Kayıtlar

aşk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Aşkın Askerleri ve Nefsin Zulmani Mertebeleri

Aşkın Askerleri ve Nefsin Zulmani Mertebeleri   Sıddîk Nâci Eren Efendi bir sohbetinde Aşkın Askerlerini şöyle anlatıyor:   Aşk askerleri (ilahi aşk, ilahi müjdeciler, ilahi nurlar)   kalbe girince emmâre (Nefs-i emmâre; Kulu, Rabbinden uzaklaştırarak kötülükleri işlemeye tahrîk eden en süflî durumdaki isyankâr nefs) şehrini mahvederler. Bizde üç tane şehir var.   Bunlar zulmânidir.   Hep dünyaya aittir. Kalp, Nefsi Emmâre’de dünya sevgisi, mal, evlat vesaire ile dolmuştur. Aşk askerleri kalbe girdiği zaman bunu kabul etmez. İslam’a dön; Allah’a (c.c.) dön; Resul’e Sallallahü Aleyhi Vesellem dön der ve kılıçtan geçirir hepsini.   Nefsi Levvame’ye ( Nefs-i levvâme; yaptığı kötülüklerden, Allah Teâlâ’nın emir ve yasaklarına karşı gösterdiği ihmâl ve kusurlardan pişmanlık duyarak vicdânı muazzeb olan (eziyet çeken) ve bu sebeple de kendisini şiddetle kınayan nefstir) vardığında da bakarsın koyunlar, keçiler, mandalar, sığırlar, develer durur kalpte. Aşk Askerleri niçin h

Senin Aşkın Kamu Derde Devâdır Yâ Rasûlallah...

Senin Aşkın Kamu Derde Devâdır Yâ Rasûlallah...   Senin 'aşkın kamu derde devâdır yâ Rasûlallah.... Senin katında hâcetler revâdır yâ Rasûlallah...   Senin nûrun gören gözler ne ay gözler ne yıldızlar. Nûrundan gece gündüzler ziyâdır yâ Rasûlallah...   Terinden açılır güller sözünden şehd-ü şekkerler. Seninle hasta gönüller şifâdır yâ Rasûlallah...   Habîbsin pâdişâhlara tabîbsin dertli âhlara. Şefâ'atin günahkâra 'afâdır yâ Rasûlallah...   Ay u güneş yedi yıldız seni över kamu düpdüz. Senin sözünden ayruk söz hatâdır yâ Rasûlallah...   Hased kılar sana İblîs zehî ahmak olur telbîs. Seni sevdiği'çün İdrîs a'lâdır yâ Rasûlallah...   Vururlar nevbetin dâim bu beş vakt sünnetin kâim. Gelirse honuna her kim salâdır yâ Rasûlallah...   Mugaylanlar harîr giydi beriyyeler 'abîr oldu. Senin cefâların derdi vefâdır yâ Rasûlallah...   Satıldı Yûsuf-ı Ken'ân inen az nesneye pinhân. Seni görmekliğe bin cân bahâdır yâ

Aşk bir Şem’-i İlâhîdir

  Aşk bir Şem’-i İlâhîdir   Aşk bir şem’-i ilâhîdir benim pervânesi, Şevk bir zencîrdir gönlüm anun dîvânesi   Mahrem-i râz olalı gamzenle oldu hâtırım, Âşinânın âşinâ bîgânenin bîgânesi…   Zühd-i huşku bezm-i nûş-â-nûşdan fark eylemez, Böyledir erbâb-ı hâlin meşreb-i rindânesi…   Âlem-i âbın sevâd-ı hâki hep pür-feyz olur, Çeşme-i hûrşîd-i hikmetdir hum-ı mey-hânesi…   Ol nigâh-ı çeşm-i zehr-âlûddan mey-nûş-ı nâz, Ben humâr-ı nergis-i şehlâsının mestânesi…   El-hazer gâfil bulunma hançer-i hâbîdeden, Güft-gûy-ı katldir dâ’im anun efsânesi…   Mahrem-i halvet-sarây-ı zevkı ol Gâlib’de gör Başkadır rez duhterinin meşreb-i ferzânesi…   Şeyh Galib Rahmetullahi Aleyh

Cemalin Aşkına Düşmüş

  Cemalin Aşkına Düşmüş   Cemalin aşkına düşmüş, Senin bir derd-mendin var, Geçip baş ile canından, Senin bir derd-mendin var!   Firakınla melül olmuş, Gamınla yar-i gar olmuş, Cihan başına dar olmuş, Senin bir derd-mendin var!   Bu dünya izzetin atmış, Diları hüsnüne satmış, Yakıp aşkın kebab etmiş, Senin bir derd-mendin var!   Bu vecd ile sây eyler, Terahhümler umup ağlar, Muhabbet neş’esin söyler, Senin bir derd-mendin var!   Diler payinde hak olsun, Sana hizmet ile dolsun, Kapında bir geda olsun, Senin bir derd-mendin var!   Visalinle şerefyab et, Dil-i mahzunumu şâd et, Veliyüddin kulun yâd et, Senin bir derd-mendin var!   Veliyüddin Efendi Kuddise Sirrûh

Aşk bir Züleyha çağrısıdır

  Aşk bir Züleyha çağrısıdır   Aşk bir Şirin çağrısıdır, Dağları delmeye Ferhat gerek… Yunusça yanmamışsa sözün; Gökleri tutan heyhat gerek…   Sevmek gönül ağrısıdır, Dert çekmeye Eyüp gerek… Aşk bir Züleyha çağrısıdır, Reddetmeye Yusuf gerek…   Nuh Keniş

Sabah Namazına Aşkla, Şevkle Kalkacaksın, Üşene Üşene Değil…

Sabah Namazına Aşkla, Şevkle Kalkacaksın, Üşene Üşene Değil…   Namaz Allah'ü Teâlâ’ya olan derin sevgimizi gösterdiğimiz nefis bir ibadettir, çok büyük bir nimettir. Bakıyorum da insanlar Allah’ü Teâlâ’dan istemekten biran olsun bıkmıyor, sürekli kendilerine nimet yağdırılsın istiyorlar. Allah’ü Teâlâ da insanlara karşı o kadar şefkatli ve merhametli ki hiç durmadan ne isterlerse veriyor. Herkes sabah kahvaltıda, öğlen yemeğinde, akşam yemeğinde çeşit çeşit yiyeceklerin olduğu sofralara oturuyor. Allah’ü Teâlâ herkesi besliyor, sağlık veriyor, sıhhat veriyor. Her gün uykularından kaldırarak hepsine tekrar can bağışlıyor. Herkes Allah’ın dilemesi ile nefes alıp veriyor. Allah’ü Teâlâ aldıkları nefesi bir kesse insan o saniye bulunduğu yere yığılır. İçtiği suyu kesse iki gün dayanamaz. Her saniye atan kalbini durdursa tek bir adım bile atamaz. İnsan o kadar aciz işte, o kadar Allah’ü Teâlâ’ya muhtaç. Allah’ın bunca lütfuna karşılık insan namaz kılmaya dahi üşeniyor, kendisine

Kâbe-i Şerif Aşkı İle Yanıp Tutuşan Çocuk

Kâbe-i Şerif Aşkı İle Yanıp Tutuşan Çocuk   Salihlerden biri şöyle anlatmıştır: Allah’ü Teâlâ dostlarından birisi hacca gitmeye niyet etmişti. Bir oğlu vardı. Oğlu ona: “- Nereye gidiyorsun?” diye sordu. O da: “-Allah’ü Teâlâ’nın evine!” dedi. Çocuk, kim evi görürse evin sahibini de görür zannederek: “- Babacığım niye beni de yanında götürmüyorsun?" diye sordu. “- Sen buna hazır değilsin!” dedi. Çocuk ağlamaya başlayınca onu da yanına aldı. Mikat yerlerine gelince ihrama girdiler ve “Lebbeyk!” deyip Harem-i Şerif’e girdiler. Çocuk, Kâbe-i Muazzama’yı görünce şaşkınlıktan yere düşüp vefat etti. Babası bundan dehşete düştü ve: “- Çocuğum, ciğerimin parçası nerede?” demeye başladı. O sırada Kâbe’nin bir köşesinden nida edildi. “- Sen Kâbe’yi görmeyi istemiştin, onu buldun. O ise Kâbe’nin sahibini görmeye gelmişti ve Onu da buldu.” Sonra çocuk ortadan kayboldu. Yine bir ses nida etti. “- O şimdi ne bir boşlukta, ne yerde, ne de Cennet’te bir yerde

Aşkın Sardı Ben Neyleyim

  Aşkın Sardı Ben Neyleyim Bu sırrı kime söyleyim, İçimdeki şu yarayı, Muhammed’e arz edeyim! Muhammed’e Muhammed’e, Canlar kurban Can Ahmed’e… Taktım boynuma fermanı, Bozmam ben ahdi dermanı. Haber salın Muhammed’e, Oldum ben onun hayranı. Muhammed’e Muhammed’e, Canlar kurban Can Ahmed’e… Nideceğim, nideceğim, Şu dünyadan gideceğim. Nasihat kar etmez bana, Muhammed’e döneceğim, Muhammed’e Muhammed’e, Canlar kurban Can Ahmed’e…

Âşık ve Aşk…

  Âşık ve Aşk…   Âşık, aşk için şöyle der; “Aşk atına binen kişi, hiç yorulup usanır mı?” İşte bu at vücuttur. Aşk ta Allah’ü Teâlâ’ya olan düşkünlüktür. Kul, Allah’ü Teâlâ’ya âşık olduğu için Allah’ü Teâlâ’nın zikir meclisini arar. ’Allah’ü Teâlâ ı sevenleri arar. Allah’ü Teâlâ’yı konuşanları arar. Allah’ü Teâlâ’ya muhabbet eden insanları arar. Allah’ü Teâlâ’ya gidebilmek için, gece gündüz uğraşır. Oturduğu yerde birisi gelip de: “- Adın ne?” dese; “- Allah’ü Teâlâ!” der. Birisi tokat vursa; “- Allah’ü Teâlâ!” der. İşte âşık insan budur.   Kaynak: http://www.abdullahbaba.com

Aşkın Odu Ciğerimi

  Aşkın odu ciğerimi, Yaka geldi yaka gider… Garip başım bu sevdayı, Çeke geldi çeke gider…   Kâr etti firak canıma, Âşık oldum cananıma, Aşk zincirin dost boynuma Taka geldi, taka gider.   Bülbül eder ah ve figan, Hasret ile yandı bu can, Benim gönülcüğüm ey can, Hak'tan geldi Hakk'a gider   Sadıklar durur sözüne, Gayrı görünmez gözüne, Bu gözlerim dost yüzüne, Baka geldi baka gider…   Arada olmasın naşı, Onulmaz bağrımın başı, Gözlerimin kanlı yaşı Aka geldi, aka gider…   Miskin Yunus'un sözleri, Efgan eder bülbülleri, Dost bahçesinin gülleri Koka geldi, koka gider.   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

İşitin Ey Yarenler Aşk Bir Güneşe Benzer

  İşitin Ey Yarenler Aşk Bir Güneşe Benzer   İşitin ey yarenler, aşk bir güneşe benzer, Aşkı olmayan gönül sanki bir taşa benzer.   Taş gönülde ne biter, dilinde ağı tüter, Nice yumşak söylese, sözü savaşa benzer.   Aşkı var gönül yanar, yumuşar muma döner, Taş gönüller kararmış, sarp katı kışa benzer.   O sultan kapısında, o Hazret tapısında, Aşıkların yıldızı her dem çavuşa benzer.   Aynı hırs o olmuştur, nefsine o kalmıştır, Kendine düşman olmuş yavuz yoldaşa benzer.   Aşktır kudret körüğü, kaynatır aşıkları, Nice kaptan geçirir, ondan gümüşe benzer.   Aşık gönlü dölenmez maşukun bulmayınca, Kararı yok dünyada pervazı kuşa benzer.   Münkir sözünü bilmez, sözü ileri varmaz, Neye benzetir ise, anlanmaz düşe benzer.   Geç Yunus endişeden, gerekse bu pişeden, Ere aşk gerek önden, ondan dervişe benzer.   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Aşk Bezirgânı Sermaye Canı

  Aşk Bezirgânı Sermaye Canı   Aşk bezirgânı, sermaye canı, Bahadır gördüm cana kıyanı.   Zehi[1] bahadır, can terkin vurur, Kılıç mı keser himmet giyeni.   Kamusun bir gör, kemterin er gör, Alçak görme sen palas giyeni.   Tez çıkarırlar fevkalulaya, Bin isa gibi dine uyanı.   Tez indirirler tahtesseraya, Şu karun gibi dünya kovanı.   Aşık olanın nişanı vardır, Melamet olur belli beyanı.   İlmim vardır diye mağrur olma, Hak kabul etti kefen soyanı.   Kodu atlası, giydi palası, İbrahim Ethem sırdan duyanı.   Çün Mansur gördü, o benim dedi, Oda yaktılar, işitin onu.   Oda yandırttın, külün savurttun, Öyle mi gerek seni seveni?   Zinhar ey Yunus, gördüm deme sen, İpe çekerler gördüm diyeni.   [1]- Zehi: Dalgınlıkla unutma; dalgınlıkla geciktirme.   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Aşkın Aldı Benden Beni

Aşkın Aldı Benden Beni   Aşkın aldı benden beni, Bana seni gerek seni, Ben yanarım dünü günü, Bana seni gerek seni   Ne varlığa sevinirim, Ne yokluğa yerinirim, Aşkın ile avunurum, Bana seni gerek seni…   Aşkın âşıkları öldürür, Aşk denizine daldırır, Tecelli ile doldurur, Bana seni gerek seni…   Aşkın şarâbından içem, Mecnûn olup dağa düşem; Sensin dün-ü gün endîşem, Bana seni gerek seni…   Eğer beni öldüreler, Külüm göğe savuralar, Toprağım orda çağıra, Bana seni gerek seni…   Sofilere sohbet gerek, Ahilere Ahret gerek, Mecnunlara Leyla gerek, Bana seni gerek seni…   Ne Tamuda yer eyledim, Ne Uçmakta köşk bağladım, Senin için çok ağladım, Bana seni gerek seni…   Cennet Cennet dedikleri Bir ev ile birkaç huri, İsteyene ver sen onu, Bana seni gerek seni…   Yusuf eğer hayalini, Düşte göreydi bir gece, Terk ederdi mülklerini, Bana seni gerek seni…   Yunus çağırırlar adım, Gün geçtikçe artar od

Bu Aşk Bir Bahr-i Ummandır

  Bu Aşk Bir Bahr-i Ummandır   Bu aşk bir bahr-i ummandır, Buna hadd ü kenar olmaz… Delilim sırr-ı Kur’andır, Bunu bilene de ar olmaz…   Süre geldik ezeliden, Pirim Muhammed Ali’den, Şerab-ı la-yezaliden, İçenlerde humar olmaz…   Eğer aşık isen yare Sakın aldanma ağyare Düş İbrahim gibi nare Bu gülşende yanar olmaz…   Kıyamazsan başa ü cana, Uzak dur girme meydana, Bu meydanda nice başlar, Kesilir hiç sorar olmaz…   Hakk ile hak olanlara, Kendi özün bilenlere, Dost yolunda ölenlere, Kan bahası dinar olmaz…   Bak şu Mansur’un işine, Halkı üşürmüş başına, Enel Hakk’ın firaşına, Düşenlere timar olmaz…   Seyfullah sözünde mesttir, Şeyhinden aldığı desttir, Divanera kalem nist'dir, Ne söylese kanar olmaz.   Seyyid Nizamoğlu