Kayıtlar

saygı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gerçek Muhabbetin Alâmetleri

  Gerçek Muhabbetin Alâmetleri   Allâh’ü Teâlâ ve Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem’e itaate götürmeyen muhabbet sözleri, kuru bir iddiadan öteye gidemez. Sevdiği uğruna fedakârlıkta bulunmayanların kalbî beraberlik iddiaları, dört duvar arasındaki kuru beraberlikler gibi, bir kıymet ifâde etmez. Bir sohbet esnâsında Hz. Sevbân Radiyallahü Anh, Habîbullâh Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’e pek derin ve dalgın bir sûrette bakıyordu. Öyle ki onun bu hâli, Âlemlerin Efendisi’nin dikkatini çekti. Merhametle sordular:             “– Yâ Sevbân! Nedir bu hâlin?” Peygamber âşığı Sevbân şöyle dedi: –Anam, babam ve canım Sana fedâ olsun yâ Rasûlallâh! Sen’in hasretin beni öyle yakıp kavurmaktadır ki, nûrundan ayrı geçirdiğim her an bana ayrı bir hicrân olmaktadır. Dünyada böyle olunca âhirette nice olur diye dertleniyorum. Orada siz peygamberlerle beraber olacaksınız. Benim ise, ne olacağım ve nerede bulunacağım belli değil! Üstelik cennete giremezsem, sizi görmekten tamamen mahr

Saygı Nedir?

  80 yaşında bir adam, 5 yaşındaki bir çocuk içeri girince ayağa kalkmış… Etrafındakiler; Aman Efendim! Ne yapıyorsunuz, çocuk o?" demişler… Yaşlı adam; "Çocuk saygıyı bizden öğrenmeyecekse kimden öğrenecek?" Diye cevap vermiş. Saygı budur; Çocuğunuzun saygıyı öğrenmesini istiyorsanız: "Saygılı ol!" Demek yerine “Saygı gösterin!”

Peygamber’e Saygı

Peygamber’e Saygı Hz. Ömer Radiyallahü Anh Efendimiz, bir gün Cuma namazına giderken yanından geçtiği bir evin damından üzerine kan damlar. O da üzerine kan damlayan oluğu söker, atar. Evine gider. Elbisesini değiştirip, tekrar yetişir. Namaz kıldırıp, hutbesini irad ettikten sonra, "Cemaat, mü'minlere eziyet ediyorsunuz!" diyerek hadiseyi anlatır ve "Ben de o oluğu söküp attım!" der. O, sözünü bitirir bitirmez, caminin içerisinde, "Ya Ömer Radiyallahü Anh, sen ne yaptın?" diye feryat eden bir ses duyulur. Bu sözü söyleyen, Hz. Ömer Radiyallahü Anh’in çok sevdiği arkadaşı, "Allah'ım! Bu peygamberin amcasının elidir, o el hürmetine bize yağmur ver!" dediği Hz. Abbas'tır. Ayağa kalkmıştır. "Ya Ömer Radiyallahü Anh ! O dam benim damımdı. O oluğu da oraya Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem kendi elleri ile yerleştirmişti. Sen ne yaptın?" demektedir. Ömer Radiyallahü Anh Efendimiz'in de, "O

Kul Haklarına Saygı ve Adalet

Kul Haklarına Saygı ve Adalet İstanbul'un fethinden sonra Hazreti Fatih bütün mahkûmları serbest bırakmıştı. Fakat bu mahkûmların içinden iki papaz zindandan çıkmak istemediklerini söyleyerek dışarı çıkmadılar. Papazlar Bizans imparatorunun halka yaptığı zülüm ve işkence karşısında ona adalet tavsiye ettikleri için hapse atılmışlardı. Onlar da bir daha hapisten çıkmamaya yemin etmişlerdi. Durum Hazreti Fatih'e bildirildi. O, asker göndererek, papazları huzuruna davet etti. Papazlar hapisten niçin çıkmak istemediklerini Hazreti Fatih'e de anlattılar. Fatih o dünyaya kahreden iki papaza şöyle hitap etti: - Sizlere şöyle bir teklifim var: Sizler İslam adaletinin tatbik edildiği memleketimi geziniz, Müslüman hâkimlerin ve Müslüman halkımın davalarını dinleyiniz. Bizde de sizdeki gibi adaletsizlik ve zulüm görürseniz, hemen gelip bana bildiriniz ve sizler de evvelki kararınız gereğince uzlete çekilerek hâlâ küsmekte haklı olduğunu ispat ediniz. Hazreti Fatih'in bu

Hacı Bayram Veli Hazretleri Gerçek Mürid

Hacı Bayram Veli Hazretleri Gerçek Mürid Ankaralı Hacı Bayram Veli Rahmetullahi Aleyh, Sultan II. Murat'ın saygı duyduğu bir manevi önderdi. Hükümdar'ın Hacı Bayram'a saygısı o derece çoktu ki, onun müritlerinden vergi almıyordu. Ama ne var ki, bütün Ankara Halkı Veli'nin müridi olduğunu iddia ediyordu! Ankara'da kimden vergi istense” ben Hacı Bayram'ın müridiyim" deyip işin içinden sıyrılıyordu. Bunu öğrenen hükümdar, Hacı Bayram'a mektup gönderir.” gerçek müritlerinizin sayısını bana bildiriniz, müritlerinizden vergi alınmayacak" der. Hacı Bayram, devletine saygılı bir bilge kişiydi. Kendisine bağlılığın kötüye kullanılışından da şikâyetçiydi. Sultanın mektubunu fırsat bilerek, müritlik iddiasındaki herkese” falan gün, falan yerde toplanın" diye haber saldı. O gün Ankara halkı, şeyhlerinin davetine uyarak bildirilen yere akın ettiler. Hacı Bayram, bir tepeciğin üzerini kurduğu kıl çadırından çıkarak kalabalığa sordu: “Beni seviyor