Kayıtlar

olmaz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Vâsıl Olmaz Kimse Hakk'a Cümleden Dûr Olmadan

Vâsıl Olmaz Kimse Hakk'a Cümleden Dûr Olmadan   Vâsıl olmaz kimse Hakk'a cümleden dûr olmadan; Kenz açılmaz bir gönülde tâ ki pür-nûr olmadan…   Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ide Hakk; Pâdişâh konmaz sarâya hâne ma'mûr olmadan…   "Mûtû kable en temûtu" sırrını fehm eyleyen; Haşr u neşri gördü bunda nefha-i sûr olmadan…   Mest olanların kelâmı kendinden gelmez velî; Pes "ene'l Hakk" nice söyler kişi Mansûr olmadan…   Hakk cemâlin ka'besini kıldı âşıklar tavâf; Yerde Ka'be gökyüzünde Beyt-i Ma'mûr olmadan…   Mest olup mestâne geldim tâ ezelden tâ ebed; İçdiler aşkın şarâbın âb-ı engûr olmadan…   Bir 'acâib derde düşmüş Şemsî yanıyor müdâm; Hakk'a makbûl olmak ister halka menfûr olmadan…   Şemseddin Sivâsî Kuddise Sirrûh

“İslâmiyet” Budur. İnsanlık “İslâmiyet” Olmadan Olmaz…

Resim
“İslâmiyet” Budur. İnsanlık “İslâmiyet” Olmadan Olmaz… Filistinli Alul ailesi, Birinci Dünya Savaşı sırasında Filistin'de görev yapan bir Osmanlı askerinin bez parçasına sarılı içi para dolu emaneti Türkiye'nin Filistin nezdindeki Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Ahmet Rıza Demirer'e teslim etti.   OSMANLI ASKERİNİN EMANETİNE 106 YILDIR SAHİP ÇIKTILAR Filistinli ailenin üyelerinden Ragıp Hilmi el-Alul'un anlatımına göre hikâyenin başlangıcı 1915 yılına uzanıyor. O dönem Birinci Dünya Savaşı sırasında Filistin'den başka cepheye sevk edilen bir Osmanlı askeri, birikmiş tüm parasını bir parça beze sararak Nablus şehrinin bilinen esnaflarından Rüşdü Efendi'ye bırakmış. Alul'un amcası Rüşdü Efendi, Osmanlı askerinin "Dönebilirsek alırım" diye bıraktığı emaneti yıllarca muhafaza etmiş. Parayı bırakan ve kimliği bilinmeyen Osmanlı askeri Filistin'e bir daha hiç dönememiş, ancak Rüşdü Efendi'den sonra torunları da "Belki bir gün geri döner

Paramız Olur Olmaz Getirip Borcumu Ödeyeceğim (Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye)

  Paramız Olur Olmaz Getirip Borcumu Ödeyeceğim    Bir gün çok fakir giyimli bir kadın yüzünde bir hüzünle manava girer. Dükkân sahibine mahcup bir şekilde yaklaşır. “- Kocasının çok hasta olduğunu, çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını ve yiyeceğe ihtiyaçları olduğunu…” söyler. Manav ona ters bir şekilde bakarak; derhal dükkânını terk etmesini ister. Kadın ailesinin ihtiyaçlarını düşünerek: “- Lütfen efendim!” der. “Paramız olur olmaz getirip borcumu ödeyeceğim!” Manav: “- Kendisine bir kredi açamayacağını çünkü onun eski müşterisi olmadığını, kendisinde bir hesabının bulunmadığını…” söyler.        O sırada dükkânın dışında bekleyen bir müşteri ikisinin arasında devam eden bu konuşmayı dinlemektedir. İçeriye girerek manava yaklaşır ve: “- Ben o kadının almak istediklerine kefilim der. Ailesinin ihtiyacı olan şeyleri ona ver.” Bunun üzerine manav çok isteksiz bir şekilde kadına döner ve: “- Bir alışveriş listen var mıydı?” Diye

Kemâl-i Cehl İle Da’vâ-yı İrfân Eylemek Olmaz

Kemâl-i Cehl İle Da’vâ-yı İrfân Eylemek Olmaz   Gönülde bin gamum vardur ki pinhân eylemek olmaz, Bu hem bir gam ki il ta’nından efgân eylemek olmaz…   Ne müşkil derd olursa bulınur âlemde dermânı, Ne müşkil derd imiş işkun ki dermân eylemek olmaz…   Fenâ mülkine çok azm itme ey cân çekme zahmet kim, Bu tedbîrile def’-i derd-i hicrân eylemek olmaz…   Sakın gönlüm yıkarsın pendden dem urma ey nâsıh, Hevâ-yı nefs ile bir mülki vîrân eylemek olmaz…   Dehânun üzre la’lün istemiş dil def’i müşkildür, Görinmez hîç cürmi yok yire kan eylemek olmaz…   Du’âlar eylerüm benden yana bir dem güzâr itmez, Ne çâre sihr ile servi hırâmân eylemek olmaz…   Fuzûlî âlem-i kayd içre sen dem urma ışkından, Kemâl-i cehl ile da’vâ-yı irfân eylemek olmaz…   Fuzûlî

Allah'ın Rızası İçin Yapılmayan İbadet Kabul Olmaz mı?

  Allah'ın Rızası İçin Yapılmayan İbadet Kabul Olmaz mı?     Soru Detayı - Allah’ü Teâlâ’nın rızası için yapılmayan ibadetlerle ilgili şöyle bir hadis var mı? "Allah'ın rızası için yapılmayan hiç bir ibadet kabul olmaz"   Cevap Değerli kardeşimiz,   “Allah’ü Teâlâ, ancak kendi rızası gözetilerek samimi bir niyetle yapılan ibadetleri kabul eder.” anlamında bir hadis vardır. Dolayısıyla, Allah'ın rızası için yapılmayan ibadet kabul olmaz, anlamı çıkmaktadır.   Bir adam Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’a gelerek: “Şöhret ve ücret elde etmek için savaşan kimse hakkında ne dersin?” diye sordu. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “Onun için hiçbir şey yoktur.” Adam sorusunu üç sefer tekrarladı. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem de her defasında: “Onun için hiçbir şey yoktur.” buyurdu ve şöyle devam etti: “Allah ancak kendi rızası gözetilerek samimi bir niyetle yapılan ibadetleri kabul eder.” (Nesai, Cihad

Müslüman Teslim Olmaz Ya Kazanır Ya Da Şehit Olur!

  Müslüman Teslim Olmaz Ya Kazanır Ya Da Şehit Olur!   İtalyan hâkim, idam kararı vermeden önce;   Ömer Muhtar Rahmetullahı Aleyh'e sorar: “— İtalyan Devleti'ne karşı savaştınız mı?” Ömer Muhtar Rahmetullahı Aleyh: “— Evet” “— İnsanları İtalyan Devleti'ne karşı savaşmaya teşvik ettiniz mi? Ömer Muhtar Rahmetullahı Aleyh: “— Evet” “— İtalya'ya karşı kaç yıl savaştınız? Ömer Muhtar Rahmetullahı Aleyh: “— Yaklaşık 20 yıl” “— Yaptıklarından dolayı pişman mısınız?” Ömer Muhtar Rahmetullahı Aleyh: “— Hayır” “— İdam edileceğinizi biliyor musunuz?” Ömer Muhtar Rahmetullahı Aleyh: “— Evet” Hâkim şaşırdı: “— Sizin gibi birisi için böyle bir son, çok üzücü” Bunu duyan Ömer Muhtar Rahmetullahı Aleyh şöyle dedi: “— Tam tersi! Bu, hayatımın sonu için en güzel yol.” Hâkim daha sonra, “— Mücahitlere cihadı durdurmalarını emreden bir emirname yazması halinde O'nu beraat ettirmek ve ülke dışına sürgüne göndermek istedi.”. Bunun üzerine

Kısmen Müslümanlık Olmaz

Kısmen Müslümanlık Olmaz   İslam âlimlerinin en büyüklerinden Seyyid Abdülhakim-i Arvasi “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde; - Kardeşlerim, Müslümanlık, her an Allahü teâlâyı hatırlamak demektir, buyurdu. Müslüman, her yerde Müslümandır.   Ve daha açıkladı: - Yani kısmen Müslümanlık olmaz. Camide Müslüman, sokakta canavar, olmaz öyle şey. Müslüman, camide de Müslümandır, sokakta da, evde de, işyerinde de Müslümandır.   Ve ekledi: - O, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bir an unutmaz. Bir günah işleyeceği zaman Rabbini hatırlayıp vazgeçer hemen.   - Hadis-i şerifte; (Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz) buyuruldu.   Şöyle özetledi: - Yaşarken Allah’ı hatırlayan, ölürken de hatırlar.   Kul ibadet ederse…   Bir günde sohbetinde; - Kardeşlerim, insan Allahü teâlâya ibadet ederse, cenâb-ı Hak, onun dünyada işlerini kolaylaştırır, kabirde ona acır, ahirette affeder, buyurdu.   Ve ilave etti: - Biz yeter ki, Allahü teâlâya ihlasla ibadet edelim.

Yaralanmakla Bir Şey Olmaz! Git, Şehid Ol!

Resim
Yaralanmakla Bir Şey Olmaz! Git, Şehid Ol!   Halit Paşa (Halit Karsıalan) savaştan yaralı olarak eve döner. Halit Paşa'nın Anası sorar: “- Oğul savaş bitti mi ki sen eve döndün?” “- Yok, ana! Yaralandım istirahat verdi tabipler izine geldim!” “- Yaralanmakla bir şey olmaz! Git, şehid ol!!!” Halit Paşa: Şu kahramanlık ibretlik solu sözleri söylemiştir. “- Vatan bizimdir, kaçan haindir, düşmana sırtını döneni vururum! Ben dönersem, siz de beni vurun!” Diye emir verebilen, düşman üstüne Fetih Sûresi’ni ezberden okuyarak gidebilen, unutturulan bir kahramandır O! Halit Paşa (Halit Karsıalan) Kimdir? 1883 yılında İstanbul’da doğdu. Harbiye’yi bitirdi (1903) ve Yemen’e gitti (1908). Bundan sonraki bütün hayatı cephelerde geçmiştir. Mondros’tan sonra Kazım (Karabekir) Paşa ile 15. Kolordu komutanlığına gelerek İslam Tümeni’nden kalan kuvvetlerin bir savunma çekirdeği haline getirilmesini sağladı. Kurtuluş Savaşı’nda Kocaeli Grubu’na komuta etti ve

Sevgi Var Oldukça...

Sevgi Var Oldukça... Yaşlı kadın, usulca odasından çıktı. Salondan torunu ile gelinin sesleri geliyordu: "-Oğlum, sofra hazır, çorbanı koydum; haydi gel de soğutmadan ye!" Salonun en kuytu yerine geçti, yerde kendine ait köyden getirdiği minderin üzerine oturdu. Çocuk, babaannesini görünce: "-Baba anneciğim, gel beraber yiyelim!" dedi. Yaşlı kadın manidar bir şekilde iç çektikten sonra: "-Evin erkeği gelmeden akşam sofrasına oturulmaz. Hele babanız gelsin, beraberce yeriz inşallah!" dedi. Evin gelini: "-Aman anneciğim, eskidenmiş onlar! Şimdi acıkan yemek sofrasına oturur, o da gelince yer." dedi. Yaşlı kadın: "-Kızım, nasıl insanların bir edebi, hayâsı, iffeti varsa, evlerin de iffeti ve edebi vardır." Torunu dayanamayarak alaycı bir tavırla söze karıştı: "-Yaa babaanne, neymiş bu evlerin iffeti... Anlat bakalım, merak ettim!" dedi. Yaşlı kadın söze başladı: "-Biz küçükke

Sultan Babanın Oğluna Vasiyeti: Dünya Asla Hükümdarsız Olmaz

Sultan Babanın Oğluna Vasiyeti: Dünya Asla Hükümdarsız Olmaz Ömer Ceyhun Özcan Selçuklu sultânı Sultan Mesûd'un oğlu Sultan-ı Saîd Kılıç Arslan, gençlik ve olgunluk çağlarını büyük hizmetlerle geçirip, yaşlılık dönemine ulaştığı ve kendinde zayıflık alâmetleri müşahede ettiği zaman, on bir evlâdından yaşça en küçüğü olan Gıyaseddîn Keyhüsrev, yaşı küçük olmakla beraber babasına yakınlığı ve hizmeti en çok geçen evlâdı idi. Sultan, oğlunu yanına oturtup, şu nasihati ve vasiyetini söyledi: "Kıymetli yavrum! Artık ben bu fânî âlemden göçmek üzereyim ve âhiret azığı, kazancı olacak şeyleri hazırlamakla meşgulüm. Sen ise sultanlık bağının taze fidanı, ilâhî lütuflar bahçesinin çiçeğisin. Benden sonra tahta sen çıkacak ve bu devleti idare edeceksin. Bu hususta sana vasiyet ve nasihatim vardır. Seni on bir kardeşin arasından şunun için tercih edip, seçtim. Sende sultanlık istidadı görüyorum. Bu Müslüman milletin başına geçeceksin. Onlar, Allah’ü Teâlâ’nın sana emânetidirl

Bir Kalpte İki Korku Olmaz!

Bir Kalpte İki Korku Olmaz! Abdüllatif Uyan Büyük velîlerden “Muhammed Hârezmî” hazretleri, bir iki ahbabıyla sohbet ederken; - Allahü teâlâ, bir kuluna iki korkuyu birden vermez, buyurdu. - Anlamadık, dediler. Şöyle izah etti: - Hadîs-i kudsîde mealen; “Dünyada benden korkan, âhirette korkmasın. Dünyada korkmayan ise âhirette çok korksun” buyuruluyor. Ve ilave etti: - Ama korkmak, sevginin alâmetidir. Seven korkar çünkü. Sevmeyen korkmaz. - Seven niye korkar ki efendim? - Onu incitirim diye korkar. Korkusu, onu üzerim diyedir. Müslümanın Rabbinden korkması da böyledir işte. Bir günah işlerim de Rabbim bana gücenir, diye titrer âdeta. Tasavvuf nedir? Sordular yine: - Tasavvuf nedir efendim? - Tasavvufu çok âlimler tarif etmiştir, buyurdu. Bunların içinde benim en çok beğendiğim bir tarif var. - O hangisi? - Tasavvuf, ehemmi mühimme tercih etmektir. - Anlamadık, nasıl yâni? - Yâni hangi iş mühimse, onu önce yapmak, mühim olmayanı sonraya bırak

Kem Âlât İle Kemâlât Olmaz (2)

Kem Âlât İle Kemâlât Olmaz (2) Atalarımız çok güzel söylemişler: "Kem alat ile kemalat olmaz." Yani eksik, aksak enstrümanla mükemmellik yakalanmaz. Nabi'nin: "Tahsil-i kemalat kem alat ile olmaz" beytinde de geçer bu söz. Kaliteli malzeme olmazsa kaliteli ürün olmaz. Tabi ki kaliteli insan olmazsa toplumda da düzelme olmaz.  Yeşilay’ın raporuna göre Türkiye’de sigara ve uyuşturucuya başlama yaşı 11’e inmiş. Alkole başlama yaşı ise 13’e kadar düşmüş. Fuhuşa başlama yaşı 11 – 13 arasındaymış. Artık şehrimizde de okul önlerinde, sokaklarda sigara içen kızlı erkekli çocuk toplulukları bizi şaşırtmıyor. Sekiz-on sene kadar önce alkollü içki satan dükkânların sayısı bir elin parmaklarını geçmezken şimdi her cadde de, her sokakta birkaç tanesine rastlamak mümkün. Şehrimizde tüketilen içki ve sigara bedeli milyarlarla hesaplanıyor artık. [DPT’nın açıklamalarına göre yurdumuzda kişi başına içki tüketimi 20 litreyi aşıyor. Alkollü içki tüketiminde dünyanın ilk