Kayıtlar

gerek etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Abd Başkanı Joe Biden: “Siyonist Olman İçin Yahudi Olmana Gerek Yok

Resim
Abd Başkanı Joe Biden: “Siyonist Olman İçin Yahudi Olmana Gerek Yok   ABD Başkanı Biden Tel Aviv'deki Ben Gurion Havaalanı'na indi. Burada İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Başbakan Yair Lapid ve eski Başbakan Naftali Bennett tarafından resmi törenle karşılandı. Törende iki ülke marşlarının okunmasının ardından, Herzog, Lapid ve Biden konuşma yaptı.   “ABD BAŞKANI BİDEN: “SİYONİST OLMAN İÇİN YAHUDİ OLMANA GEREK YOK” Biden, konuşmasının başında, “Dostlarımla yeniden bir arada olmak ve bağımsız Yahudi devleti İsrail’i ziyaret etmek benim için bir onurdur.” ifadelerini kullandı. Yıllar önce İsrail’e yaptığı bir ziyarette kendisinin “Siyonist olduğuna” yönelik sözlerini hatırlatan ABD Başkanı; “- O zaman söylemiştim, şimdi yine söylüyorum: Siyonist olman için Yahudi olmana gerek yok.” diye konuştu. Herzog, konuşmasında, Biden’a hitaben; “- İsrail halkı, kardeşlerini arayan Yakup oğlu Yusuf gibi, sizi Kutsal Topraklara kollarını açarak ve neşeli kalplerle karşılıyor.

Anlamak İçin, Dinlemek Gerek!

Ağanın biri bir hizmetçi tutmuş. Hizmetçiye: “- Şimdi sana görevlerini anlatacağım! Beni can kulağıyla, iyice dinle!” demiş. Hizmetçi: “- Buyur, baş üstüne! Anlatıver ağam!” demiş. Ağa anlatmaya başlamış. “- Sabahleyin erken kalkacaksın. Önce ineklerin ahırına gideceksin. Ahırı güzelce temizleyeceksin! Sonra samanlarını ve yemlerini vereceksin. Sonra koyunların ahırına gideceksin… Ağa özenle uzun uzun anlatmış. Sonra anlayıp anlamadığını anlamak için; gözlerini hizmetçiye çevirerek: “- Söyle bakalım, anlattıklarımı anladın mı? Bir de sen tekrar ediver de görelim!” Demiş. Hizmetçi ne dese beğenirsiniz? “- Ağam, ağam!” Demiş. “Sen anlatırken köpek sekiz tane sinek yuttu!”

Büyük Zatların Özelliği Bu Olsa Gerek.

Büyük Zatların Özelliği Bu Olsa Gerek. Zamanın En Büyük Kutbu Çağının büyük mürşitlerinden bilinen birisinin “Zamanın en büyük kutbu kimdir?” diye bir murakabesi oluyor. Ona günün en büyük gönül erinin bir demirci olduğu ilhâm ediliyor. Bu meşhur mürşid, “Acaba bu demircinin özelliği nedir ki böyle büyük bir makamı kazanmış?” diye merak ediyor ve doğruca bu demircinin dükkanına doğru gidiyor ve onu uzaktan takip etmeye başlıyor. Bakıyor ki, demirci, sabah namazından sonra işinin başına geçiyor, ateşin başında demircilik yapıyor. Hiçbir irşadı, hiçbir tebliği yok. Merakı iyice artıyor ve dükkânına girip kendisine “Zamanın en büyük kutbu sizmişsiniz… Siz neler yapıyorsunuz?” diye soruyor. O da “Estağfirullah… Biz kim, kutup kim? Ne yapabilirim ki, buraya geliyor akşama kadar demir dövüyorum. Ben nasıl kutup olabilirim ki?” diyor. O meşhur zat tekrar soruyor: “Peki, sen demir döverken ne düşünürsün?” Demirci gayet sıradan bir şey anlatır gibi; “Körük çekilirken, at

Zaman ve Sabır

Zaman ve Sabır İkinci dünya Savaşı’nın ilk yıllarında, Amerika seferberlik dairesi müdürü Elmer Knudsen, işlerin gerektiği gibi hızlı ve istenildiği gibi yürümediğini söyleyerek kendisini tenkit edenlere şu cevabı vermişti; -“Unutmayınız ki, bugün bu ülkede, dünyanın en iyi hastanelerine, en iyi anestezi uzmanlarına, en iyi çocuk doğum doktorlarına ve en iyi hastane personeline sahibiz; ama bütün modern bilgilerimize ve tıp alanındaki araştırmalarımıza rağmen, bir çocuğun normal doğumu için 9 ay beklememiz gerekiyor. ” Evet! Hiç şüphesiz bazı şeyler için zaman, sabır ve doğru bir şekilde mücadele gerekiyor. Esasen her şey mükemmel olsa bile, bazı işlerin asla aceleye gelmeyeceğini aklımızdan çıkarmamız gerekiyor.

Kusur Kimde?

Kusur Kimde? Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş. Bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş. "Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla!" O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş "Hayatım bu akşam yemekte ne var?" Cevap yok Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış; "Hayatım bu akşam yemekte ne var?". Gene cevap yok… Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş: "Hayatım bu akşam yemekte ne va

İyi İnsan Kimdir?

İyi İnsan Kimdir?   İyi insan kimdir? Bu soruyu herkese sorsak değişik cevaplar alırız. Biz kısaca cevap verelim: “ İyi insan, görevini en iyi yapan kişidir.” Dünyamız devletlerden, devletler milletlerden, milletler ailelerden, aileler ise fertlerden oluşur. O halde herkes görevini iyi yaparsa; fertlerde, ailelerde, milletlerde ve devletlerde dolaysıyla dünyamızda hiçbir problem kalmaz.  O zaman diyoruz ki: Çöpçü, öğretmen, doktor, polis, asker, hâkim, vali, bakan, başbakan, kısacası her fert; görevini iyi yaparsa o toplum dünyanın en kalkınmış ve huzurlu toplumu olur. Yok, herkes suçu başkasına atarsa; kargaşa ve anarşi doğar. Ayrıca, görevini iyi yapmanın yanında, sorumluluk sahibi, suçu başkasına atmayan kişidir. Atasözüyle anlatırsak; “Elini taşın altına sokan” kişidir. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” derse en kötü insandır. Hepimiz masa başı sohbetlerinde vatanı kurtarırız . “Ben yetkili olsaydım; şöyle yapardım, böyle çatardım!” diyerek mangalda kül bırakmayı