Kayıtlar

Huşu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gerçek Mü’minin Özellikleri

Gerçek Mü’minin Özellikleri 1.        Namazlarında Huşû İçindedirler; الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ Namaz, İslam’ın beş esasından biri, imandan sonra en önemli olanıdır. Allah Teâlâ kullarına imandan sonra namazdan daha önemli bir ibadeti farz kılmamıştır. Bunun içindir ki Peygamberimiz kulun kıyamet günü ilk önce namaz ibadetinden sorgulanacağını bildirmiştir.( İbn Mace, Salat, 202) Burada sadece namazın kılınmasından değil ”huşû” ile kılınmasından söz ediliyor. Hz. Aişe validemiz diyor ki: Peygamberimize, namazda yüzü çevirip bakma hakkında sordum, şu cevabı verdi: ”O, bir çalmadır ki, şeytan onu kişinin namazından çalar, kaçar.” (Buhârî, Ezan, 93; Tirmizî, Cuma, 59; Ebu Davut, Salat, 161) Yani şeytan kişinin namaz kılmasına ve kulluk görevini yerine getirmesine engel olamayınca; yaptığı ibadeti, sevap yönünden eksik yapmasına çalışır ve bulduğu bu fırsatı böylece değerlendirmiş olur. Çünkü Peygamberimiz ”ihsan”ı tarif ederken, ...

Namazda Huzur Ve Huşu Nasıl Temin Edilir

Namazda Huzur Ve Huşu Nasıl Temin Edilir Şahı Nakşibend Kuddise Sirrûh hazretlerine “Namazda huşu ve huzur neyden hâsıl olur” diye sordular. O da “Helal lokma yiyeceksiniz, hem de huzur ile. Yine huzur ile abdest alacaksınız ve namaza giriş tekbirini hangi divana durduğunuzu ve kimin huzurunda bulunduğunuzu bile bile getireceksiniz.” dedi. Yine sordular “Allah bazı müridlerin halini elinden alır. O zaman mürid ne işlesin” O da cevaben dedi ki “Eğer alınan halden bir miktar kalmışsa, Allah’ın o müridden dua ve niyaz beklediğinin delilidir. Bu takdirde müridin dua ve niyaz etmesi lazımdır. O zaman evvelki haline erişir. Eğer alınan halden bir şey kalmadıysa, Allah’ın sabır ve rıza talep ettiğine delildir. Bu takdirde o mürid sabretmeli, her şeye rıza göstermeli ve kulluk halini muhafazaya çalışmalıdır.” Kaynak Nübüvvet Ve Velâyet Deryâsından Nasihatler – 1

Kendimi Mirac’da Bulurum

Kendimi Mirac’da Bulurum Namaz kılmaya karar verince önce herhangi bir sıkışıklığım varsa giderir, bedenimi rahatlatırım. Allah’ü Teâlâ kalbimi biliyor. Bütün azalarımın sükûnet bulmasını beklerim. Ezan-ı Muhammediye okunmaya başlayınca, İsrâfîl Aleyhisselâm “Sûr’u üfürüyor!” , abdeste kalkarken “Kabrimden kalkıyorum!” diye düşünürüm. Temiz bir kalple niyet ederek, uzuvlarımı yıkar, ağır ağır tam bir abdest alır kalben de tövbe eder, namaz kılacağım yere gelirim. Bir müddet oracıkta oturur dinlenirim. Bu sırada zihnimi toplar, endişemi yatıştırır, dağdağaları dağıtır, ondan sonra edep ve tevazu ile doğrulurum. Camiye giderken, “mahşer yerine gidiyorum” diye, müezzin kamet getirince, cemaat saf saf olurlarken, “Bu insanlar mahşer yerinde yüz yirmi saf olup, seksen safı, bizim Peygamberimizin ve kırk safı, diğer Peygamberlerin ümmetleri olsa gerektir!” derim. “Bundan başka bir namaz kılmaya erişemeyeceğim!” diye düşünerek korku ve ümit arasında heyecanlı bir durum...

Huşu Nedir?

Huşu Nedir? Bir adam Behlül Dânâ Hazretlerine huşu hakkında soru sorar: O da cevaben: “Bu adama ağzına kadar doldurulmuş bir tas zeytinyağı verin. Yanına birkaç asker koyup şehrin sokaklarını dolaştırın. Eğer bir damla yağı yere dökerse başını vurun der!” Hikmetini anlamazlar ama mutlaka bizim Behlül Dânâ bir şeyler anlatacak diye dediğini yapmaya koyulurlar. Adamcağız denildiği şekilde gönderilir. Bir süre sonra da salimen döner. Behlül Dânâ sorar; “Anlat bakalım şehrin sokaklarında neler gördün?” Adam cevap verir; “Ben tastaki zeytinyağından başka hiçbir şey görmedim.” Behlül Dânâ tekrar sorar; “Ama nasıl olur, falan yerde düğün dernek vardı; davullar zurnalar çalıyordu nasıl görmez nasıl duymazsın?” Adam; “Aman efendim bana öyle bir dert verdiniz ki, başımın kesilme korkusundan başka bir şey ne duydum ne de gördüm!” der. Behlül Dânâ Hazretleri hikmetli sözünü kondurur;   “Namaz kılarken Azrail Aleyhisselâm’ın başında bekler vaziyette olduğu...