Kayıtlar

Ocak 6, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ahiret Günü ve Ahirete İman

Ahiret Günü ve Ahirete İman Ahiret, sözlükte “son, sonra olan ve son gün” anlamlarına gelir. Terim olarak ahiret, İsrafil’in (a.s.) Allah’ın emriyle, kıyametin kopması için sura ilk defa üflemesiyle başlayacak olan ebedi hayata denilir. İsrafil (a.s.) sura ikinci defa üfleyince insanlar diriltilip hesaba çekilecek, sonra dünyadaki iman ve amellerine göre ceza ve mükafat görecek, cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme girecek ve orada kalacaklardır. Ahirete iman, iman esaslarından olup genellikle Kur'an'da "el-yevmü'l-ahir" (son gün) şeklinde, Allah'a imanla yan yana zikredilmiştir. Bu da ahiret inancının iman esasları arasında çok önemli olduğunu göstermektedir. Al­lah'a ve O'nun birer yol gösterici olarak peygamberler gönderdiğine inanmak, insanların sorumlu olduğuna inanmayı da gerekli kılar. İnsandaki sorumluluk duygusu da kişiyi, yaptıklarının karşılığını göreceği ahiret hayatına inanmaya götürür. Ahirete inanmayan kimse K

Kevser Havuzu (Havz-ı Kevser)

Kevser Havuzu (Havz-ı Kevser) Kıyamet gününde peygamberlere ihsan edilecek havuzlar bulunacaktır. Müminler bunların tatlı ve berrak suyundan içerek susuzluklarını gidereceklerdir. Kur'an-ı Kerim'deki "Kuşkusuz biz sana Kevser’i verdik" (el-Kevser 108/1) ayetinde geçen Kevser, genellikle havuz olarak anlaşılmıştır. Bu sebeple Hz. Peygamber'in kıyametteki havuzu için "Havz-ı Kevser" denilmiştir. Hadis-i Şerifler’de bildirildiğine göre kıyamet günü her peygamberin bir havuzu olacaktır. Bu havuzdan o peygamberin kendisi ve ümmeti içecektir. Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın havuzu çok geniş, suyu sütten daha beyaz, kokusu miskten daha güzel, kadehlerinin sayısı da gökteki yıldızlardan daha çoktur. Ondan bir kere içen bir daha ebediyen susamayacaktır (Buharî, "Rikak", 53; "Fiten", l; Müslim, "Fezail", 9; Tirmizî, "Kıyamet", 14, 15) www.zehirli.org

A'raf

A'raf "Dağ ve tepenin yüksek kısımları" anlamına gelen a'raf, cennetle cehennemin arasında bulunan surun ve yüksek kısmın adıdır. Bilginler, a'raf ve a'raflıkların kimler olacağı konusunda farklı iki görüşe sahip olmuşlardır: 1. Herhangi bir peygamberin tebliğini duymamış olarak ölen insanlarla, küçükken ölen müşrik çocukları a'rafta kalacaklardır. 2. A'raflıklar, iyi ve kötü amelleri eşit olan müminlerdir. Bunlar cennete girmeden önce cennetle cehennem arasında bir süre bekletilecekler, sonra Allah'ın lutfuyla cennete gireceklerdir. Kur'an'da a'rafta bulunanlarla ilgili olarak şöyle buyurulur: "İki taraf (cennetliklerle cehennemlikler) arasında bir perde ve a'raf üzerinde herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak, cennet ehline selam size diye seslenirler. Gözleri cehennem ehli tarafına döndürülünce: Ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğu ile berab

Amel Defterlerinin Dağıtılması

Amel Defterlerinin Dağıtılması İnsanlar hesaplarının görülmesi için toplandıktan sonra, kendilerine dünyada iken yaptıkları işlerin yazılı bulunduğu amel defterleri dağıtılır. Bu defterlerin mahiyeti bilinmemektedir. Onlar dünyadaki defterlere benzetilemez. “Kiramen Katibîn” adı verilen melekler tarafından yazılan bu defterler hakkında Kur'an'da şöyle buyurulur: "Kitap ortaya konmuştur. Suçluların onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. Vay halimize derler, bu nasıl kitapmış. Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş. Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez" (el-Kehf 18/49). Amel defterleri cennetliklere sağdan, cehennemliklere soldan veya arkadan verilir. Defteri sağdan verilenlere "ashab-ı yemin" , soldan veya arkadan verilenlere "ashab-ı şimal" adı verilir. Defterin sağdan verilmesi bir müjde, soldan verilmesi ise azabın habercisidir. Rabbimiz cümlemizin amel de

Evlenmek İsteyen Güzel Kadın

Resim
Evlenmek İsteyen Güzel Kadın Evlenmek isteyen çok güzel bir hanım vardı. Bu hanım çok dindar bir eş istiyordu, öyle ki bu adam her gün Kur’an-ı Kerim’i hatmedecek, yılın her günü oruç tutacak ve geceleri uyanık kalıp sürekli ibadet edecekti. Bu hanım çok güzel olduğundan, birçok talibi çıktı fakat hiçbiri bu istekleri karşılayabileceğini söyleyemiyordu. Ta ki bir adam çıkıp tüm bunları yapacağını söyleyene kadar... Böylece imam onları evlendirdi. İlk geceden sonra hanımı baktı ki eşi ne Kur’an’ı hatmediyor, ne oruç tutuyor ne de gece ibadetiyle uykusuz kalıyordu. Hanımı ona süre tanımak istedi, birkaç hafta içinde belki durumu değişirdi. Eşi durumunu değiştirmedi ve hanımı boşanmak için mahkemeye başvurdu. İkisi de hâkim karşısına çıkarıldı, hâkim sordu: ‘Evliliğin koşulları nelerdi?’ Adam cevap verdi: ‘Benim her gün Kur’an-ı Kerim’i hatmetmem, yılın her günü oruç tutmam ve bütün gece Allah’a ibadet etmemdi. Hâkim s

Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Ev İşlerindeki Hali

Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Ev İşlerindeki Hali Vefatından sonra eşi ve bütün inananların annesi Hz. Ayşe Radiyallahü Anha'ya sorarlar: “Allah'ın Elçisinin evdeki hali nasıldı?” Hz. Ayşe Radiyallahü Anha şöyle cevaplar: “O kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hizmetçilere de yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu. Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi "Ey Allah'ın Elçisi! İzin ver ben taşıyayım." dediğinde: "Her mümin, taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın." derdi.[1] [1] Kadı İyaz, Şifa-ı Şerif, s.132. (Alıntı)

Harika Bir Hikâye

Harika Bir Hikâye Yaşlı ve huysuz bir kadındı o. Komşuları onun şerrinden korkar, sokakta gördüklerinde bile yollarını değiştirirlerdi. Birisinin yardıma ihtiyacı olduğunda, aklına en son gelecek kişiydi. Kalbi sanki taştandı. Sürekli, başına gelenlerden şikâyet eder, insanların kendisine yaptığı bir haksızlığa bin ekleyip anlatır, ama çok daha büyük haksızlıkları işlemekten çekinmezdi. Ağzından "Allah'a şükür" sözünü işiten olmamıştı daha. Merhametsizin biriydi. Bu kadının akrabaları vardı, ama huysuzluğu ve hoşgörüsüzlüğü nedeniyle hepsini küstürmüştü. Komşuları vardı, ama affetmeyi bilmediği için, onları da sudan bahanelerle kendisinden uzaklaştırmıştı. Evinde bir başına yaşıyordu. O yüzden de, güya yalnızlığına çare olarak evinde bir kedi besliyordu. Ama aslında beslemiyordu! Hayvancağızın yemeğini çoğu kez vermeyi unutuyor, ihmal ediyor, ya da tembelliğinden umursamıyordu. Çoğu kez çarşıya-pazara giderken onu evde aç acına hapsediyor, zavallı hayvan o

Cennete Önce Girecek Olanlar

Cennete Önce Girecek Olanlar 1- Dünyada göz nûrundan mahrum olan âmâlar, 2- Ey dünyada dert ve belâ sâhibi olanlar, cüzzamlılar, hastalık çekenler! Dert ve belâlara sabreden, îmân ehli kimseler, 3- Harâm işlemeye gücü yettiği, imkânı bulunduğu hâlde, nefislerine hâkim olup harâm işlemeyenler, 4- Allah’ü Teâlâ rızâsı için birbirlerini sevenler, bu sevgiyi her şeyin üzerinde tutanlar, 5- Dünyada ıssız yerlerde, Allah’ü Teâlâ için ağlayanlar, Allah’ü Teâlâ rızası için gözyaşı dökenler, 6- Dünyada kanını sırf Allah’ü Teâlâ rızası için kanlarını akıtanlar, Teâlâ rızası için şehîd düşenler, 7- Dünyada fakir olup, çeşit çeşit sıkıntılara, Allah’ü Teâlâ rızâsı için, mükâfatını âhirette almak için sabreden fakirler, 8- Şükreden zenginler…