Kayıtlar

Temmuz, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Arapça Edatlar (1)

Arapça Edatlar (1) Önce قَبْلَ   Hemen öncesinde قَبَيْلَ Hemen öncesinde قُبَالَةَ Karşı-ilişkin نَحْوَ   Her ikisi كِلاَ   Her ikisi كِلْتَا   Hariç dışında سِوَى Hariç dışında غَيْرُ Benzeri شِبْهُ Gibi مِثْلَ Bazısı بَعْضُ Tümü-hepsi كُلُّ Sahipleri e اُولُو Sahipleri k اُلاَتُ Sahibi e ذُو   Sahibi k ذَاتُ   Diğeri-kalanı سَائِرُ Kendi kendine تِلْقَاءَ Karşı yönelik*doğru تِجَاهَ Akabinden اِزَاءَ Yanında عِنْدَ Yanında لَدُنْ   Yanında لَدَى Sonra بَعْد Hemen sonrasında بُعَيْدَ  

Dünyevi Dostluklar Ahirette Nasıl Düşmanlığa Dönecek?

Dünyevi Dostluklar Ahirette Nasıl Düşmanlığa Dönecek? Ukbe bin Ebi Muayt Mekke müşriklerinden kötü niyetli olmayan bir adamdı. Resûlüllahla her karşılaştığında ona saygıyla bakar, iyi münasebetini bozmamaya gayret ederdi. Hatta uzun yolculuktan döndüğünde Mekke'de yemek yedirmeyi adet edinmişti. İşte yine böyle bir yolculuktan dönmüş, vereceği yemeğe Resûlüllahı da davet edecek kadar yakınlık göstermişti. Efendimiz Ukbe'nin artık gönlünün imana hazır hale geldiğini düşünerek yemek davetine şöyle karşılık verdi: 'Ukbe, davetine gelirim ama yemeğini yemem. Yemeğinden yemem için seni yaratan Allah’ı inkâr etmemeni, onun Resûlüne de şehadet etmeni beklerim. Senin gibi iyi niyetli bir insan küfürde ısrar etmemeli artık. Ukbe bu teklife çok da direnmedi. Efendimizin isteğine olumlu cevap vererek iman eden herkesin söylediği şehadet kelimesini söyleyiverdi. Efendimiz sevinmişti. Ukbe'nin iman etmesine sebep olmuştu çünkü. Ne var ki, Ukbe'nin Mekke'

Sahip Olduğunuz Nimetlerin Farkında mısınız?

Sahip Olduğunuz Nimetlerin Farkında mısınız? İsa Aleyhisselâm bir ağacın altında dua eden birini gördü. Dikkatlice baktığında adamın ayakları yürümeyen bir kötürüm olduğunu anladı. İki gözü de görmüyordu. Vücudunda ise baras hastalığı olduğu anlaşılıyordu. Ama adam bütün bunlara rağmen ellerini kaldırmış mutluluktan uçacakmış gibi dua ediyordu: 'Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!..' Hazret-i İsa Aleyhisselâm kötürüm adama yaklaştı: 'Ayağın yürümüyor, gözün görmüyor. Bedenin de sıhhatli görünmüyor. Buna rağmen çoğu zenginlere verilmeyen nimetlerin sana verildiğini düşünmekte, bunun için de büyük bir mutlulukla şükretmektesin. Hangi nimettir nice zenginlere verilmediği halde sana verilen?' Kapalı gözleriyle sesin geldiği yana yönelen kötürüm adam dedi ki: 'Efendi! Allah bana öyle bir kalp vermiş ki, o kalple O’nu tanıyorum. Öyle de bir dil vermiş ki, o dille de ona ş

Edep - Hayâ - İffet

Edep - Hayâ - İffet Sual: Edebin dinimizdeki yeri nedir? CEVAP Edep, güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlak, Hayâ, nezaket, zarafet gibi manalara gelir. Mesela terbiyeli çocuk, edepli çocuk demektir. Hadis-i şerifte, (Evladınızı edepli, terbiyeli yetiştirin) buyuruluyor. Dinimiz, baştan başa edeptir. Edep, kulun kendisini Cenab-ı Hakkın iradesine tâbi kılması, güzel ahlaklı olmasıdır. Hadis-i şerifte, (Sizin en iyiniz, ahlakı en güzel olandır) buyuruldu. Hazret-i Ömer, (Edep, ilimden önce gelir) buyurdu. Çok heybetli olmasına rağmen, edebinden, Hayâsından Resulullahın huzurunda çok yavaş konuşurdu. Peygamber efendimiz de, bir kimsenin yanında iki diz üzerine oturur, ona saygı olmak için mübarek bacağını dikip oturmazdı. Ebu Said Hudri hazretleri, (Resulullahın Hayâsı, bakire İslam kızlarının Hayâsından çoktu) buyurdu. İbni Mübarek hazretleri, (Bütün ilimleri bilenin eğer edebinde noksanlık varsa, onunla görüşmediğime üzülmem, bunu kayıp saymam. Fakat edepli ile görü