Kayıtlar

çiçek etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Osmanlı Dönemine Ait En Güzel 15 Adet

Resim
Osmanlı Dönemine Ait En Güzel 15 Adet Osmanlı’ya ait gelenekleri ve âdetleri hiç merak ettiniz mi? Osmanlı dönemine ait en güzel 15 âdeti görünce Osmanlı insanının ne kadar kibar, ne kadar düşünceli ve ne kadar alçakgönüllü olduğunu anlayabilirsiniz. Pencere önüne konan çiçeklerin anlamını, kapılarda neden iki adet kapı tokmağı bulunduğunu, hanımlara verilen hediyenin ne anlama geldiğini, bazı ramazan geleneklerini öğrenebilirsiniz. Atalarımızı tanıdıkça onların ne kadar ince ruhlu olduklarını, ne kadar yüce değerlerle donatıldığını öğreniyoruz. Osmanlı’nın 600 sene cihana hükmeden gücünün ardında neler olduğunu anlıyoruz. Bizler batılılaşma ile insan olma ve devlet olma ruhunu kaybettik. Bu ruhu kaybedince topraklarımızı da huzurumuzu da kaybettik. Allah’ım bu aziz millete İslâmiyet’e uygun milli ve manevi değerlerimizi tekrar nasip eyle… 1) Zimem Defteri Ramazan günlerinde zenginler bakkal, manav gibi dükkânlara giderdi ve zimem defterini çıkarmalarını isterdi

Aşk

Resim
Aşk SEVGİ, insan tabiatının zevk aldığı bir şeye meyletmesidir. Bunun kuvvetli şekline AŞK denir. Âşık sevdiğine karşı aşırı derecede şefkatli olur ve malını mülkünü onun yolunda harcar. Hz. Yusuf’a olan aşkı ile dillere destan Züleyha buna açık bir misaldir. Gerçekten Züleyha, aşkı yüzünden malını - mülkünü, hatta güzelliğini bile kaybetti. Kendisi, yetmiş deve yükü inci ve cevhere sahipti. O paha biçilmez gerdanlıkları Hz. Yusuf’a olan aşkı yolunda sarf etti. Her kim: “Ben bu gün Yusuf’u gördüm” dese, ona değerli gerdanlıklardan bir tanesini verirdi. Böylece vere vere hiçbir şeyi kalmadı. Her şeyi “Yusuf” diye çağırırdı. O’na olan ifrat derecesindeki aşkı yüzünden “Yusuf” kelimesinden başka her şeyi unutmuştu. Başını göğe kaldırdığı zaman yıldızlarda, “Yusuf” ismini yazılı görürdü. Gene anlatıldığına göre Züleyha imana gelip Hz. Yusuf ile evlendikten sonra artık O’ndan uzak durmaya ve ibadet için tenhalara çekilmeye başladı. Artık bu aşkı, o aşkın gerçek s

Çatlak Kova

Çatlak Kova Hindistan’da bir parya, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalarından biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan sahibin evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu yıllar boyunca her gün böyle devam etmiş. Parya her seferinde sahibinin evine sadece 1,5 kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. Sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında Parya’ya seslenmiş: ”Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum...” ”Neden?” diye sormuş Parya. “Niye utanç duyuyorsun?” Kova cevap vermiş: ”Çünkü yıllardır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.” Parya şöyle demiş:

Bir Tokada Çiçek Tarlası Satılır mı?

Bir Tokada Çiçek Tarlası Satılır mı? Zengin bir adamın haylaz bir oğlu varmış. Ceplerini parayla doldurur, eve köye uğramaz, akşama kadar serseri bir arkadaş gurubuna takılır, içki kumar nerede kötülük varsa onların peşinden koşarmış. Temiz kalpli baba çok üzülür ne kadar nasihat ederse de dinletemezmiş. Haylaz oğlu arkadaşlarına toz kondurmaz; -“Baba benim başım derde bile girse canım arkadaşlarım beni kurtarır, onlar benim yoluma ölüyor!” dermiş. Artık babasının canına tak etmiş. Üzüntüden yataklara düşmüş. Bir gün; -“Oğlum senin kaç arkadaşın var?” demiş. Oğlu; -“Babacığım çok fazla; onlarca, yüzlerce…” Babası da; -“İşe yaramadıktan sonra; milyon olsa neye yarar? Benim bir arkadaşım var, dünyalara bedel!” demiş. Oğlu gülerek; -“Babacığım bu yaşa gelmişsin, sadece bir arkadaş mı? Diye alay etmiş. Babası; -“Hakiki dost olsun da bir tane olsa da yeter!” Dedikten sonra; -“Bak oğlum, senin arkadaşların mı iyi, benim arkadaşlarım mı daha iyi?” “Deneyelim! Demi

Çiçek Değil, Çocuk Yetiştirdiğini Unutma

Resim
Çiçek Değil, Çocuk Yetiştirdiğini Unutma Kapı komşum David’in beş ve yedi yaşında iki çocuğu var. Bir gün yedi yaşındaki oğlu Kelly’ye benzinle çalışan çim biçme makasıyla nasıl çim biçildiğini öğretiyordu. Makinayı çim üzerinde nasıl döndüreceğini öğretirken eşi Jan, David’i bir soru sormak için içeri çağırdı. David içeri girince, Kelly makinayı çalıştırdı ve çimlerin ortasındaki çiçek tarhına daldı. Çiçek tarhı bir anda mahvolmuştu. David döndüğünde gördüğü manzara karşısında çılgına döndü. Bütün komşuların çok beğendiği, ilmik ilmik kendi elleriyle yaptığı çiçek tarhı yoktu artık. David tam sesini yükseltmeye başlamıştı ki, Jan dışarıya çıktı ve David’e:  “- David, çiçek değil, çocuk yetiştirdiğini unutma!”  dedi. Jan bu sözleriyle bana ana baba olarak önceliklerimizin ne olduğunu çok güzel anımsattı. Çocukların kendileri ve benlik saygıları, kırabilecekleri ya da hasar verebilecekleri herhangi bir fiziksel nesneden çok daha önemlidir. Bir futbol topunun kı

NE TATLIDIR ÇOCUKLAR

NE TATLIDIR ÇOCUKLAR Dalda açan tomurcuk, Hiç günahsız yavrucuk, Nurla dolu kutucuk, Pek masumdur çocuklar… Çiçek olur açarlar, Eve neşe saçarlar, Kuşlar gibi uçarlar Ne şirindir çocuklar… Oyun oynar sevinir, Mutlu olur övünür, Ters bakarsan üzülür, Ne naziktir çocuklar… Hile nedir bilmezler, Kötülüğü sevmezler, Asık yüze gülmezler, Ne tatlıdır çocuklar… Civil civil konuşur, Çabuk kızar bozuşur, Hiç kin tutmaz barışır, Hoşgörüdür çocuklar… Sevgiyle büyütelim İmanla öğütelim, Bilgiyle donatalım, Yarınımız çocuklar… Yaşar AKKAŞ 13.01.2010 “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ”