Kayıtlar

alim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ne Kadar Cahil Olduğumu Öğrendim

Resim
  Ne Kadar Cahil Olduğumu Öğrendim     Konfüçyus'un ilerleyen yaşlarında evine ziyaretçi bir genç gelir. Genç, duvarın yerden tavana kadar kitaplık ve bu kitaplığın da tamamen dolu olduğunu görür. Dayanamayıp: "- Bunca kitabı gerçekten okudunuz mu?" diye sorar. Konfüçyus: "- Evet!" yanıtını verir. Genç tekrar sorar: "- Bu kadar çok kitaptan kim bilir neler öğrendiniz?" Konfüçyus tekrar cevap verir: "- Evet, ne kadar cahil olduğumu öğrendim!". (Konfüçyus-Tevazu ve Yücelik)

İlimsiz Âlim

İlimsiz Âlim             Zamanın birinde, bir adamla karısı, büyük bir şehrin kenar bir mahallesinde yaşarlarmış. Adamın elinden bir iş gelmezmiş. Kurttan aç, yılandan çıplaklarmış…             Gecelerden bir gece kadın demiş ki: "Ey efendi… Bunca yıldır hangi işe el attınsa eline geldi… Zamanında okumuş yazmış olsaydın; şimdi padişahın has adamı olurdun. Bak, rüya tabir edenlere bile padişah ne ihsanlarda bulunuyor..."             Adam, dayanamamış.             "Hatun" demiş. "Ben cahil bir adamım. Padişah beni ne yapsın? Rızkı veren Allah'tır. Yüce Rabbim hiç deldiği boğazı aç mı koyar?"             Kadın:             "Onu bunu bilmem" demiş. "Yarından tezi yok sen de rüya yorumcusu olacaksın… Tellal çıkıp da padişahın rüya gördüğünü söyler söylemez, hemen sarayın yolunu tutacaksın…"             O sabah tellalın sesiyle sıçrayıp kalkmışlar... Tellal davula üç tokmak vurup, kükrüyormuş:             "Duyduk

Mücevherin Değerini Ancak Kuyumcu Bilir

Mücevherin Değerini Ancak Kuyumcu Bilir Vaktiyle bir bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister. Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip: -"Oğlum" der, "Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir. " Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar. İlk önce bir bakkal dükkânına girer ve -"Şunu kaça alırsınız?" diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: "Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın" der. İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur. Üçüncü defa bir semerciye gider: Semerci nesneye şöyle bir bakar, -"Bu der benim semerlere iyi süs olur. Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna b

Amaç, Niyet, Yön…

Amaç, Niyet, Yön… Amaç, niyet, yön… İnsanı en yüce makamlara yükseltebilen faktörlerdir. Hayatta neye ulaşmak istiyorsak, mutlaka hedefimiz, zirvemiz olmalıdır. İnsan böyle kuruldu; hep gözü ileride… Kim önde giderse insan ona ulaşmak ondan üstün olmak ister. İnsan kendini örnek aldığı birine benzetmeye çalışır. Belki de bu yüzden Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de bize peygamberini en güzel örnek “Üsvetül-i Hasene” gösterdi. İnsanlığın en yüce zirvesini örnek olarak sundu ki, gözümüz Onda olsun, O'na benzemeye çalışalım. Kendimizi ucuz Hollywood filmlerinin, Pembe Brezilya dizilerinin sahte yıldızlarına benzetmeyelim. Hayatları skandallarla, şovlarla, boyalarla, foyalarla sunan ahlâkları lekeli sözde yıldızlara benzemeye gerek yok. Eğer onlara benzemeye çalışırsak parlamadan söneriz. O yollarda nice kişiler kaybolmuştur. Her adımda iki cihan güneşi sevgili peygamberimizin sünnetini kendimize rehber edinelim. O yüce sünnetleri şeref bilerek, Onun gibi yaşayalım,

Temel Bir Gün Ünlü Bir Âlime Sormuş

Temel bir gün ünlü bir âlime sormuş Temel bir gün ünlü bir âlime sormuş. -“Hocam ben namaz kılmam, oruç tutmam; camiye, cumaya gitmem. Rakı, içki, uyuşturucu içerim. Şunu, bunu, (Ne kadar haram, pis şeyler vs. varsa hepsini saymış…) hepsini de yaparım. Ben Cennet’e gider miyim?” Âlim demiş ki; -“Sen Ankara bileti alsan, İstanbul’a mı gidersin, yoksa Ankara’ya mı? Sen gideceğin yolun biletini çoktan almışsın. Eğer Cennet’e gitmek istersen bir an önce tövbe et biletini Cennet biletine değiştir. O zaman Cennete gidersin!

دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى (Arapça)

دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى أَعُوذُ باللَّهِ مِنَ الشَّيْطانِ الرَّجِيمِ بِسْـمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ Allah’ım! Sana sığınarak, sana yönelerek, sana yalvararak, senin güzel isimlerini (Esma-ül Hüsna’nı) vesile kılarak,  senden istiyorum. اَللَّهُمَّ اِنِّى أَسْئَلُكَ، وَاَعُوذُبِكَ، وَاَتَوَسَّلُ إِلَيْكَ، وَاَتَوَجَّهُ اِلَيْكَ، وَاَتَضَرَّعُ اِلَيْكَ، بِاَسْمٰٓائِكَ الْحُسْنٰى هُوَاللّٰهُ الَّذِى لٰٓا اِلٰهَ اِلّٰا هُوَ اَلقدُّوسُ جَلَّ جَلآلُهُ اَلمَلِكُ جَلَّ جَلآلُهُ اَلرَّحِيمُ جَلَّ جَلآلُهُ اَلرَّحْمَنُ جَلَّ جَلآلُهُ يَا الله جَلَّ جَلآلُهُ اَلجَبَّارُ جَلَّ جَلآلُهُ اَلعَزِيزُ جَلَّ جَلآلُهُ اَلمُهَيْمِنُ جَلَّ جَلآلُهُ اَلمُؤْمِنُ جَلَّ جَلآلُهُ اَلسَّلَامُ جَلَّ جَلآلُهُ اَلغَفَّارُ جَلَّ جَلآلُهُ اَلمُصَوِّرُ جَلَّ جَلآلُهُ اَلبَارِئُ جَلَّ جَلآلُهُ اَلخَالِقُ جَلَّ جَل