Kayıtlar

Aralık 2, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
En Büyük Düşman Evliyânın büyüklerinden Kadîb-ül Bân hazretleri, bir sohbetinde; “Kardeşlerim! İnsanın en büyük düşmanı, nefsidir. Dînin her bir emrinde bu nefsi kırmak vardır ve nefis kırılırsa netice hayır olur” buyurdu. Sordular: “Nefsi nasıl kıralım efendim?” Buyurdu ki: “İstişâre edin ki, bu, nefsi kırar. Zîra nefis, istişâre etmek, fikir sormak istemez. ‘Ben de biliyorum’ der. Yolda bir mümine rastlarsanız önce siz selâm verin. Müsâfaha ederken önce siz uzatın elinizi.” Ve şöyle devam etti: “Kırıldığınız kimseden önce siz özür dileyin. Öfkelenmeyin, halîm olun, çok çalışın, tembel olmayın ki, bunlar da nefsi kırar.” Bir gün sevdikleri, bu zata; “Efendim, Allahü teâlânın en çok sevdiği kullar kimlerdir?” diye sordular. Cevabında; “Allahü teâlânın en çok râzı olduğu kimse, Onun kullarını üzmeyen, yük olmayan, bilâkis onları ferahlatıp sevindirendir” buyurdu. Bir gün de sevdikleri; “Efendim, bir kimse sadece  ‘Lâ ilâhe illallah’  dese fakat ‘Muham

Temiz Kalbe Sahip Olmanın Şartları

Temiz Kalbe Sahip Olmanın Şartları Mânevî tezkiye ve tasfiye netîcesinde selîm ve münîb bir kalbe ve mutmain bir nefse sâhip olabilmek için riâyet edilmesi gereken birtakım şartlar vardır. Onların başlıcaları şunlardır: 1- Helâl gıdâ, 2- İstiğfar ve duâ, 3- Kur’ân okumak ve ahkâmına tâbî olmak, 4- İbâdetleri huşû ile edâ etmek, 5- İnfak, 6- Geceleri ihyâ etmek, 7- Zikrullâh ve murâkabe, 8- Resûlullâh’a muhabbet ve salevât-ı şerîfeye devâm etmek, 9- Tefekkür-i mevt, 10- Sâlih ve sâdıklarla beraber olmak, 11- Güzel ahlâk sâhibi olmak… Bütün bu şartlar üzerinde ciddiyetle durulup, gayretle yaşanması neticesinde elde edilen kalb-i selîm, mâsivâdan arınmış ve mücellâ bir ayna gibi Hakk’ın cemali sıfatlarının tecellîgâhı hâline gelmiştir. Hak Teâlâ, kulunun kalbinde cemâlî sıfatlarının tecellîlerini görünce onu sever ve ondan râzı olur. Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları

Kesik El

Kesik El Beni İsrail zamanında kıtlık oldu. Bir fakir, bir zenginin kapısına gelip. - Allah rızası için bana bir parça ekmek veriniz, dedi. O fakir kimsenin istemesine dayanamayan zenginin kızı, taze bir ekmek çıkarıp verdi. Sonra zengin baba hışımla niçin taze ekmek verdin diye kızının elini kesti. Cenabü Rabbül Alemiyn o zenginin halini değiştirdi. Onu fakir kıldı ve fakirin eline düşecek duruma getirdi. Zengin zillet halinde öldü. Kızı ise kapıları dolaşarak bir şeyler topluyordu. Bir gün bir zengin kimsenin kapısına geldi. Evin hanımı kızı çok güzel görüp oğluna alıvermeyi düşündü ve kızı içeri aldı. Oğlu da münasip görüp onunla evlendi. Onu zinnetledi. O gece bir sofra kurup yemeğe oturduklarında, kız, yemek için sol elini çıkardı. Kocası: "Fakirler görgüsüz olur" diye düşündü ve sağ elini çıkarmasını emretti. Kız yine sol elini çıkardı. Bir kaç defa kocası sağ elini çıkar diye ısrar etti. O anda o kızın içinden bir his ona "sen sağ eli