Kayıtlar

Elbise etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tesettür Nasıl Olmalı?

Tesettür Nasıl Olmalı? •      Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ buyuruyor ki: “Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesnâ olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler…” (Nûr Sûresi, 31) •      Her kadının ve her erkeğin “Göbeği ile diz kapağı arası” nikâhlı eşi hariç herkese haramdır. Erkek erkeğe; kadın kadına; ya da karşı cinsler birbirine asla bakamaz. Annesi kızına, babası oğluna, kardeş kardeşe bile bakamaz. •      Tesettür gösteriş için değil; Allah’ü Teâlâ’nın emri ve rızası için; haramlardan, soğuk-sıcaktan korunmak ve diğer Müslümanlar’a örnek olmak için olmalıdır. •      Eller ve yüz hariç her yer kapatılmalıdır. •      Başörtüsü boynu ve omuzları kapatmalıdır. •      Tesettürde cildi gösteren, şeffaf kıyafet yok hükmündedir. •      Tesettürde karşı cins elbisesi giyilemez. (Erkek, kadın elbisesi; kadın da erkek elbisesi giyem

Devlet Başkanı Çocuğuna Bayramlık Elbise Alamadı

Devlet Başkanı Çocuğuna Bayramlık Elbise Alamadı Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” halîfe iken, bir bayram günü, bütün Eshâb-ı güzîn “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” evlâdlarına hâllerine uygun olarak, bayramlık elbiseler aldılar. O bayramda, hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” çocuğunun elbisesi eski idi. Diğer çocukların elbiseleri yeni idi. Çocukluk sebebi ile olacak ki, onunla bir mikdâr istihzâ etdiler. Hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” oğlu kendisi ile istihzâ etdiklerini anlayınca, ağlıya ağlıya babasının huzûruna geldi. Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” oğlunu ağlar şeklde görünce, sebebini sordular. O da çocuklar ile arasında geçen hâdiseyi babasına anlattı. Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” da oğlunu böyle mahzûn ve gamlı görünce, kalbden acıyıp, şefkat ve merhametinden, beytül-mâl emînini huzûruna çağırdı. Dedi ki: “- İyd-i şerîf [bayram] gelmekte olup, herkes çocuklarına yeni elbise aldılar. Bizim oğlumuzun elbisesi eski olmakla, diğ

Yeni Elbise Ayakkabı ve Benzeri Bir Şey Giyince Yapılacak Dua

Yeni Elbise Ayakkabı ve Benzeri Bir Şey Giyince Yapılacak Dua Ebû Saîd el-Hudrî Radıyallahu Anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yeni bir elbise giydiği zaman, sarık, gömlek, ridâ gibi giydiği şeyin adını anarak şöyle dua ederdi: اَللَّهُمَّ لَكَ اَلحَمْدُ أَنْتَ كَسَوْتَنِيهِ، أَسْأَلُكَ خَيْرَهُ وَخَيْرَ مَا صُنِعَ لَهُ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهِ وَشَرِّ مَا صُنِعَ لَهُ Okunuşu: “Allahümme leke’l-hamdü ente kesevtenîhi, es’elüke hayrahü ve hayra mâ sunia lehü, ve eûzü bike min şerrihi ve şerri mâ sunia lehü. Anlamı: Allah’ım! Hamd sana mahsustur. Onu bana sen giydirdin. Senden onu hayırlı kılmanı ve yapılışına uygun kullanmanın hayrını nasip etmeni dilerim. Şerrinden ve yaratılış gayesi dışında kullanılmasının şerrinden de sana sığınırım.” Kaynak: (Ebû Dâvûd, Libâs 1; Tirmizî, Libâs 28)

Önemli Olan Vermektir

 Önemli Olan Vermektir  Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler. Tek yaşam şansı; beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan ayni hastalıktan kurtulmuş ve kanında o hasta ligin mikroplarını yok eden bağışıklık olmuştu. Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip veremeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir an duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve: -"Eğer kurtulacaksa veririm kanımı "dedi. Kan nakli ilerlerken, ablasının gözlerinin içine bakıyor ve gülümsüyordu. Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı. Ama küçük çocuğun yüzü de giderek soluyordu. Gülümsemesi bile yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu: -"Hemen mi öleceğim?" Küçük; doktoru yanlış anlamış, ablasına vücudundaki bütün kanı verip öleceğini sanmıştı… (Alıntı)

Mağarada Hapis Kalan Üç Genç

Mağarada Hapis Kalan Üç Genç Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Sizden evvel geçenlerden üç kişi yola çıktılar. Geceyi geçirmek için bir mağaraya girdiler. Derken dağdan bir taş düştü ve mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine şöyle dediler: “İyi amellerimizle duâ etmekten başka bizi buradan kimse kurtaramaz” İçlerinden birisi, “Allah'ım, benim çok ihtiyâr bir annem ve babam vardı. Onlardan evvel ne çocuklarıma, ne de hayvanlarıma bir şey içirmezdim. Bir gün eve geç geldim ve onları uyumuş buldum. Onları uyandırmaya ve onlardan evvel ailece akşam sütü içmeyi hoş görmedim. Çanak elimde olduğu hâlde, onların uyanmalarını bekledim. Nihâyet sabah oldu. Çocuklar, ayaklarımın altında açlıktan ağlıyorlardı. Derken annem, babam uyandılar ve akşam sütlerini içtiler. Allahlıma! Eğer bu işi senin rızân için yapmışsam, bu taştan çektiğimiz belâyı bizden uzaklaştır” dedi. Taş bir parça açıldı. Lâkin çıkılacak gibi değildi. İkincisi şöyle dedi: “İlâhi! Amcamın bir kız

Zulüm Ve Azgınlık

Zulüm Ve Azgınlık Rivayet olunur ki padişahlardan biri bir gün ava çıkar. Av esnasında çok güzel bir bahçeye rastlar. Oraya doğru gider kapıyı çaldığında Kapıyı genç yaşta bir cariye açar. Gelen misafiri gördüğü için ona bir bardak nar suyu ikram etmek için içeri girer ve az sonra elinde bir tas dolusu nar suyu getirir. Padişah Nar suyunu içer ve kendisindeki susuzluk bir anda gider. Nar suyunun lezzetine hayran olan padişah, cariyeye bu içecek için kaç nar sıktığını sorar; cariyede sadece bir tek nar sıktığını söyler. Daha sonra padişah bahçeye doğru gözlerini diker, Oranın manzarasından ve içerisindeki kuşlardan ve çiçeklerin güzelliğinden çok etkilenir ve cariyeye sorar: “Burası için ne kadar vergi veriyorsunuz?” Cariyede soruyu soran kişinin padişah olduğunu bilmeksizin vermiş oldukları vergiyi söyler. Padişah içinden buranın vergisinin artırılması gerektiğini düşünür ve bu konuda kafasını meşgul ederken tekrar susadığını fark eder ve cariyeden aynı şekilde bir nar suyu da