Kayıtlar

Kullar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allah Teâlâ’nın Sevdiği Kullar

Allah Teâlâ’nın Sevdiği Kullar   Allah-u Zülcelâl, Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet-i kerimede bazı kullarını sevdiğini bildirmiştir. Bir ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur: “… Allah Teâlâ onları sever, onlar Allah’ı severler…” (Maide; 54)   Allah-u Zülcelâl başka bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ çok tövbe edenleri ve çok temizlenenleri sever.” (Bakara; 222)   Bu ayet-i kerimedeki temizlik maddi temizlik olduğu gibi, manevi temizliği de yani kalp temizliğini de içine alır.   Allah-u Zülcelâl’in kulunu sevmesi ona iyilik irade etmesidir. O, bu sevgi ve irade ile kalplerin üzerindeki perdeyi kaldırır, basiret gözlerini açar, hakikatleri gösterir ve bunları anlayıp kabul etmeyi kolaylaştırır.   Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ bir kimseyi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü (kalbini) İslam’a açar. Bir kimseyi hidayetten mahrum bırakmak isterse de, onun göğsünü göğe doğru çıkıyormuş gibi daraltıp sıkıştırır.” (En

Allah Teâlâ Sevdiği Kullarına Belâ Verir

  Allah Teâlâ Sevdiği Kullarına Belâ Verir   Allah Teâlâ sevdiği kuluna hastalık verir. Allah Teâlâ sevdiği kuluna dert verir. Başımıza bir dert geldiğinde veya hastalandığımızda hemen; “Niye ben? Niye benim başıma geldi?” diye isyan ederiz... Ama çok yanlış yapıyoruz. Çünkü Allah Teâlâ sevdiği kullarına dert verirmiş...   İbni Abbas Radıyallahu Anh’dan gelen bir rivayette şöyle geçmektedir: “Peygamberlerden biri Allah’ü Zülcelâl’e dedi ki: “Allah’ım mümin kulun sana itaat ediyor ve günahlardan uzak kalıyor. Böyleyken dünya nimetlerinden mahrum oluyor ve çeşitli belâlara uğruyor. Buna karşılık sana itaat etmediği halde hep günah işleyen kulunun dünya ayakları altına seriliyor?”   Allah’ü Zülcelâl vahiy yolu ile bu Peygambere şöyle buyurdu: “Kullar da belâlar da benimdir. Her ikisi de bana hamd ederek beni noksan sıfatlardan tenzih eder. Mümin arada bir günah işleyince; bu günahına kefaret olsun diye dünyada onu mahrumiyete düşürür ve başına belâ veririm ki huzuruma geld

Allah Teâlâ Sevdiği Kullarına Belâ Verir

  Allah Teâlâ Sevdiği Kullarına Belâ Verir   Allah Teâlâ sevdiği kuluna hastalık verir. Allah Teâlâ sevdigi kuluna dert verir. Başımıza bir dert geldiğinde veya hastalandığımızda hemen; “Niye ben? Niye benim başıma geldi?” diye isyan ederiz... Ama çok yanlış yapıyoruz. Çünkü Allah Teâlâ sevdiği kullarına dert verirmiş...   İbni Abbas Radıyallahu Anh’dan gelen bir rivayette şöyle geçmektedir: “Peygamberlerden biri Allah’ü Zülcelâl’e dedi ki: “Allah’ım mümin kulun sana itaat ediyor ve günahlardan uzak kalıyor. Böyleyken dünya nimetlerinden mahrum oluyor ve çeşitli belâlara uğruyor. Buna karşılık sana itaat etmediği halde hep günah işleyen kulunun dünya ayakları altına seriliyor?”   Allah’ü Zülcelâl vahiy yolu ile bu Peygambere şöyle buyurdu: “Kullar da belâlar da benimdir. Her ikisi de bana hamd ederek beni noksan sıfatlardan tenzih eder. Mümin arada bir günah işleyince; bu günahına kefaret olsun diye dünyada onu mahrumiyete düşürür ve başına belâ veririm ki huzuruma geld

Bîçâre Kullar Neylesin?

  Bîçâre Kullar Neylesin?   Derde devâ olmaz ise; Bîçâre kullar neylesin? Dilde safâ bulmaz ise, Bîçâre kullar neylesin?   Ey pâdişâh-ı bî-nişân, Künhüne irmez 'akl-ı cân, Hayretde iken dü cihân, Bîçâre kullar neylesin?   Kul bir za'îf-i bî-mecâl, 'Aklı olmuş ana 'ıkâl, Sensiz seni bulmak muhâl, Bîçâre kullar neylesin?   Cânlar umar vasla ire, Şems-i cemâlini göre, Tâkat mi var ebsem dura, Bîçâre kullar neylesin?   Ey Hayy u Kayyûm’u Ehad, İhsânın umar kul ebed, 'Uşşâka itmezsen meded, Bîçâre kullar neylesin?   Mevlâ kayırmazsa kulu, Nûrî nice bula yolu, Menzil uzak dergâh ulu, Bîçâre kullar neylesin?   Abdülehad Nûrî Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî

Ey Allah’ü Teâlâ’nın Kulları! Kardeş Olun!

  Ey Allah’ü Teâlâ’nın Kulları! Kardeş Olun!   İslâm, kendi toplumsal yapısının esasına kardeşliği koyar. Kardeşliği ise sadece hukukî bir olgu olarak değil, imanî bir olgu olarak değerlendirir.   Kişi imana eriştiğinde eğer aynı ana rahmini paylaştığı kimse imana erişmemişse iman onların rahim bağını anlamsız kılar.   Müslümanın Müslümana kardeş olması demek, son tahlilde, kardeşini kendisine tercih etmesi (isâr) demektir.   İnsanlar Allah’ü Teâlâ’nın kullarıdırlar; imana eriştiklerinde kardeş olurlar. Diğer bir deyişle; iman, onları ‘kardeş’ oldurur. Bu anlamda kardeş olmak, bir şuur ve irade halidir. İnsan bu hali doğuştan getirmez. Doğuştan, tabiattan gelen kardeşlik (karındaşlık) şuur ve irade gerektirmez, zorunludur. Kişi imana eriştiğinde eğer aynı ana rahmini paylaştığı kimse imana erişmemişse iman onların rahim bağını anlamsız kılar. Nuh (as) ile oğlunun bağını anlamsız kıldığı gibi: “O senin ailenden değildir.” (Hud: 46) Bedir’de, Uhud’da karşı karşıya gelen mü’min ve

Bizleri İhlâslı Ve Takvalı Kullarından Eyle!

Resim
Âlemlerin Rabbi Allahû Teâlâ Buyuruyor ki: Bismillâhirrahmanirrâhim [Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’den öğüt almayan, nefsinin ve şeytanın emrinden çıkmayanlara sesleniyor…] فَمَا لَهُمْ عَنِ ٱلتَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ ﴿٤٩﴾ كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُّسْتَنفِرَةٌ ﴿٥ ۰ ﴾ فَرَّتْ مِن قَسْوَرَةٍۭ ﴿٥ ۱ ﴾   “ Böyle iken onlara ne oluyor ki, âdeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi (hâla) öğütten yüz çeviriyorlar?” ( Müddessir Sûresi 49, 50, 51) Yâ Rabbi! Bizleri Yüce Kur’an-ı Kerim’inde buyurduğun emirlere ve yasaklara titizlikle uyan ihlâslı ve takvalı kullarından eyle! (Âmîn!)

Allah’ü Teâlâ’nın Sevdiği Kulların Alâmeti

  Allah’ü Teâlâ’nın Sevdiği Kulların Alâmeti   Musa aleyhisselam bir gün Allah-u Zülcelal'e; “- Ya Rabbi! Senin sevdiklerini, sevmediklerinden nasıl ayırt edeceğim?” Diye sordu… Allah-u Zülcelâl; “- Ey Musa! Ben sevdiklerime iki alâmet bağışlarım, buyurdu…” Musa aleyhisselam: “- Ya Rabbi! Bu alâmetler nedir?” Deyince, Allah-u Zülcelâl şöyle buyurdu: “- Ey Musa! Birinci alamet olarak, ona beni zikretmeyi ilham ederim de böylece (o beni zikrettiği için ben de) göklerde ve yeryüzünde onu anarım…” “- İkinci alâmet olarak da; onu haramlardan ve isyândan uzak tutarım ki, azâbıma ve belâma çarpılmasın…” “- Buna karşılık, nefret ettiğim kula da iki alâmet veririm…” Musa aleyhisselam: “- Ya Rabbi! O alâmetler nedir?” Diye sorunca, Allah-u Zülcelâl şöyle buyurdu; “- Ey Musa! Nefret ettiğim kula, birinci alâmet olarak, beni zikretmeyi unuttururum.” “- İkinci alâmet olarak da onu, nefsinin arzuları ile başbaşa bırakırım ki, haramlara düşerek gazabıma uğrasın da

Allah’ü Teâlâ’nın Kullarına Tavsiyeleri

Allah’ü Teâlâ’nın Kullarına Tavsiyeleri 01- Musa Aleyhisselâm Allah’ü Teâlâ’a “Rabbim seni nerede arayayım?” dedi. Allah’ü Teâlâ “Zayıf ve dünyayı terk etmiş kullarımın kalbinde ara” buyurdular. 02- Musa Aleyhisselâm “Ey Rabbim! Hangi kulun senin katında şereflidir?” diye sordu. Allah’ü Teâlâ “Bir kötülüğü yapmaya gücü yettiği halde yapmayan, beni hatırlayarak ondan vazgeçen kulum” buyurdu. 03- Vehb b. Münebbih der ki: “Tevrat’ta dört satır buldum. Şöyle yazıyordu: Birincisi, “Bir kimse Allah’ü Teâlâ’nın kitabını okuduğu halde Allah’ü Teâlâ bana rahmet etmedi derse Allah’ü Teâlâ’nın adını ve kitabını alaya almış olur.” İkincisi, “Bir kimse kendisine Allah’ü Teâlâ’dan gelen bir musibeti halka şikâyet etse Allah’ü Teâlâ’dan şikayet etmiş olur.” Üçüncüsü, “Bir kimse kaybolan bir şeyden dolayı üzülse ve öfke duyarsa Allah’ü Teâlâ’nın takdirine karşı gelmiş olur.” Dördüncüsü, “Bir kimse malından dolayı zengin birine hürmeten eğilirse dininin üçte biri gitmiş olur.” 04- Hz. Musa