Kayıtlar

doktor etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bizim İnsanımız, Eskiden Böyleydi…

Resim
Bizim İnsanımız, Eskiden Böyleydi … Hastane tıklım tıklımdır. Yaşlı kadın içeri girer, doktor hanım teyzeyi muayene eder. Fakat hastalığından emin olamaz. Kadına dönüp: “- Teyze şu şu tahlilleri yaptır gel!” der. Yaşlı kadın başını öne eğer. Doktor, yaşlı kadının duymadığını düşünerek tekrar söyler. Yaşlı kadın başını yerden kaldırarak, ağlamaya hazır gözlerle: “- Kızım, benim köye dönecek param yok, tahlilleri nasıl yaptırayım?" der. Doktorun yapacak bir sürü işi olmasına rağmen, bırakır işini, tutar teyzenin elinden koridor dolaştırıp, tahlilleri yaptırır. Tahlillerin sonucunda doktor hastalığı belirler, gerekli ilaçları da alıp, teyzeye verir. Yaşlı kadın tam odadan çıkacakken, doktor hanımın aklına; "YOL PARASI" gelir ve teyzeye köye gitmesine hayli hayli yetecek para uzatır. Yaşlı kadın önce almak istemese de daha sonra mecburiyetten parayı alır. Sonra: “- Allah Teâlâ senden razı olsun kızım. Köye nasıl döneceğim diye kara kara düşünüyordum,...

Müslüman olmayan Doktor Kur’an-ı Çöp Kutusuna atmak istedi. Mucize keşfetti.

Resim
  Müslüman olmayan Doktor Kur’an-ı Çöp Kutusuna atmak istedi. Mucize keşfetti. Müslüman Olmayan Doktor Kur’an-ı Çöp Kutusuna Atmak İstedi, Mucize Keşfetti, Yüce Allah’ı İspatladı Alman tıp bilginlerinden birisi başından geçen ve hayatını değiştiren bir olayı şu şekilde anlatmıştır: Bir gün yolculuktaydım ve havaalanında bir gençle karşılaştım ve önüme Kuran-ı Kerim’den tercüme edilmiş bir nüsha koydu. Onu zor durumda bırakmamak için benden uzaklaştıktan sonra o nüshayı çöpe atma niyetiyle cebime koydum. Fakat doktor nüshayı atmayı unutmuş ve uçağa binmiştir. Yolculuğun uzun olmasına can sıkıntısı da eklenince doktorun aklına gencin verdiği Kuran nüshası gelmiş ve onu cebinden çıkarıp okumaya başlamıştır. Doktor Allah'ın sözü olan 2 Kehf ayetini okumaya başlamıştır. Ayette şunlar yazıyordur: '(Orada olsaydın) Güneş doğduğunda onun; mağaralarının sağ tarafa kaydığını batarkende onlara dokunmadan sol tarafa gittiğini görürdün.' Kehf-17 'Uykuda oldukları halde sen...

Kurşuna Dizilmeyi Beklerken Kitap Okuyan Adam (Gerçek Hikâye)

Kurşuna Dizilmeyi Beklerken Kitap Okuyan Adam (Gerçek Hikâye) Bu hikâyeyi ilgiyle okuyacağınızı umuyorum. Bir doktorun hatıraları... Doktor Springer Galiban, Kızıl Çin’de Mareşal Chang Ming’in özel doktoru... Yabancı birisi olduğu halde kendisine karargâh içinde istediği yere girme izni verilmiş... Şehir baskınlarına, esir katliamlarına ve kitle halindeki idamlara da defalarca şahit olmuş... Fakat Çin'de geçirdiği beş yıllık zaman içinde bir olay var ki, işte onu hiç unutamamış... Doktor Galiban anlatıyor; Han-Cheou şehrindeydik... Ve o gün, 74 mahkûm kurşuna dizilecekti... Doktor olduğum için sabahın erken saatinde alana gittim... Ateş emrini verecek olan genç bir subay da takımıyla gelmiş bekliyordu... İdam başladı... Tetiklerin her çekilişinde 12 tüfek birden ateş ediyordu ve mahkûmlar tek tek eksiliyordu... Bu kargaşa esnasında, sondan ikinci, yani 73. mahkûma gözüm ilişince, hayretten dona kalmıştım... Zira bu mahkûm, rahat bir halde kitap okuyordu... İster i...

Dünyaca Ünlü Doktor Mehmet Öz'den Koronavirüs Reçetesi!

Resim
Dünyaca Ünlü Doktor Mehmet Öz'den Koronavirüs Reçetesi!   Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan dünyaca ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz, 20 bin insanın ölümüne neden olan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kovid-19 salgınına istisnasız herkesin yakalanacağını ifade eden Prof. Dr. Öz, aşının da çare olmayacağını söyledi. ‘Ne kadar geç yakalansak o kadar iyi’ “Yeni tip koronavirüse ne kadar geç yakalanırsak o kadar iyi” diyen dünyaca ünlü Doktor Mehmet Öz, aşı çalışmalarına ilişkin, “Aşısı bulunsa bile mutasyona her uğradığında aşı işlevini kaybedecek. Grip aşıları da öyledir. Sizi sadece geçmiş senelerin grip virüslerinden korur. Yenilerinden değil. Yani tam koruma sağlamaz. Tam koruma her zaman için bağışıklık sisteminizdir” dedi. ‘Belki birçoğumuz yakalandı bile ama fark etmedi’ Mehmet Öz, insan vücudunun bu virüslere karşı bağışıklık kazandığını belirterek şöyle devam etti: Sadede gelirsem, dediğim...

Allah’ın Varlığını İnkâr Eden Doktora Karşı Muhteşem Delil

Allah’ın Varlığını İnkâr Eden Doktora Karşı Muhteşem Delil Bizanslılar devrinde, İstanbul’da bir doktor yaşıyordu. Hiçbir dine inanmadığı gibi, Allah’ü Teâlâ’nın varlığını da inkâr ediyor ve: “Her şey kendi kendine var olmuştur.” diyordu. Âlemin bir yaratıcısı olduğunu kabûl etmiyordu. Mesleğinde mütehassıs olup, sorulan her soruya cevap veriyordu. Hıristiyanlardan hiç kimse bu doktora cevap veremez hâle gelmişti. Yalnız; “Dünyanın bir yaratıcısı olduğuna delil getirip beni ikna eden olursa, bu dâvamdan vaz geçerim.” diyordu. Karşılaşıp münazara ettiği herkesi mağlup ediyor, cevapsız bırakıyordu. Kendisini dinleyen herkese dinsizliği aşılıyor, fikirlerini karıştırıyordu. Bu doktor karşısında Hristiyanlar âciz kalmıştı. Durumu krallarına anlattılar. Buna ancak Müslümanların cevap verebileceğini söylediler. Bizans kralı, Abbâsî halifesi, Me’mûn’a bir elçi ile mektup gönderdi. Mektubunda; “Size gönderdiğimiz bu doktor dinsizdir. Bir yaratıcı olmadığına inanmaktadır. Yanını...

Yumurta Giren Eve Doktor Girmiyor!

Resim
Yumurta Giren Eve Doktor Girmiyor! Günde bir yumurta yiyen kişinin, kalp damar rahatsızlıklarına yakalanma riskinin hiç yumurta yemeyenlere kıyasla daha düşük olduğu belirtildi Science Daily'nin haberine göre, "Heart" dergisinde yayımlanan çalışmada, Çin ve İngiltere’den bir grup araştırmacı, yumurta tüketimi ile kalp damar rahatsızlıkları, iskemik kalp hastalığı, başlıca koroner rahatsızlıklar, hemorajik ve iskemik inme arasındaki ilişkiyi inceledi. İlginç çalışmada, Çin'de 10 farklı coğrafi bölgeden, 30-79 yaşlarında, yaklaşık yarım milyon (512 bin 891) yetişkin ile yürütülen China Kadoorie Biobank araştırmasındaki veriler kullanıldı. 2004-2008 yılları arasında seçilen katılımcılara ne kadar sıklıkla yumurta tükettikleri soruldu ve bu kişiler, hastalık ve ölüm oranları incelenmek üzere takibe alındı. Yeni çalışma için araştırmacılar, kanser olmayan, kalp damar rahatsızlığı veya şeker hastalığı bulunmayan 416 bin 213 katılımcı üzerinde yoğ...

Hasta Doktor Ve Tedavi

Hasta Doktor Ve Tedavi Osmanlı şairlerinden Şeyhî namıyla maruf, asıl adı Sinan olan bir zat, ömrünün son zamanlarında şimdiki ismiyle baharatçılık yapmaya başlamıştı. O zaman attarlar (Baharatçılar) bir nevi eczane vazifesi görmekteydi. Dolayısıyla bir yerinden rahatsız olanlar oraya müracaat ederlerdi. Bir gün Şeyhî'nin Kütahya'daki dükkânına gözlerinden rahatsız bir adsın gelip ilâç istemişti. Şeyhî, adama lüzumlu ilaçları verdi ve parasının verilmesini bekliyordu. Adam bir de baktı ki, kendisine tedavi olması için göz ilâcı veren adamın gözleri de bozuk. Adam bir an düşündükten sonra tezgâhın üzerine Şeyhî'nin istediği parayı koyduğu gibi bir o kadar daha para bırakıp: — Şu bizim ilâcın parası, ikinci verdiğim ise kendi gözünüzün iyileşmesi için ilâçta kullanırsınız, bizim gibi siz de kurtulmuş olursunuz, dedi. Adamın bu keskin zekâsı Şeyhî'nin çok hoşuna gitti ve: — Hastayı tedavi eden doktor kendisi hasta, mısrasını mırıldandı. (Alıntı) ...

Onlar Artık Candan Birer Dosttu

Onlar Artık Candan Birer Dosttu Seyyar bir şemsiye tamircisi, yol kenarında küçük bir kutu üzerine oturmuş, şemsiye tamir ediyordu. Tamirci, tamir edilecek yerleri dikkatle ölçüyor, yamayı itina ile yerleştiriyor, telleri tek tek deneyerek güçlendiriyordu. Adamı hayranlıkla seyreden bir genç yanına yaklaştı: - İşinizi çok dikkatli yapıyorsunuz, dedi. Şemsiye tamircisi elindeki İşi bırakmadan: - Evet, ben, her zaman işimi İyi yapmaya çalışırım, diye cevap verdi. - Müşterileriniz, işinizi iyi veya kötü yaptığınızı ancak siz gittikten sonra anlayacaklar. - Evet, haklısınız. - Bu tarafa tekrar mı geleceksiniz? - Hayır. Genç artan bir hayranlık ve merakla sordu: - O halde niçin bu kadar titizsiniz? Tamirci: - O zaman, benden sonra buradan geçecek tamircinin İşi kolaylaşacak. Ben, eğer kötü malzeme kullanır, işimi baştan savma yaparsam, halk bunu er geç anlayacak ve ondan sonra buradan geçen tamirciye kimse iş vermeyecek. Hem aldığım para haram olacak. Allah’ü Teâlâ ba...

Ölüm Anındaki Ses

Resim
Ölüm Anındaki Ses Aşağıdaki yazı, Trabzon temsilcimiz Niyazi Yıldırım Bey tarafından gönderilmiştir ve ölümden dönen birçok kişi tarafından yaşanmış hâdiselerin değişik bir örneğini teşkil etmesi bakımından dikkat çekicidir. Yazısını, kendisine teşekkür ederek yayınlıyoruz. 1989 yılında geçirdiğim bir trafik kazası sonucunda koma halinde hastaneye kaldırılmıştım. Yanımda bulunan eşim vefat etmiş, beni kontrol eden doktor, kan deryası içinde kalan vücudumda bir hayat emaresi göremediğinden, bana da ölü raporu vermişti. O akşamki TRT haber bülteninde, kazada ölen kişilerin arasında benim de ismim bulunuyordu. Daha sonraları ölmediğim anlaşılmış ve üç gün devam eden koma halinden sonra kendime gelmiştim. Fakat duyma ve düşünme duygularımın dışındaki bütün fonksiyonlarımı kaybettiğimi hissediyordum. Ölmekten çok Cenâb-ı Hakk’a hesap verememekten korkuyor ve boğazım sıkılmış gibi sık sık nefes alıyordum. Ruhumu teslim etmekte olduğumu zannederken, nereden geldiğini anlayamadığı...

Sakın Oku! Yaşanan Gerçek Bir Hikâye

Sakın Oku! Yaşanan Gerçek Bir Hikâye Onkolog Doktor Haluk Nurbaki’nin Başından Geçen yaşanmış bir olay. Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. Bunlardan 1976 yılında yasanmış bir olayı size nakletmek istiyorum. Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve... Tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkânı bulamamıştı. Serap’ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da Allah’ın izniyle iyileştiğini gördüm. Ancak Serap’ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra bir ihale için İzmir’e gitmek istedi. Kış aylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıya kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün...

İlm-i Siyaset

İlm-i Siyaset Şam’da bir medresede ilim tahsil eden bir Molla Ahmet varmış. Bir gün memleketinden bir tanıdığı ziyaretine gelerek annesinin selamını iletmiş. Annesi oğluna, babasının Hakkın rahmetine kavuştuğunu, kendisinin yalnız başına kaldığını, artık oğlu yeteri kadar tahsil gördüyse yanına gelmesini ve şu ahir ömründe oğlunun birkaç gün de olsa hayrını görmek istediğini bildirmiş. Bu haberi alan Molla Ahmet bir tarafta babasının ölümünden duyduğu üzüntü, diğer yanda annesinin yalnız başına yaşayakalmasından duyduğu kaygı, koştura koştura medresenin baş müderrisinin kapısını çalmış. Baş müderris Ahmet’e telaşının sebebini sormuş. Aldığı kötü haberi hocasıyla paylaşan Molla Ahmet hocasına, artık ilim tahsilini tamamlamış olduğunu, hocası ona bir icazetname yazarsa gidip memleketinde annesinin hizmetini görmek istediğini söylemiş. Başını biraz kaygılı kaygılı sallayarak Ahmet’i dinleyen hocası ona, ilim tahsilini tamamladığını ama henüz “ İlm-i siyaset” tahsilini yapmadığın...