Kayıtlar

bırak etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bırak Zaman Ne Dilerse Onu Yapsın

  دَعِ الْأَيَّامَ تَفْعَلُ مَا تَشَاءُ Bırak Zaman Ne Dilerse Onu Yapsın   دَعِ الْأَيَّامَ تَفْعَلُ مَا تَشَاءُ وَطِبْ نَفْساً إِذَا حَكَمَ الْقَضَاءُ Bırak, zaman ne dilerse onu yapsın Kaderin hükmüne karşı gönlün rahat olsun   وَلَا تَجْزَعْ لِحَادِثَةِ اللَّيَالِي فَمَا لِحَوَادِثِ الدُّنْيَا بَقَاءُ Sabır göster cereyan eden olaylara Dünya olayları kalıcı değil ki   وَكُنْ رَجُلاً عَلَى الْأَهْوَالِ جَلْداً وَشِيمَتُكَ السَّمَاحَةُ وَالْوَفَاءُ Sıkıntılara sağlam bir adam gibi diren Vefa ve hoşgörü olsun senin hasletin   وَإِنْ كَثُرَتْ عُيُوبُكَ فِي الْبَرَايَا   وَسَرَّكَ أَنْ يَكُونَ لَهَا غِطَاءُ İnsanlar arasında birçok eksiğinle nam salmışken Bir örtü gelse de şunları saklasa demişsen   تَسَتَّرْ بِالسَّخَاءِ فَكُلُّ عَيْبٍ يُغَطِّيهِ -كَمَا قِيلَ- السَّخَاءُ Cömertliği kuşan, zira her ayıbı Öyle derler ki cömertlik örtermiş   وَلَا تُرِ لِلْأَعَادِي قَطُّ ذُلًّا فَإِنَّ شَمَاتَة...

Bardak Olmayı Bırak Göl Olmaya Bak!

Bardak Olmayı Bırak Göl Olmaya Bak! Bir zamanlar, hayatın sadece zâhirinde takılı kalmayan, hadiselerin görünen kısmından ziyâde, derûnundaki hakikatleri temâşâ etme gayretiyle hareket eden, hikmet ehli, yaşlı bir tahta oyma ustası yaşarmış. Bu ustanın da, hayata dâimâ karamsarlıkla bakmayı huy edinmiş, her şeyden şikâyet eden ve hiçbir zaman memnun olmayan ham bir çırağı varmış. Öyle ki, ustası ne kadar güleryüzlü ise, çırak o kadar abus çehreli; ustası ne kadar cömert ise, çırak o kadar cimri; ustası ne kadar yardımsever ise, çırak da o kadar bencilmiş. Günlerini, dünyaya gelişin imtihan hikmetine binâen olduğunun idrâkinden uzak olarak geçiren bu çırak, başına gelen en küçük sıkıntıda bile yüzünü buruşturup şikâyet edermiş. Hayat onun için sanki sırf kötülüklerden, sıkıntılardan, acılardan, dertlerden ve mutsuzluklardan ibâretmiş… Hikmet ehli olan ustası, bir gün bu çırağına güzel bir ders vermek istemiş. Onu, bakkala tuz almaya göndermiş. Âdeti olduğu üzere çırak da söylene...

Fare Emanet Bırakılmazsa

Fare Emanet Bırakılmazsa Büyük velilerden, Zünûn-u Bısrî'ye biri: — Bana ismi azamı emanet edip de öğretsen, der dururmuş. Zünnûn bunun ısrarına dayanamayarak bu adama mendil içinde sarılı bir şey verir ve: — Uç güne kadar sende kalsın emanet olarak, sonra senden alırım, der. Adam mendili alıp eve götürür ve evde merak edip dayanamayarak mendili açınca mendilden bir fare çıkar ve fare kaçar. Hemen Zünnûn'a gider ve sitemde bulunur. Zünnûn da adama ben seni imtihan etmiştim ki kaybettin. Sen bir fare emanetini elinde tutamıyorsun, nasıl olur da ismi Azam'ı sana emanet ederim, demiş. (Alıntı)

Ey İnsan! Ne sen ölümden kaçabilirsin nede ölüm Senin peşini bırakır.

Ey İnsan! Ne sen ölümden kaçabilirsin nede ölüm Senin peşini bırakır. Öyle ise bu gaflet çukurları içinde kıvranman niye? Diyelim ki bu dünyada her şeyin var, peki ya öbür dünyan? Orası için hazır mısın? Yoksa damarına işleyen ibadetlerinde göstermiş olduğun tembellik, umursamama hastalığından ölüm meleği gırtlağına çöktüğü zaman mı kurtulmak istiyorsun? Yoksa cebindeki üç beş kuruş para ile ebedi bir hayat mı satın almayı mı düşünüyorsun??? En iyisi mi sen ölüme hazırlan!!! Ölüm sana gelmeden. İmâm Gazâlî Hazretleri'nin şu nasihatlerine kulak verelim: "Bir mü'min, sabah namazını kıldıktan sonra ve güne başlamadan evvel, bir süre nefsi ile baş başa kalıp, onunla bazı muâhedeler yapmalı ve birtakım şartlar üzerinde anlaşmalıdır. İnsan da nefsine şu ikaz ve telkinlerde bulunmalıdır: “- Benim sermayem ömrümdür. Ömrüm gidince anaparam da gider ve artık kâr ve kazanç sona erer. Fakat bu başlayan gün, yeni bir gündür. Allah Teâlâ bu gün de bana müsaade ...