Kayıtlar

Olmalı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mü’min, İffetli Ve Hayâ Sâhibi Olmalıdır; Neden mi?

  Mü’min, İffetli Ve Hayâ Sâhibi Olmalıdır; Neden mi?   Nefsânî arzu ve hislerin bütün kuvveti tasavvurda olduğundan, iffet ve nâmusu korumak ve nefse hâkim olabilmek için kalbi dâimâ güzel hislerle, zihni de ulvî düşüncelerle meşgul etmek lâzımdır. Ayrıca bu hususta kötü arkadaşlardan sakınmak da çok mühim bir esastır.   Allâh’ü Teâlâ'nın Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurur:   “Yabancı (nâmahrem) kadınlar karşısında siz iffetli olun ki, sizin kadınlarınız da iffetli olsunlar. Babalarınıza iyilik edin ki, çocuklarınız da size iyilik etsinler. Özür dileyerek yanına bir kardeşi gelen kimse, ister haklı ister haksız olsun, onu kabûl etsin. Aksi hâlde Cennet'te havz-ı kevserde yanıma gelemez.” (Hâkim, IV, 170/7258)   İnsanlığın zîneti olan hayâ, sâhibini her türlü kötülükten muhâfaza eden mânevî bir kalkandır. İnsanın, Allâh’ü Teâlâ’ya ve kullarına karşı bütün vazîfelerini hakkıyla yerine getirmesini sağlar. Allâh’ü Teâlâ 'nın Rasûlü Sallallahü Aleyh

Murâkabe Neden Hayatımızın Temelinde Olmalı?

  Murâkabe Neden Hayatımızın Temelinde Olmalı?   Murâkabe Nedir? Murâkabe kelimesi Arapça kökenlidir ve ‘gözetlemek’ anlamına gelen Arapça’daki “rakabe” kökünden türetilmiştir. Dikkatle izlemek, ilgilenmek, gözleri açık tutmak gibi anlamlara gelmektedir.   Metafor olarak ise kişinin manevi yönüne dikkatini yöneltip, Allah Celle Celâlüh ile olduğunu daima idrak eder durumda olmasıdır.   Murâkabe, kulun her zamanda ve mekânda Yüce Allah’ı Celle Celâlüh unutmaması, O’nun varlığını, kudretini yakından hissetmesi ve Cenâb-ı Hakk’la Celle Celâlüh beraber olduğu bilincini kalbinde daimî bir şekilde idrak etmesi durumudur.   Kullar murâkabe duygusunu hakkıyla yaşayabilmek ve hayatlarının bir parçası haline getirebilmek için, nefislerini terbiye etmeleri ve kalplerini arındırmaları gerekir. Bu doğrultuda yapılabilecek adımlardan bazıları ise şöyledir; ·      Allah’ın Celle Celâlüh emir ve buyruklarına gönülden itaat etmek, ·      Kur’an ile hizmet etmek ve Kur’an ile duygulanmak,

Sâliha Hanım Nasıl Olmalı?

Sâliha Hanım Nasıl Olmalı? Asr-ı saâdette sahâbî hanımlar, beylerine: “– Bugün hangi âyetler indi, Rasûlullah Sallâllâhu Aleyhi Vesellem Efendimiz’in sohbetinde neler öğrendiniz; bize de öğretin!” diye iştiyakla sordular. Anneler evlâtlarına, Efendimiz’in sohbetine devam hususunda ısrarcı oldular. Böyle sâliha anneler, ömür boyu teşekküre lâyıktır.   Hadîs-i şerîfte buyrulduğu üzere; Cennet, böyle sâliha annelerin ayakları altındadır. Eğer sâlih veya sâliha evlâtlar istiyorsak, sâlih ve sâliha ebeveynler olmak zaruretindeyiz. Muaz bin Cebel’in halasının kızı olan Esmâ-radıyallâhu anhâ-, Medîneli kıymetli hanım sahâbîlerdendir. Akıllı, ince düşünüşlü, yerinde ve zamanında söz söylemesini bilen, merâmını güzel ifâde eden bir hanım olduğu için kendisine “Hanımların Sözcüsü” mânâsında “Hatîbetü’n-Nisâ” adı verilmişti. Kendisinden 81 hadîs-i şerîf rivâyet edilmiştir. Medîneli hanımlar, çok fasih ve beliğ hitâbeti olan Esmâ-radıyallâhu anhâ-’ya gelip mânevî dertlerini anl

Tırnak Kesimi Nasıl Olmalıdır?

Resim
Tırnak Kesimi Nasıl Olmalıdır? Tırnakları kesme de Müstehab olan; “Eller ayaklara nisbetle daha şerefli olduğundan önce ellerden başlanır. Ellerden de sağ el şerefli olduğu için sağ elden başlanır. Sağ elin şehâdet parmağı şerefli olduğu için şehâdet parmağından başlanır. Evvela şehâdet parmağı, sonra yüzük parmağı, sonra orta parmak, sonra küçük parmak ve sonra başparmağın tırnakları kesilir. Sol ele geçildikten sonra, küçük parmaktan başlanır; sıra ile atlamadan başparmağa kadar devam edilir. Ayaklarda ise, sağ ayağın küçük parmağından başlanır; sıra ile, sol ayağın küçük parmağında bitirilir.” [Kaynak: Ruhû’l-Beyân Tefsiri] Birgün, Peygamber Efendimiz sallâllâhu aleyhi vesellem tırnaklarını sırasıyla keserken bir Yahudi çocuğu onu görmüş ve: “Tırnaklarını aynı benim babam gibi kesiyorsun!..” demişti. Bunun üzerine Allâh Rasûlü sallâllâhu aleyhi vesellem Yahudilere benzememek için tırnaklarını karışık olarak kesmeye başladı... [Kaynak: İmâm-ı Gazalî, İhyâ-u

Tesettür Nasıl Olmalı?

Tesettür Nasıl Olmalı? •      Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ buyuruyor ki: “Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesnâ olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler…” (Nûr Sûresi, 31) •      Her kadının ve her erkeğin “Göbeği ile diz kapağı arası” nikâhlı eşi hariç herkese haramdır. Erkek erkeğe; kadın kadına; ya da karşı cinsler birbirine asla bakamaz. Annesi kızına, babası oğluna, kardeş kardeşe bile bakamaz. •      Tesettür gösteriş için değil; Allah’ü Teâlâ’nın emri ve rızası için; haramlardan, soğuk-sıcaktan korunmak ve diğer Müslümanlar’a örnek olmak için olmalıdır. •      Eller ve yüz hariç her yer kapatılmalıdır. •      Başörtüsü boynu ve omuzları kapatmalıdır. •      Tesettürde cildi gösteren, şeffaf kıyafet yok hükmündedir. •      Tesettürde karşı cins elbisesi giyilemez. (Erkek, kadın elbisesi; kadın da erkek elbisesi giyem

Müslüman kadının giyim şekli nasıl olmalıdır?

Müslüman kadının giyim şekli nasıl olmalıdır? - Kadının dış örtüsü nasıl olmalıdır? - Eller ayaklar nereye kadar açık olabilir? - Baş nasıl kapatılmalıdır? - Diz altına kadar gelen etek ile tesettür sağlanmış olur mu? - Başörtüsünü omuzlardan aşağı indirmek şart mı? Değerli kardeşimiz, Müslüman kadının giyiminde esas mesele, tesettürü sağlamasıdır. Eli ve yüzü dışında bütün vücudunu örtmesi, açık kalmamasıdır. Giyilen bir elbisenin tesettüre uygun olması için de altını göstermeyecek şekilde kalın ve avret yerlerini örtecek kadar uzun olmalıdır. Bunun için altını gösterecek şekilde ince ve şeffaf olan bir elbise ile örtünme gerçekleşmiş olmaz. Kadınların yüzleri ile ellerinden başka   bütün bedenleri avrettir. Yüzleri ile elleri   namazda ve namaz dışında   fitne korkusu olmadıkça avret değildir. Ayaklarının avret olup olmaması ihtilaflıdır. Sahih kabul edilen görüşe göre   kadınların ayakları da avret değildir. Diğer bir görüşe göre   namazda kadının ayakları a

Farkında Olmalı İnsan...

Farkında Olmalı İnsan... Farkında Olmalı İnsan… Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı. Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen… Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını Fark Etmeli. Anne Karnına Sığarken, Dünyaya Neden Sığmadığını Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını Fark Etmeli. Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu Fark Etmeli. Henüz Bebekken ‘Dünya Benim!’ Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların ‘Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum İşte!’ Dercesine Apaçık Kaldığını Fark Etmeli. Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli. Baskın Yeteneğini Fark Etmeli Sonra. Azrail’in Her An Sürpriz Yapabileceğini, Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini Fark Etmeli İnsan Ve Ölmeden Evvel Ölebilmeli. Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini Fark Etmeli. Eşref-İ Mahlûk