Kayıtlar

İlimsiz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İlimsiz Âlim

İlimsiz Âlim             Zamanın birinde, bir adamla karısı, büyük bir şehrin kenar bir mahallesinde yaşarlarmış. Adamın elinden bir iş gelmezmiş. Kurttan aç, yılandan çıplaklarmış…             Gecelerden bir gece kadın demiş ki: "Ey efendi… Bunca yıldır hangi işe el attınsa eline geldi… Zamanında okumuş yazmış olsaydın; şimdi padişahın has adamı olurdun. Bak, rüya tabir edenlere bile padişah ne ihsanlarda bulunuyor..."             Adam, dayanamamış.             "Hatun" demiş. "Ben cahil bir adamım. Padişah beni ne yapsın? Rızkı veren Allah'tır. Yüce Rabbim hiç deldiği boğazı aç mı koyar?"             Kadın:             "Onu bunu bilmem" demiş. "Yarından tezi yok sen de rüya yorumcusu olacaksın… Tellal çıkıp da padişahın rüya gördüğünü söyler söylemez, hemen sarayın yolunu tutacaksın…"             O sabah tellalın sesiyle sıçrayıp kalkmışlar... Tellal davula üç tokmak vurup, kükrüyormuş:             "Duyduk

İlimsiz Amel Edenin Sonu

İlimsiz Amel Edenin Sonu Bersisa isminde bir zat, inzivaya çekilmiş, gece-gündüz vakti Allah'a Celle Celâlüh ibadetle geçer ve hiçbir kötülükte bulunmazdı. Bu zatı şeytan aleyhilla'ne kandırmak için türlü hilelere başvurdu. Fakat bir türlü kandıramadı. En sonunda şeytan işin kolayını bulmuşt'u. Çünkü Şeyh Bersisa, âmil, mütteld, züht-ü takva sahibi bir zattı ama alim değildi. Yani ilm-i zahiri yoktu. Ondan dolayı onu kandırmak kolay olacaktı. Şeytan  plânını şöyle tatbik etti: Şeytan, sırtında cübbesi, elinde asası, başında sarığı, elinde tesbihi olduğu halde bembeyaz sakalıyla Şeyh Bersisa'nın ibadet ettiği yere varıp kapısını çaldı. Şeyh Bersisa kapıyı açtıktan sonra, kim olup, nereden geldiğini ve niçin geldiğini sordu. Şeytan Alleyhil lâne ona şu, cevabı verdi: — Ben dünya nimetlerinden uzak, ömrünü Allah'a ibadetle geçirmek isteyen bir kimseyim. Bir Allah dostu bulup kendime arkadaş edinmek için çok yer dolaştım, fakat sizden başka bir kim

Kim, Kur'ân-ı Kerim hakkında İlimsizce Söz Söylerse

Kim, Kur'ân-ı Kerim hakkında İlimsizce Söz Söylerse İbn-i Abbâs radıyallâhu anh’dan rivâyete göre, Rasûlullah aleyhisselâm şöyle buyurdu: مَنْ قَالَ فِي الْقُرْآنِ بِغَيْرِ عِلْمٍ فلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ "Kim, Kur'ân hakkında ilimsizce söz söylerse, cehennemde yerini hazırlasın.” (Tirmizî, Tefsîru’l Kur’ân, 1, Hadîs No: 2950) Salt akılla ve indî görüşlerle kur’ân’ı tefsîr etmek haramdır: Allah’a hamd ve Peygamberimize salât ederek söze başlıyoruz. Sahâbe ve tabiînden gelen rivâyetlere göre; mücerred olarak Kur'ân'ı şahsî görüşle tefsir etmek haramdır. İbn-i Kesîr'in, kendi tefsirinin mukaddimesinin tamamının okunmasını tavsiye etmekle beraber, orada kaydettiği ve Selefe dayandırılan fetvâyı nakletmek istiyoruz: أمّا تفسيرُ القرآنِ بِمُجرّد الرّأىِ فحرامٌ "Yalnızca reye/şahsî görüşe dayanarak Kur’ân’ı tefsir etmek haramdır." (Tefsîru’l Kur’âni’l Azîm, İbn-i Kesîr, Dâru Usâme, Ammân, C: 1, S: 10) Bu

Biz Onları Senden Alınca İlimsiz Kalıyorsun

Biz Onları Senden Alınca İlimsiz Kalıyorsun Îmâmı Gazâlî, çocukluğunda fıkıhtan bir miktarını kendi memleketinde okudu. Sonra Cürcan'a gitti, İmâm Ebû Nasr İsmâilî'den bir müddet ders aldı. Üç sene sonra Tûs'a döndü. Cürcan'dan Tûs'a dönerken başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatır: “Bir grup yol kesici karşımıza çıktı. Yanımızda olan her şeyimi alıp gittiler. Benim ders notlarımı da aldılar. Arkalarından gidip kendilerine yalvardım. -Ne olur işinize yaramayan ders notlarımı bana verin dedim. Reîsleri, -“Onlar nedir? Nasıl şeylerdir?” diye sorunca, -“Onları öğrenmek için memleketimi terk ettim, gurbetlere gittim. Filân yerdeki birkaç tomar kâğıtlardır” dedim. Eşkiyaların reîsi güldü: -“Sen onları bildiğini nasıl iddia ediyorsun, biz onları senden alınca ilimsiz kalıyorsun” dedi ve onları bana geri verdi. Sonra düşündüm, Allahü teâlâ yol kesiciyi beni ikaz için o şekilde söyletti dedim. Tûs'a gelince üç yıl bütün gayretimle çalışarak, Cür

İlimsiz Bir Şey Olmaz

İlim Ve Temel Kitaplar   İlimsiz bir şey olmaz, ilim her şeye baştır, Karanlık yollarda o, en aziz arkadaştır.   İlim, gerçek bir rehber, ilim başlara tâçtır, İlimsiz hayat olmaz, herkes ilme muhtaçtır.   Ondan sâdığı yoktur, onun gibi yâr olmaz, Her şeyde zarar olsa, onda hiç zarar olmaz.   Malını sen korursun, ilimse seni korur, İlimsiz yeşil ağaç, susuz kalır ve kurur.   İlim, uçsuz bucaksız, bir denizi andırır, İlimden başka her şey, insanı usandırır.   Nasıl kıymetli olmaz, Allah ilmi övüyor, Resûl-ü Kibriya da, bak neler buyuruyor:   “Ara, her yerde ilmi, o yer Çin olsa bile, İlim öğrenmek farzdır, kadın erkek herkese.”   Hazret-i Ali’ye bak, ne diyor anlasana: “Kim bir harf öğretirse, köle olurum ona.”   Âlimler Nebîlerin, vekilleri olurlar, Dinimizi bozulup, yıkılmaktan korurlar.   Âlimin mürekkebi, daha azizdir şundan, Fî sebîlillah akan, şehidlerin kanından.   Nefisle cihad etmek, elbet ilimle olur, Ancak doğru