Kayıtlar

böyle etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ben, Böyle Babalardan Uzağım

Ben, Böyle Babalardan Uzağım   Sevgili Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Buyurdular ki:   “Çok Müslüman evlâdı, babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehennem'e gideceklerdir. Çünkü bunların babaları, yalnız para kazanmak ve keyif sürmek hırsına düşüp ve yalnız dünya işleri arkasında koşup, evlatlarına Müslümanlığı ve Kur’an-ı Kerîm’i öğretmediler. Ben, böyle babalardan uzağım. Onlar da, benden uzaktırlar. Çocuklarına dinlerini öğretmeyenler, Cehennem'e gideceklerdir.” (İhyâ)   Rabbim cümlemize İslâmiyet’i en doğru kaynaklardan en doğru şekilde öğrenebilmeyi, en ihlâslı ve takvalı bir şekilde yaşayabilmeyi; yavrularımıza ve ulaşabildiğimiz herkese en güzel şekilde öğretebilmeyi nasip eylesin!

İnsanoğlu Maalesef Böyle!!!

Resim
  Bir toplumun batmasına ve çürümesine sebep olan en büyük neden sorumsuz ve duyarsız insanlardır... Âlemlerin Rabbi Buyuruyor: Allah’a çağıran, dine ve dünyaya yararlı iş yapan ve “Ben Müslümanlar’danım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır? (Fussilet Sûresi - 33) Sosyal Medyada: “Dans eden bir kedi” ye binlerce beğeni yağarken; iman ve İslâm’a, ebedi kurtuluşa davet eden; “Ölüm var!” diyen iletiye gelen beğeni; bir elin parmak sayısını geçmiyor. Kedi dans etse ne olur; dans etmese ne olur? Kime ne yararı var? Ancak kıymetli ömrün boşa gider. Seni ikaz eden, uyaran, ebedi saadet yolu gösteren birisine; canını ve malını bile versen azdır… Rabbim hepimizi gafletten uyandırsın! Yaşar Akkaş

Türkiye İşte Böyle Kurtarıldı!

Resim
  Türkiye İşte Böyle Kurtarıldı!     ANA’ya bakın yalınayak ve son oğlunu ÖLÜME gönderiyor... “Vatan sağ olsun!” Kocasını, Kardeşlerini, diğer üç oğlunu vatana kurban veren bir ana, Bilecik tren istasyonunda son kalan oğlunu Çanakkale'ye şu nasihatlerle uğurlar. "- Bayrak inecekse, ezan dinecekse, ırzımız düşman tarafından çiğnenecekse dayıların, ağaların ve baban gibi öl de gelme oğul! Yoksa hakkımı sana hela etmem oğul!" der. Bu konuşmaya trenin kapısında dikilen şerefli bir Türk subayı şahit olur ve hatıra defterine gözyaşları içinde kaydeder. Anadolumuz’da buna benzer binlerce gerçek hikâye vardır. Türkiye’yi düşmandan temizleyen gerçek kahramanlar bunlardır. Bu kahramanlar bu yüksek manevi güçlerini güzel dinimiz İslâmiyet’e imanlarından alıyordu. “Allah’ü Teâlâ Bütün Şehitlerimize Rahmet Eylesin!”

Bu Vatan Böyle Kurtuldu

Bu Vatan Böyle Kurtuldu   Eski Bir İstanbul Hanımefendisi Anlatıyor… Yıl 1919. İstanbul baştan aşağı İngilizlerin işgali altındaydı. Liseyi yeni bitirmiştim . Güzel bir kızdım. Dünür gelmeye başladılar . Biri avukatmış. Gösterdiler uzaktan, boylu poslu yakışıklı bir delikanlıydı, beğendim. Nişanlandık. Nişanlımı seviyordum . Mutlu bir yuva kurmak hevesi ile lamba ışığının altında sabahlara kadar oyalar örüyor, çeyizler hazırlıyordum . Ama çok geçmedi ki mahallede bir dedikodu yayıldı . Ayşe’nin nişanlısı avukat değilmiş, ipsizin biriymiş, üstelik cami önlerinden tabut taşıyarak karnını doyuruyormuş) dediler. Alt üst oldum . Babam götürdü, uzaktan izledik, gerçekten de tabut taşıyordu… Yıkıldım. Nişanı atıp, ayrıldık . Aradan 5 yıl geçti. Evlenmiştim, Bir de çocuğum olmuştu 1924 yılıydı... Artık ülkemiz özgürdü . Bir gün Beyoğlu’nda rastladım ona. Oğlum yanımdaydı . Beni görünce titredi, ceketini düğmeledi . Saygı göstererek durdu önümde . “- Vaktiniz var...

Biz Böyle Çürüdük…

  Biz Böyle Çürüdük…   • "Bal tutan parmağını yalar." dedik, hırsızlığı mubah gösterdik. • "Devletin malı deniz, yemeyen domuz." dedik, devleti soymayı mubah gösterdik. • "Yemeyenin malını yerler." dedik, dolandırıcılığı mubah gösterdik. • "At binenin, kılıç kuşananın." dedik, gaspçılığı mubah gösterdik. • "Kol kırılır, yen içinde kalır." dedik, şeyhlerin tacizini mubah gösterdik. • "Söz gümüş ise sükût altındır." dedik, ortamı yalancıya bırakmayı mubah gösterdik. • "Komşuda pişer bize de düşer." dedik, hazırcılığı mubah gösterdik. • "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez." dedik, menfaatçiliği mubah gösterdik. • "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar." dedik, yalan söylemeyi mubah gösterdik. • "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın." dedik, bencilliği mubah gösterdik. • "Üzümünü ye bağını sorma." dedik, haramı mubah gösterdik. • "Köprüden geçene kadar ...

Allah’ü Teâlâ’nın Hoşnutluğu Böyle Kazanılır

Allah’ü Teâlâ’nın Hoşnutluğu Böyle Kazanılır “Onun rızasına erişmek için vesile arayın.” (Maide Sûresi, 35) Bu, iman edenlere, Rabbimizin bir hitabı: “Onun rızasına erişmek için vesile arayın.” İman eden kimseler, bu hitap ile, imanlarının gereğini yerine getirmeye çağırılıyor. Aynı zamanda, onlara, pek yüksek ve şerefli bir ödül de hedef olarak gösteriliyor. İmanın gereği olan şey, Kur’ân’ın pek çok âyetinde tekrar tekrar vurgulanan güzel işlerdir. Âyetler, iman eden kulları överken, onların nitelikleri arasında, iman ile beraber güzel işleri de sayarlar. Zira iman bir güzelliktir ve aynı zamanda bütün güzelliklerin anahtarıdır; İlâhî sanat galerisi halinde donatılmış olan bu âlemi baştan başa dolduran güzellikler, ancak iman sayesinde görülür ve gösterilir. Kâinat dolusu güzellikleri ortaya çıkaran imanın kendisine yaraşan şey ise, çirkinliklerden uzak durmak ve kendisine has güzelliklerle süslenmektir. Aksi takdirde, “İnandım” dediği halde imanına uygun davranışlar ser...

Böyle Bir Zamanda İmtihana Hazır mısınız?

Böyle Bir Zamanda İmtihana Hazır mısınız? Abdülaziz Kıranşal ·           Kişiyi ailesi helak edecek: Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki; “Öyle bir zaman gelecek ki, kişinin helak olması, eşinin, anne-babasının ve çocuklarının elinden olacaktır. Onu fakirlikle ayıplarlar, gücünün üstünde tekliflerde bulunurlar, o da dinini kaybedecek işlere girer ve helak olur.” (Beyhakî) ·           Güvenilir dost ve helal para azalacak: Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki; “Öyle bir zaman gelecek ki o zaman şu üç şeyden daha kıymetli bir şey olmayacaktır: Helal para, cânı gönülden güvenilip, arkadaşlık yapılacak bir dost ve kendisiyle amel edilecek bir sünnet.” (Heysemî) ·           Dünya menfaati için din ve dava satılacak: Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki; “İnsanlar dinlerini küçük dünya menfaati ka...

Böyle Analar, böyle kahraman evlâdlar Varken Türkiye Yıkılmaz, İslâmiyet Yok Edilemez!!!

Böyle Analar, böyle kahraman evlâdlar Varken Türkiye Yıkılmaz, İslâmiyet Yok Edilemez!!! “Vatan bizimdir, kaçan haindir, düşmana sırtını döneni vururum! Ben dönersem, siz de beni vurun!” Diye emir verebilen, düşman üstüne Fetih Sûresi’ni ezberden okuyarak gidebilen, unutturulan bir kahramandır O! Halit Paşa'nın anası soruyor: “- Oğul savaş bitti mi ki sen eve döndün?” “- Yok, ana! Yaralandım, tabipler istirahat verdi, izine geldim!” “- Yaralanmakla bir şey olmaz! Git, şehit ol!!!” Not: (Bu Millî Mücadele kahramanı Halid Karsıalan, 1923’te meclis koridorunda, sırtından tabancayla vurularak şehid edilmiştir!) Allah’ü Teâlâ rahmet eylesin! Mekânı cennet olsun! Bu Analar Şehitliğin Yüksek Kutsal Değerini Nereden Biliyor? Kalbindeki imandan ve İslâm’dan biliyor… Böyle analar, böyle kahraman evlâtlar yetiştiriyor! Başörtüsü Neden Hedefte? Bu anaların başörtüleri açılmadan İslâmiyet yıkılamaz... İslâmiyet Neden Hedefte? Bu anaların, babaların d...

Şuurlu Müslüman Böyle Olur! 1

Şuurlu Müslüman Böyle Olur! 1 Ulubatlı Hasan Ulubatlı Hasan da vücudunun oklarla delik deşik olmasına rağmen yaralı bir Arslan gibi sancağın yanına düşman askerlerini yaklaştırmıyordu. Bu yiğit askerin son sözleri şunlar oldu: “Allah’ım, bu sancağı buradan indirtme!” “O’na Bir Şey Oldu mu?” Uhud günü Medîne acı bir haberle çalkalandı. “- Muhammed öldürüldü!” denilince şehirde çığlıklar koptu, feryâdlar Arş’a yükseldi. Hattâ Ensâr’dan Sümeyrâ Hâtun Radiyallahü Anha’ya: İki oğlu, babası, kocası ve kardeşinin şehîd olduğu haber verildiği hâlde, o hiç aldırmadan hemen Allâh Rasûlü’nün durumunu sordu: “– O’na bir şey oldu mu?” dedi. Sahâbe-i kirâm cevâben: “– İyidir, Allâh’a hamd olsun, O, senin arzu ettiğin gibi hayattadır!” dediler. Sümeyrâ Hatun Radiyallahü Anha: “– O’nu bana gösteriniz ki kalbim mutmain olsun.” dedi. Gösterdiklerinde hemen gidip elbisesinin ucundan tuttu ve: “– Anam babam Sana fedâ olsun Yâ Resûlallâh! Sen sağ olduktan sonr...

Hayat Tam da Böyle Bir Şeydir.

Hayat Tam da Böyle Bir Şeydir. Kocam bir mühendisti. Onunla sakin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sakin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı… Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sakinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin –bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu. İş ilişkiye gelince oldukça içli, hatta aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdumduymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı. Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum. Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu. 'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.' Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adaml...

Babalık Böyle Bir Şey!

Babalık Böyle Bir Şey! Delikanlı 16 yaşında iken babası ile tartışmış ve evi terk etmişti. Buna çok öfkelenen baba, evde onun adı bile anılmayacak diye yasak koymuştu. Anne her gece evi terk eden oğlunun yatağına oturup yastığını koklayarak uyuyordu. “- Oğlumu özledim, ne olur gidip arayalım, bulup getirelim!” dese de, baba geri adım atmıyordu. Aradan iki yıl geçmişti. Oğlunun doğum günü o yıl Babalar günü ile aynı güne denk gelmişti. Annenin ağlamaklı halini görünce dayanamadı baba “- Şu adrese git, oğlunu gör!” dedi. Ve ekledi, “- Adresi benim verdiğimi söyleme ama!” Birkaç şey daha söyledi ama anne duymuyordu bile, aklında bir tek adres kalmıştı. Anne sevinçten uçuyordu. Hemen hazırlandı yola koyuldu. Büyük bir şehrin karşı yakasındaydı babanın verdiği adres. Gittiği adres bir tamirhaneydi. Oğlunu tulum içinde gördü. Bir süre ıslak gözlerle dükkânın karşısından izledi ve oğluna doğru yaklaşmaya başladı. İki yıl boyunca kendisini arayıp sormayan ailesini unuta...

Cömertlik Böyle Olur!

Cömertlik Böyle Olur!           Hazret-i Hasan, hazret-i Hüseyn ve bir de hazret-i Abdullah bin Ca’fer Radiyallahü Anhüm hacca gittiler.           Yolda develeri bir yerde otlamaya bıraktılar. Aç ve susuz idiler, İhtiyar bir kadının yanına gidip;           “- İçecek bir şey var mı?” dediler.           “- Var”, dedi.           Bir koyunu vardı. Sağdı ve sütünü onlara verdi.           “- Yiyecek bir şeyin var mı?” dediler.           - “Yoktur bu koyunu kesin, yiyin” dedi.           Kestiler, yediler ve:           “- Biz Kureyş’teniz, bu seferden dönünce yanımıza gelirse...