Kayıtlar

Musa etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allah Teâlâ Rızkı Bol Verseydi

Allah Teâlâ Rızkı Bol Verseydi   Musa Aleyhisselam bir fakiri görür, fakir giyeceği olmadığı için kumun içine girmiştir. Fakir: “- Ya Musa, bana dua et. Cenab-ı Hak ban yetişecek kadar dünyalık versin, yoksulluk beni tüketti.” Musa Aleyhisselam dua eder, Hak Teâlâ fakire dünyalık verir. Bir müddet sonra Musa Aleyhisselam bir kalabalık görür, ne oluyor diye yaklaştığında, o fakirin kalabalığın ortasında olduğunu görür ve sorar. “- Bu ne haldir, ne oluyor burada?” “- Bu adam şarap içmiş, kavga etmiş, kavga ettiği adamı da öldürmüş, şimdi ona kısas uygulanacak.” Musa Alayhisselam bunun üzerine, Allah’ın adaletine cüretinden dolayı tövbe eder ve Allah’ın insanlara durumuna göre nimet verdiğini anlar. Şüphesiz Allah’ın kullarına merhameti tüm insanlardan daha fazladır. Dolayısıyla bu dünyada bir takım nimetlerden mahrum olma aslında eksiklik değil, bizzat Allah’ın bir lütfu olabilir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Eğer Allah, kullarına rızkı bol bol versey...

Ben Ona Âşık Oldum!

Ben Ona Âşık Oldum!   Musa Aleyhisselâm zamanında hiç kimsenin sevmediği, günahkâr bir kimse vardı. Bu kimse öldü. Bu adam da adam mı diye çöplüğe attılar... Allâh’ü Teâlâ Musa Aleyhisselâma emretti, benim falanca çöplükte bir kulum var, onu oradan çıkar, temizle, namazını kıl ve defin et... Musa Aleyhisselâm adamı çöplükten çıkardı, güzelce yıkadı, kefenledi, namazını kıldı. Bu arada ahali şaşırdı, Allâh’ü Teâlâ’nın Peygamberi, bunların çöpe attığı adamı, temizliyor, kefenliyor, namazını kılıyor... Definden sonra Musa Aleyhisselâm adamın evine geldi. “- Ey hatun bu adam ne yaptı, hangi hayırlı ameli yaptı?” Kadın Dedi ki: “- Ey Allâh’ü Teâlâ'nın peygamberi, bu hiç kimsenin sevmediği, herkesin kendinden kaçtığı birisi, bunun iyi bir ameli yoktu...” “- İyi düşün, bunun hayırlı bir ameli, iyi bir işi var.” Kadın yine: “- Hiç bir iyiliği yoktu, hep günah işlerdi!” dedi. Üçüncü defa sordu: “- Bunun mutlaka bir şeyi var ki, Allâh’ü Teâlâ bana bunu defnetmemi ...

Peygamberlerin Meslekleri

Peygamberlerin Meslekleri Peygamberler Niçin Gönderildi?             Peygamberlerin insanlığa gönderiliş amacı; Allah’ü Teâlâ’dan aldıkları emirleri insanlar iletmek, örnek davranışlarıyla doğru yolu göstermek insanları hem dünyada hem ahirette saadete erdirmektir.             Peygamberlerin en büyük görevi onlar elçidir. Allah’ü Teâlâ’dan aldıkları emirleri insanlara tebliğ etmektir. Kısacası emri bil ma’ruf, nehyi anil münker yapmak yani cihad etmektir.              Her insan aynı zamanda Allah’ü Teâlâ’nın halifesi ve peygamber vekilidir. Zaten bu zamandan sonra peygamber gelmeyeceğine göre bu görevi kim yapacak? Bundan dolayı her insan emri bil ma’ruf nehyi anil münker yapmak zorundadır. İyiliği emretmenin kötülüğü yasaklamanın sevabı öyle yüksek ki anlatılamaz… Peygamberler, Allah’ın Celle Celâlüh hikmeti, ad...

Ey Musa! Ona Söyle

Ey Musa! Ona Söyle Musa aleyhisselam zamanında bir adam, Allah-u Zülcelal’e ne kadar çok tevbe etse de tevbesini bozuyordu. Tevbe ediyor, tekrar bozuyordu. Bu böyle yirmi sene devam etmişti. Allah-u Zülcelal, Musa aleyhisselama vahyederek şöyle buyurdu “Ey Musa! Ona söyle, Ben ona gazaplandım.” Musa aleyhisselam o kula, bunu söyleyince; o kul, Allah-u Zülcelal’e daha çok yalvarmaya başladı. “Ya Rabbi, senin hazinelerin doludur. Merhamet sahibisin. Sen affedicisin… Ya Rabbi, eğer beni affetmiyorsan, bütün kullarının günahlarını yüklenip ben onların yerine cehennemde yanayım!” diye dualar etti. Allah-u Zülcelal, yine Musa aleyhisselama vahyederek “Ben o kulumu affettim. O kulum o kadar cömert iken, Ben ondan daha cok cömerdim. Onu af ve mağfiret ettim.” Buyurdu. Allah-u Zülcelal’in, Seni Af Ettim Ya Kulum dediği kullardan olmayı dileğiyle…

Hz. Musa Aleyhisselâm'a Gelen On Emir Nelerdir?

Hz. Musa Aleyhisselâm'a Gelen On Emir Nelerdir? Hz. Musa Aleyhisselâm'a gelen on emir nelerdir? Bu On Emir konusunu İslam’a göre nasıl değerlendirmeliyiz? Cevap: Değerli kardeşimiz, “Bir zamanlar biz İsrâiloğulları'ndan, "Yalnız Allah'a kulluk edeceksiniz; ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diyerek söz almıştık. Sonra, içinizden küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hâlâ da sırt çevirmektesiniz. Vaktiyle sizden, birbirinizin kanlanın dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair de söz almıştık. Siz de kabullene geldiniz. Hâlâ da (buna) şahitlik ediyorsunuz." (Bakara Suresi, 2/83, 84) Bu âyetlerde İsrâiloğulları'nın yükümlü kılındıkları ve Yahudi-Hristiyan literatüründe  "on emir"  diye bilinen dinî ve ahlâkî vecîbelerden bazıları hatırlatılmakta; Allah'ın onlardan bu vecîbeleri ifa edecekleri yönünde ...

Ya Musa Benim İçin Bu Gün Ne Yaptın

Ya Musa Benim İçin Bu Gün Ne Yaptın? Allah Celle Celâlüh Hz. Musa Aleyhisselâm’a bir gün sorar: Ya Musa benim için bu gün ne yaptın? Yarabbi Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, ismini çok zikrettim. Allah Celle Celâlüh tekrar sordu: Namaz kılmak senin için burhandır, oruç seni cehennemden koruyan kalkandır, zekât mahşer günü herkes sıcaktan yanarken sana gölge yapacaktır, zikirde o gün karanlıkta sana nur olacaktır. Benim için ne yaptın? Hz. Musa: Yarabbi Senin için olan amel hangisidir? Senin için ne yapılır? Allah Celle Celâlüh de buyurdu ki: Sevdiğim kulumu benim için sevdin mi, düşmanımı da düşman bildin mi? Diye buyurdu. Hz. Musa Aleyhisselâm da Allah’ü Teâlâ’nın sevdiği amelin O'nun dostlarını sevmek ve düşmanlarını sevmemek olduğunu anladı. Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem “Allah için birbirini seven, hayatını böyle geçiren, ve bu hal üzere vefat edenlerin, hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde, Arşın gölgesinden gölgeleneceklerini”...

Musa Aleyhisselâm Ve Firavun

Musa Aleyhisselâm Ve Firavun Yakub Aleyhisselâm Peygamber'in ve Yusuf Peygamber'in vefatlarından sonra Mısır, zalim kralların eline geçmişti. Bu krallara Firavun adı veriliyordu. Mısır'a Kenan ilinden gelip yerleşen İsrailoğulları da rtık sıradan insan olmuşlardı. Fir'avunlar Mısır'a sonradan yerleşen bu insanlara çok kızıyorlardı. Firavun İsrailoğullarına hiç merhamet etmezdi. Kendi milleti olan Kıptileri onlardan üstün görürdü. Firavun İsrailoğullarını bir hayvan gibi çalıştırır ancak ölmeyecek kadar yiyecek verirdi. Onların biricik tanrısı olmak isterdi. Mallarına, saraylarına güvenir, “Mısır benimdir, bu nehirleri ben akıtıyorum” diye böbürlenirdi. Halkı kendisine köle yapmıştı. Halkta onun sözünden dışarı çıkamıyorlardı. Allah'a inanan israiloğulları bundan rahatsızdı. Bir gün bir kahin Fir'avn'a şöyle dedi: - İsrailoğullarından bir çocuk senin tahtını yıkacak. Fir'avun deliye dönmüştü. Askerlerine ülkede İsrailoğullarından ne kada...