Kayıtlar

Ağustos 27, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Vatanımızın Hepsi Gitmeden, Darbeler ve Terör Bitmez

Vatanımızın Hepsi Gitmeden, Darbeler ve Terör Bitmez Yüce Rabbimize hamdolsun ülkemiz büyük bir badireyi ucuz atlattı. Gerçi 250’ye yakın şehit 2000 civarında sakat ve yaralı, milyonlarca liralık maddi zarar var… Ama biz buna ucuz atlattık diyoruz. Peki, bu darbeyi kim planlayıp yönetti? Bunu sadece bir cemaat diyerek geçiştirmek saflık olur. Her zaman olduğu gibi başrollerde Siyonizm ve Haçlı güruhu var. Kuklalık yapanlar ise cemaat ve dış uzantılar… Darbelerle her on yılda Türk Milleti’ne hiza çeken küresel güçler; 15 Temmuz 2016’da kaybetmiş; dünyanın kurulduğu günden bu yana en ağır tokadı yemişlerdir. Fakat onların başarısızlıkları ve aldıkları ağır hasar bu işin bittiğini göstermez. Biz, bu ülkede; “Doğudan birkaç vilâyet verelim!” diyenleri bile gördük… Rahmetlik Nasrettin Hoca’mızın buyurduğu gibi “Yorgan gitmeden, kavga bitmeyecektir.” Son vatan toprağı elden gitmeden; ne darbeler ne terör asla ve asla bitmez… Şunu Asla Ve Asla Unutmayalım; Çok Zor Bir Coğraf

Bir Öküz Uğruna Ne İnekler Feda

Bir Öküz Uğruna Ne İnekler Feda Oğlunun okuması için elindeki bütün inekleri satan bir köylü, onun bir şey öğrenemediğini görünce: - Ne bahtsız adammışım, diye söylenmiş. Bir öküz uğruna ne inekler feda ettim.

Bir Bardak Süt

Bir Bardak Süt Howard Kelly yoksul bir ailenin çocuğuydu. Kapı kapı dolaşarak bir şeyler satıyordu. O gün hiç satış yapamamıştı. Karnı açtı. Çalacağı ilk kapıdan yiyecek istemeye karar verdi. Kapıyı genç bir kadın açtı. Howard utandı ve sadece bir bardak su isteyebildi. Kadın kocaman bir bardak süt getirdi. Çocuk sütü içti, teşekkür ettikten sonra "Borcum ne kadar? " diye sordu. Genç kadın gülümseyerek, "Borcunuz yok. Annem bize yaptığımız iyiliğe karşı bir bedel almamamızı öğretti" dedi. Howard bir kez daha teşekkür ederek gitti. Yıllar sonra o genç kadın hastalandı. Onu büyük bir kentin hastanesine götürdüler. Kendisine Howard Kelly adlı genç bir doktor baktı. Howard kadını hemen tanıdı. Yıllar önce kendisine süt veren kadındı bu. Ama belli etmedi. Onu tedavi etti ve iyileştirdi. Kadının ödeyeceği fatura Dr. Kelly’nin önüne geldi. Dr. Kelly bir not yazarak faturaya ekledi. Kadın faturayı nasıl ödeyeceğini kara kara düşünüyordu.

Bir Musibet...

Bir Musibet... Kumandanlarından biri bir zafer dönüşü Halife Hz. Ömer'in huzuruna çıktı. Yanında kısa boylu, tıknaz biri bulunuyordu. Hz. Ömer "Bu kim?" diye sordu. Kumandan anlattı: "Efendim bu benim sağ kolumdur. Hangi görevi verdimse başarı ile tamamladı. En gizli haberleri yerine ulaştırdı. Bazen bir orduya bedel hizmet gördü. Zaferlerimi onun sayesinde kazandım diyebilirim.” Aradan zaman geçti, aynı kumandan halifenin huzuruna yeniden çıktı. Ama mağlup bir kumandan olarak Halife sordu: - Hani sağ kolun nerede? - Sormayın ya Ömer, ihanet etti, düşman tarafına geçti. Hz. Ömer bu defa konuştu: - Allah'tan başka hiç kimseye dayanmamak gerektiğini geçen sefer söyleyecektim vazgeçtim. Bir musibet bin nasihatten yeğdir diye düşündüm. Kıssadan Hisse: Devlet işlerinde kimseye güvenmemeli. İnsanlar çetin testlerden geçirilmeli… Hele bu devirde…

Okuyalım Uygulayalım, İsraftan Kaçınalım!

Okuyalım Uygulayalım, İsraftan Kaçınalım! Beş yaşında idim. Babaannem rahmetli, pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi, aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyor. Çocukluk işte, 'aman babaanne dedim. Bir pirinç tanesi için bu kadar çaba harcamaya, yorulmaya değer mi?' Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu. 'Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun,' dedi. 'Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanın göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun?' Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. Alain'in proposlarını okuyorum. Birden irkildim. Babaannemi hatırladım. Alain, “Bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur!” diyordu. İlave ediyordu. “Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri, göz nuru, el emeği vardır!” diyordu.