Heybedeki Altınlar
Heybedeki Altınlar Yalova’da bir imâm vardı ki, Yahyâ Efendiyi büyük bilir ve çok severdi. Zaman zaman ziyâretine gelirdi. Bu imâmın çoluk çocuğu kalabalık olup, maddî sıkıntı içindeydi. Fakat o sabreder fakirliğini gizler, kimseye bir şey söylemezdi. Bir gün yine Yahyâ Efendi hazretlerini ziyârete geldi. Selâm verip huzûrunda oturdu. O sırada dergâh tenhâ olup, kimseler yoktu. Yahyâ Efendi ona; - Ey temiz insan! Gel seninle bahçede biraz dolaşalım. Allahü teâlânın lütfunun sonu yoktur, buyurdu. Berâberce çıktılar. Bir yere geldiklerinde, Yahyâ Efendi; - Sen bize candan bağlısın. Şimdi sana Allahü teâlânın lütfuyla bir iş göstereceğim. Böylece gönlündeki fakirlik sıkıntısı kalmayacak. Fakirlik ateşini söndürmüş ve seni sevindirmiş olacağız, buyurdu. Sonra yere asâsını vurdu ve; - Burasını kaz! dedi. İmâm Efendi orasını açtığında, içinden bir küp altın çıktı. Ona; -Ne durursun, fakirlik hastalığına çâredir. Bunları sana sonsuz hazîneler sâhibi Allahü teâlâ g...