AKKAŞ “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ”

Yeni Yılı Kutlayan

Yeni Yılı Kutlayan Ey ahmak neyi kutluyorsun? Geçen “Yeni Yıl” kutlayanların bazıları, Bu yıla kavuşmadı… Bu yılı kutlayanların çoğu da, Gelecek yıla kavuşmayacak… Her ay, her gün, her saat… Yeni değil mi zaten?; Bir değirmen gibi sürekli öğütüyor… Öyle bir değirmen ki… Son canlı öğütülünceye kadar, Çok güzel, hem de otomatik çalışır… Sonunda “Zaman değirmeni” bile ölür… O halde neyi kutluyorsun? Her an; yeni değil midir? Geçenler eski miydi? Hani nerde yeniler? Sadece birer hayaldiler, Hayalin nesini kutluyorsun? Cennet’ten müjdecin mi geldi? Son nefeste imanlı mı gittin? Kabir sualini mi verdin? Mizanda sevabın ağır mı geldi? Sıratı mı geçtin? Cennet’e mi yerleştin? O halde neyi kutluyorsun? Bilsen ki “Fani hayatı boş geçirip, Ebedi hayatı kaybettin!” Gülmek değil, ağlardın… Sevinmek değil, delirirdin… Yüce Kur’an da buyrulan: “Çocuklar ak saçlı ihtiyar” olmadan, Uyanır eğlenmezdin, Ömrünü boşa geçirmezdi