Kayıtlar

Nisan 5, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kim Yahudi?

Kim Yahudi? Kûfe'de bir adam, kendisinin Müslüman olduğunu söylemekle beraber Hazreti Osman'ın Radiyallahü Anh Yahudi olduğunu iddia eder dururmuş. Etrafındaki ilim adamları her ne kadar adamı iknaya çalışıyorlarsa da, bir türlü ikna edemezlermiş. Bu meseleyi İmam- ı Âzam Hazretlerine arz edip adamı susturmasını rica etmişler. İmam- ı A'zam Hazretleri bir akşam adamın evine misafir olmuş. Hoş- beşten sonra ev sahibi zamanın en büyük âliminin evine gelmesinde bir sebep olduğunu tahmin ederek, isteğinin ne olduğunu sormuş. İmam- ı A'zam Hazretleri: - Senin güzel ve dindar bir kızın varmış, ona düğürcü geldim, deyince adam hayret etmiş ve: - Ya İmam! Sizi buraya kadar gönderen o adam, nasıl bir kimsedir? Diye sormuş. Hazreti İmam, başlamış damat adayının meziyetlerini saymaya: - Dindar, Allah'tan son derece korkar, hayâdan melekler bile ona yetişemez, âlim, hafız... Diye saymaya devam edince. Adam: - Yeter, demiş. Senin bu anlattık

Münazara

Münazara Emevîler zamanında ayaklanan Haricîlerden Dahhak b. Kays Küfe Mescidine baskın yaptı. Onlara göre Haricîlerden başka bütün müslümanların kanı helâldi. Mescidde İmam- ı A'zam Hazretlerinin karşısına geçip: - Tövbe et, dedi. O: - Neden tövbe edeyim? dedi. Dahhak: - Neden olacak? Hazreti Ali Radiyallahü Anh ve Muaviye ihtilâfında hakemleri caiz görmeden tövbe edeceksin!, deyince Hazreti İmam: - Beni öldürecek misin? Yoksa münazara mı yapalım? Dedi. Dahhak: - Münazara yapalım, dedi. - Münazara yaptığımızda bir mes'ele hakkında ihtilâf edersek senin veya benim haklı olduğuma kim hükmedip arabulucu olacak? - Kimi istersen olsun! Dahhak hakeme razı olmuştu artık. İmam- ı A'zam Hazretleri Dahhak'ın adamlarından birine: - Şuraya otur bakalım, ihtilâf edersek; ihtilâf ettiğimiz mes'ele hakkında bizim aramızda hakemlik yapacaksın, dedi. Sonra da Dahhak'a dönerek: - Aramızda bunun hükmüne razı mısın? Diye sordu.

İmam- ı A'zam'ın Zekâsı

İmam- ı A'zam'ın Zekâsı İmam- ı A'zam Hazretleri son derece zeki ve meselelere pratik yönden çözüm bulan bir ferasete sahipti. Buna misâl olarak mühim hâdiseyi naklediyoruz: Adamın biri ölürken İmam- ı A'zam Hazretlerini vasi tâyin etmiş, İmam, zamanın kadısı, Şübrüme'ye durumu arzedip vasiliğinin tasdikini istiyor ve: - Adam ölürken ben orada yoktum. Şu iki kişi şahiddir ki, filân şahıs beni vasi tâyin etmiştir, diye... İbni Şübrüme, Ebû Hanife Hazretlerine soruyor: - Sen bu iki kişinin doğru şahidlik ettiklerine yemin eder misin? İmam- ı A'zam Hazretleri: - Ben orada yoktum... Bana yemin düşmez, diyor. Şübrüme: - Bu durumda senin mikyasların şaştı, deyince, Ebû Hanife: - Nasıl olur? Bir körün başını yarsalar, iki şahid kimin yardığına şahidlik etseler, âmâ onların doğru şahidlik ettiklerine dair yemin edebilir mi? Benden de görmediğim bir şey hakkında yemin şahitlik ettiriyorsunuz!, diyor. Söyleyecek bir söz bulamayan İbni