Kayıtlar

derviş etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bu Da Geçer Yâ Hû!

  Bu Da Geçer Yâ Hû!   Ârif zâtlar, hayatın acı-tatlı sürprizleriyle karşılaştıklarında; “Bu da geçer yâ Hû!” derler. Bu ifade kula şöyle seslenir: “– Ey insan! Sana gelen hüzünler de sevinçler de birer misafirdir. Sakın onları dâimî zannetme! Başına gelen fânî sıkıntılara çok üzülme, çünkü onlar gidicidir. Nâil olduğun fânî lezzetlere de fazla sevinme, zira onların da bekāsı yoktur…” Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de “müslüman ve mü’min” tabirleri yanında başka sıfatlar zikretmiştir. Müttakî (takvâya eren), muhsin (ihsan şuuruyla yani ilâhî kameranın altında olduğunun idrâki içinde yaşayan), muhlâs (ihlâsa erdirilmiş), mukarreb (Cenâb-ı Hakk’a kalben yakınlaşmış), sâbikûn bi’l-hayrât (hayırlarda yarışarak öne geçen) ve benzeri bu sıfatlar, mü’minlere bir ufuk verir. Mânevî terakkî sonsuzdur. Zirvesi, Allah Rasûlü Sallallâhu Aeyhi Vesellem Efendimiz’dir. Mü’minlere; İslâm’ın bu derûnî vasıflarını kazandırmak için tesis edilen dergâhlarda, tezkiye-i nefs ve tasfiye-i kalp eği

Şeyhin Duası

Şeyhin Duası   Bir şeyh dervişiyle beraber bir vadi de günlerce riyazatta bulunur. Riyazattan ayrıldıktan sonra: “- Ya Rabbi! Bizi güzel yüzlü bir kimse sebebiyle rızıklandır!”, diye dua eder. Dervişiyle beraber konuşa konuşa Küfe çarşısına giderler. Çarşıda bir kalabalık dikkatlerini çeker. Yaklaşırlar. Bir genç yiyecek dağıtmaktadır. Bir de öğrenirler ki, bu genç bir Hristiyan’mış. Etrafındakiler de, ihtiyacı olan kimseler, yani fakirler... Şeyh, duasında, güzel yüzlü birisi vasıtasıyla rızıklanmayı istediği için ondan bir şeyler istemeyi uygun bulurlar. İsterler. Genç der ki: “- Ya Şeyh, sizin isteğinizi yerine getirmeye gücümüz yeter. Fakat lütfen az sabredin.” Hemen hizmetçisini evine gönderir ve acele yemek hazırlanmasını emreder. Yemekler hazırlandıktan sonra, Şeyh ile dervişini evine davet eder. Çeşit çeşit yemekler yendikten sonra, ev sahibi Hıristiyan genç 30 altın vererek: “- Elimizden gelen budur. Buyurun müritlerinizle beraber harcayın!”, der. Altın

Derviş Olan Kişiler

  Derviş Olan Kişiler   Dervîş olan kişiler deli olagan olur, Aşk nedir bilmeyenler, ona gülegan olur.   Gülme sakın sen ona, iyi değildir sana, Kişi neyi gülerse başa gelegen olur.   Ah bu aşkın eseri her kime uğrar ise, Derdine sabretmeyen yolda kalagan olur.   Bir kişi aşık olsa, aşk deryasına dalsa, O deryanın içinde gevher bulagan olur.   Aşık mekansız olur dünya terkini vurur, Dünya terkin vuranlar didar göregen olur.   Ah bu aşkın illeri, her kime uğrar ise, Derdine sabretmeyen, yolda kalagan olur.   Derviş Yunus sen dahi incitme dervişleri, Dervişlerin duası kabul olagan olur.   Yunus Emre Rahmetullahi Aleyh   Deli olagan: Deli gibi olmak. Gülegen: Güler gibi. Gevher: Mücevher.   Âşık lâ-mekân olur, dünyâ terkini urur. (Sufi kimse dünyayı mekan edinmez.) Dünya terkin uranlar dîdâr göregen olur: (Fani olduğunu bilir ve böylece ahirette Cemâlullah’ı görür.)

Sen Derviş Olamazsın…

Sen Derviş Olamazsın…   Dervişlik der ki bana, Sen derviş[1] olamazsın, Gel ne diyeyim sana? Sen derviş olamazsın; Sen Hakk’ı bulamazsın…   Derviş bağrı taş gerek, Gözü dolu yaş gerek, Koyundan yavaş gerek, Sen derviş olamazsın; Sen Hakk’ı bulamazsın…   Dövene elsiz gerek, Sövene dilsiz gerek, Derviş kibirsiz gerek, Sen derviş olamazsın; Sen Hakk’ı bulamazsın…   Ele geleni yersin, Dile geleni dersin, Böyle dervişlik dursun… Sen derviş olamazsın; Sen Hakk’ı bulamazsın…   Dilin ile şakırsın, Çok maniler dokursun, Vara yoğa kızarsın, Sen derviş olamazsın. Sen derviş olamazsın; Sen Hakk’ı bulamazsın…   Kızmak varsa eğer, Muhammed de kızardı, Bu kakımak sende var Sen derviş olamazsın; Sen Hakk’ı bulamazsın…   Doğruya varmayınca, Mürşide ermeyince, Hak nasip etmeyince, Sen derviş olamazsın; Sen Hakk’ı bulamazsın…   Derviş Yunus gel şimdi, Ummanlara dal şimdi, Ummana dalmayınca Sen derviş olamazsın; Sen Hakk’ı bulamazsın…   Yunus Emre Kuddise Sirrûh   [1]Derviş: Allah Teâlâ’ya yakın olma yolu

Bu Dervişlik Yoluna

Bu Dervişlik Yoluna   Bu dervişlik yoluna, Sıdk ile gelen gelsin! Ne varsa Haktan başka, Gönlünden silen gelsin!   Dervişlik ne biliniz! Uçsuz bucaksız deniz, Denizi isterseniz, Yüzmeyi bilen gelsin!   Derviş dolu nur doğar, Her an göklere ağar, Dervişlik onu boğar, Canına kıyan gelsin!   Olmaz Hakka uymadan, Derviş anlar duymadan, Dil dudak oynamadan, Sözümü duyan gelsin!   Dervişin kulağı sak, Hak’tan alır ol sebak, Deprenmeden dil dudak, Sözü işiten gelsin!   Dervişler Hakk’ın dostu, Canları ezel mesti, Aşk şem’ini yaktılar, Pervane olan gelsin!   Dervişin kolu uzun, Çıkarır münkir gözün, Şarktan garba düpdüzün, Sonmadık iren gelsin!   Bu Eşrefoğlu Rumi, Dervişliğe geleli, Nefsindendir çektiği, Nefsini boğan gelsin!   (Eşrefoğlu Rumi Kuddise Sirrûh)

Hiç Bulunmaz Akrânı

  Hiç Bulunmaz Akrânı   Hiç bulunmaz akrânı, Mahz-ı lütfu Yezdanı. Gavsul Azam Geylani, Sultan Abdulkadir'in...   Dergâhında hizmet var, Dervanında himmet var, Kapısında rahmet var, Sultan Abdulkadir'in...   Bağdat yolun gözlerim, Geylâni’yi özlerim, Himmetîdir sözlerim, Sultan Abdulkadir'in...   Hüsnü terk et teşvişi, Hakk'a bırak her işi, Dervişi ol dervişi, Sultan Abdulkadir’in…

Ben Dervişim Diyen Kişi

  Ben dervişim diyen kişi, Gaye gönül verme sakın… Canını aşk odu sanup, Nefs oduna urma sakın…   Aşk odu âşıklar canın, Yakar dosta ulaştırır, At canını aşk oduna, İki sanup durma sakın…   Aşk denizi derin olur, Yüz bin yüzgeçler boğulur, Kenarı yok bu denizin, Çıkam deyu sorma sakın…   Bu denizin yüzgeçleri, Cansız olur bahrileri, Can terkini urmayınca, Bu denize girme sakın…   Bahrisisin bu denizin, Eşrefoğlu Rumî sen de… Az az çıkar aşk gevherin, Kendi özün yorma sakın…   Eşrefoğlu Rumi Kuddise Sirrûh

Hayat Bin Kays El Harrani Kuddise Sirrûh Hazretlerinin Bir Dervişine Yaptığı Nasihatler…

  ·      Aklı olan karı ile koca birbirlerine üzmezler. ·      Huysuz kimsenin hayat arkadaşı devamlı üzülerek sinir hastası olur. Sinirler bozulunca çeşitli hastalıklar hasıl olur. ·      Hayat arkadaşı hasta olan bir eş mahvolmuştur. Saadeti sona ermiştir. ·      Eşinin hizmetinden yardımlarından mahrum kalır. Ömrü onun dertlerini dinlemekle geçer. ·      Hayat arkadaşına yapacağın huysuzlukların zararlarının kendine de olacağını düşün; ona karşı hep güler yüzlü tatlı dilli olmaya çalış! Bunu yapabilirsen rahat ve huzur içinde yaşar; Rab'bininde rızasını kazanırsın bir hataları varsa sertlikle değil iyilikle halledeceksin… ·      Zaman en iyi ilaçtır. Bak evladım! Bu gibi durumlarda sakin olmak lazımdır. ·      Sen iyi olursan karşındaki de iyi olur. ·      Öfkene mağlup olma! Öfke şeytandandır. ·      Hanımının ve çokçuklarının iyi olması için dua edeceksin. Peygamber efendimiz, “Dua müminin silahıdır!” buyuruyor ·      Hepimiz dua edelim; İnşallah aranızdaki s

En İyisi Derviş’in Hırkasını Çıkarın!

Resim
En İyisi Derviş’in Hırkasını Çıkarın! Bir gün yaralı bir kuş, Hz. Süleyman Aleyhisselâm’a gelerek, bir dervişin kanadını kırdığını söyler ondan şikâyetçi olur. Hz. Süleyman Aleyhisselâm kuştan bir dervişin onun kanadını kırdığını duyunca hemen dervişi yanına çağırtmış. Derviş gelince de ona sormuş: “- Sen niye bu kuşun kanadını kırdın?” Derviş cevap veriyor: “- Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim.” Ona doğru yaklaşınca kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o sırada kanadı kırıldı. Bunun üzerine Hz. Süleyman Aleyhisselâm kuşa dönüp sordu: “- Şimdi, bu adam da haklı. O sana gizlice yaklaşmamış. Sen niye kaçmadın? Kuş cevap vermiş: “- Ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’ü Teâlâ’dan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.” Hz. Süleyman Aleyhisselâm bu sefer kuşu

Dervişe Sormuşlar

  Dervişe Sormuşlar   Sormuşlar dervişe; Hayat nicedir? Demiş ki; “Hayat bilmecedir… Attığın her adım bir hece… Çözene gündüz, çözemeyene gecedir…”   Dervişe sormuşlar: “En zor olan nedir?” “Sözdür” demiş. “Anlatması da zor, anlaması da…”   Dervişe sormuşlar; “İnsanın başına gelecek en güzel nasip nedir?” Derviş demiş ki; “Herkesin bir şeyler anlatmak istediği şu yalan dünyada, seni dinlemek isteyen birine rastlamaktır…”   Dervişe sordular “Nasıl olalım?” Derviş dedi ki; “Musibet karşısında; Metanetli Cehalet karşısında; Marifetli Husumet karşısında; Mağfiretli Kötülük karşısında; Hayır sahibi Kabalık karşısında; Letafetli ol ki Yaradan seni sabrından ötürü sevsin…”   Dervişe sormuşlar; “Evlilikte 50 yılı nasıl devirdiniz” diye; Cevaplamış derviş: “O deli olduğu zaman ben veli oldum, ben deli olduğum zaman o veli oldu…”   Dervişe sormuşlar; “Nasıl insan oluruz?” diye… Derviş “Üç adım atmakla” diye cevap vermiş; “Önce sana kötü