Kayıtlar

Mart 22, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İhlâsın Bereketi

İhlâsın Bereketi Cenâb-ı Hak buyuruyor: “De ki: Ben, dîni Allah’a has kılarak ihlaslı bir şekilde O’na kulluk etmekle emir olundum.” (Zümer, 11) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Kırk sabah Allah için samîmî davranan kimsenin hikmet menbâları (kaynakları) kalbinden diline çıkar, ulaşır.” (Münâvî, VI, 43) Allah Teâlâ kudsî bir hadîste şöyle buyurmuştur: “İhlâs, Benimle kulum arasında mukarreb (yaklaştırılmış) meleğin ve gönderilmiş (mürsel) peygamberin kavrayamayacağı bir sırdır. Ben, cemâl ve celâl sıfatlarımın tecellîsiyle ihlâslı kullarımın kaplerini süslemeyi üstlenirim.” (Irakî, Muğnî, IV, 376) Bağdat’ta bakırcılar çarşısında büyük bir yangın çıkmıştı. İki çocuk, yanmakta olan dükkânların birinde mahsur kalmıştı. Çocuklar “İmdât!” diye feryâd etmelerine rağmen, alevler çok şiddetli olduğundan hiç kimse kurtarmaya cesâret edemiyordu. Çocukların ustası ise dışarıda çâresizlik içinde: “–Kim çocukları kurtarırsa ona bin altın vereceğim!” diye ni

İmam Ebu Yusuf Rahmetullahi Aleyh Ve Hamamcı

İmam Ebu Yusuf Rahmetullahi Aleyh Ve Hamamcı Ebû Yusuf Rahmetullahi Aleyh fakir bir aile çocuğu idi. Binbir güçlük içinde tahsiline devam ediyor ve tek teselliyi, hocası İmam-ı A'zam'm: — İlim azizdir, sahibini de aziz eder, sözünde buluyordu. Talebeliği zamanında bir gün hamama gitmişti. Hamamdan çıkarken üzerinde hamamcıya verecek para çıkmadı. Hamamcı bütün ısrarlarına rağmen parasız göndermiyordu. Her ne kadar: — Şimdi yanımda yok, bana müsaade et sonra getiririm. Ben talebeyim, istersen sana bir ilmi mesele, öğreteyim dediyse de hamamcıya tesir etmedi. Hamamcı en sonunda ayakkabısını rehin alıp İmam-ı Ebû Yusuf Rahmetullahi Aleyh’i yalın ayak gönderdi. Ancak para bulup getirdiği takdirde ayakkabısını alabilecekti. Bu hâl İmam'ın çok ağrına gitmişti: — Bir hamamcıya bile sözümüz geçmiyor, paran olmazsa rezil olursun, diyerek ilim tahsilinden vazgeçti ve para kazanmanın yollarını aramaya başladı. İmam-ı Yusuf Rahmetullahi Aleyh’in bu kar

Hz. Süleyman Aleyhisselâm'a Hüdhüd'ün Tavsiyesi

Hz. Süleyman  Aleyhisselâm 'a Hüdhüd'ün Tavsiyesi Hem peygamber, hem Sultan olan ve bütün canlı varlıkların dilinden anlayan Süleyman Aleyhisselâm'a Allah tarafından bir melek gelip: — Ya Süleyman! Bu su sana Allah tarafından gönderildi. Eğer bu hayat suyundan içersen, kıyamete kadar yaşayacaksın. İçmezsen ecelin geldiği zaman öleceksin. Hangisini tercih edersin? dedi. Süleyman Aleyhisselâm cevap vermek için melekten biraz mühlet istedi. Melek Hazreti Süleyman'ın isteğini kabul edip gitti. Süleyman Aleyhisselâm bu meseleyi danışmak için bütün canlılardan heyetler toplayıp hepsinin fikrini sordu. Bütün canlı varlıklar, Hayat Suyundan içmesini ve kıyamete kadar yaşamasını tavsiye ettiler. Onlar: — Eğer bu suyu içer de kıyamete kadar yaşarsan, Allah için daha çok amel işlersin ve daha çok sevap kazanırsın, diyorlardı. Hazreti Süleyman, hayvanların içinden gelip gelmeyen var mı, Diye iyice bir kontrol ettiğinde Hüdhüd kuşunun gelmediğini fark e

İman Edeni Öldürdü

İman Edeni Öldürdü Eshaptan Ebû Katâde'nin kumandanlığında bir harp yapılıyordu, îslâm ordusunda bir de münafık vardı. Bu münafık hakikatte Allah için değil, kan dâvası güttüğü bir adamı öldürmek için harbe iştirak etmişti. Hakikaten savaş meydanında, hep müşriklerin ordusunda bulunan o kan düşmanının peşini takip ediyor ve her fırsatta onu öldürmek istiyordu. Bir ara tam karşı karşıya geldiler. Münafık daha avantajlı durumda idi. Kılıcını çekip müşriğin üzerine hücum ettiği zaman o: — Eşhedü enla Ilâle İllallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resûlühü, deyip Müslüman oldu. Fakat münafık onun bu sözlerine hiç kulak bile vermeden başını kesti ve yere serdi. Adam ölmüştü. Bunu gören bazı eshap üzüldüler ve durumu harpten döndüklerinde Peygamber Efendimize bildirdiler. Hazreti Resul: — İman eden bir kimseyi niçin öldürdün? Diye sordu. Münafık: — Ya Resûlallah! O kalben iman etmemişti, sadece ölümden kurtulmak için dille söyledi, dedi. Peygamberimi