Kayıtlar

İbrahim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İbrahim Amca ve Cadallah Kuran (Yaşanmış Hikâye, Sonuna Kadar Okuyun...)

İbrahim Amca ve Cadallah Kuran (Yaşanmış Hikâye)   Bu yaşanmış gerçek bir hikâye. Mısırlı bir dava adamı olan doktor Saffet Hicazi'den dinledim bir Tv kanalında... Kendisi de, olayın kahramanından bizzat dinlemiş. İbrahim Amca bir Türk. Fransa'da yaşıyor ve mütevazı bir bakkal dükkânı var, daha doğrusu küçük bir marketi... O'ndan alışveriş yapan bir sürü site sakini var dükkânının çevresinde. Her milletten, her dinden, her renk ve ırktan pek çok insanlar... Olayımızın kahramanı Cad, 7 yaşında bir Yahudi çocuğudur. Cad, her gün gelir ve İbrahim Amca'dan alışveriş yapar, her gelişinde de sahibine hissettirmeden(!) bir çikolatayı cebine indiriverir... Bu aylarca böyle devam eder. Bir gün yine gelir, alışveriş yapar ama her zaman yaptığı gibi çikolata almaz, çıkar... İbrahim Amca, arkasından seslenir şefkatle; "Caad, bugün çikolatanı almadın" Ve uzatır ona her zaman Cad'ın aldığı çikolatayı... Cad, çocuk şaşırır ve: "- Biliyor muyd

Peygamberlerin Meslekleri

Peygamberlerin Meslekleri Peygamberler Niçin Gönderildi?             Peygamberlerin insanlığa gönderiliş amacı; Allah’ü Teâlâ’dan aldıkları emirleri insanlar iletmek, örnek davranışlarıyla doğru yolu göstermek insanları hem dünyada hem ahirette saadete erdirmektir.             Peygamberlerin en büyük görevi onlar elçidir. Allah’ü Teâlâ’dan aldıkları emirleri insanlara tebliğ etmektir. Kısacası emri bil ma’ruf, nehyi anil münker yapmak yani cihad etmektir.              Her insan aynı zamanda Allah’ü Teâlâ’nın halifesi ve peygamber vekilidir. Zaten bu zamandan sonra peygamber gelmeyeceğine göre bu görevi kim yapacak? Bundan dolayı her insan emri bil ma’ruf nehyi anil münker yapmak zorundadır. İyiliği emretmenin kötülüğü yasaklamanın sevabı öyle yüksek ki anlatılamaz… Peygamberler, Allah’ın Celle Celâlüh hikmeti, adaleti, rahmeti ve şefkati gereği olarak dünyaya gönderildiler. İnsanlığın kurtarıcısı ve yol kılavuzları oldular. Yetmedi insanlık için kitaplar ve melekler gönderi

İbrahim Bin Ethem Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinden Nasihatler

  İbrahim Bin Ethem Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinden Nasihatler   İbrahim bin Ethem bir gün Basra çarşısında gezerken halk başına toplandı ve “Bana dua edin icabet edeyim” mealindeki ayet-i celileyi sordular ve: “Biz Allah’a dua ediyoruz. Fakat müstecap (kabul) olmuyor. Acaba neden?” diye yakındılar. Dedi ki: Kalbiniz on şeyden ölmüştür. 1- Allah’ı tanırsınız, ama hakkını eda etmezsiniz. 2- Allah’ın kitabını okursunuz, ama onunla amel etmezsiniz. 3- İblis’in düşmanlığını iddia edersiniz, ama ona tabi olursunuz. 4- Resulullah’ın sevgisini iddia edersiniz, ama onun izini ve sünnetini terk edersiniz. 5- Cennetin sevgisini iddia edersiniz, ama onun için amel etmezsiniz. 7- Ölümün hak olduğunu iddia edersiniz, ama onun için hazırlanmazsınız. 8- Başkalarını ayıpları ile meşgul olursunuz, ama kendi ayıplarınızı terk etmezsiniz. 9- Allah’ın verdiği rızkı yersiniz, ama Allah’a şükür etmezsiniz. 10-Ölülerinizi gömersiniz, ama onlardan ibret almazsınız.

Günahkâr Adam İle İbrahim Ethem'in İbretlik Diyaloğu

Günahkâr Adam İle İbrahim Ethem'in İbretlik Diyaloğu Bir gün eski Belh Sultanı İbrahim bin Edhem Hazretlerine bir adam geldi: “- Ey doğruluk ırmağı, dedi, ben günah işleyip duruyorum. Bana bir kurtuluş yolu göster ki, o belâdan kurtulayım.” Velîler velisi tatlı bir tebessümle dedi ki: “- Madem günah işliyor, Rabbine isyan ediyorsun. O halde Allah’u Teâlâ'nın senin için vermiş olduğu rızıklardan yeme.” Adam birden titredi: “- İyi ama dedi, Allah'ın bana verdiği rızıklardan yemezsem, nasıl yaşarım?” “- Madem öyle! Allah'ın senin için takdir ettiği sudan içme.” “- Bu hiç mümkün değil! Su içmeden yaşanır mı?” “- O halde, Allah'ın yarattığı havayı teneffüs etme.” “- Hayır, hayır! Buna da imkân yok!” “- Sana daha ne diyeyim? Madem Öyle! Allah'ın mülkünden çık git. Kendine bir başka mülk edin!” Günahkâr adamın aklı uçacak gibi oldu ve dedi: “- Neler diyorsun ey Pir? Allah'ın mülkünden başka mülk var mı ki, g

İbrahim Aleyhisselâm’ın Eşi Sâre’nin Namus Koruma Duası

İbrahim Aleyhisselâm’ın Eşi Sâre’nin Namus Koruma Duası İbrâhim Aleyhisselâm, Nemrud’un ateşinden kurtulduktan sonra, Bâbil’den ayrılıp, Mısır firavunlarından Senan bin Ulvan’ın ülkesi Mısır sınırına geldi. Gidecekleri yere varabilmeleri için bu ülkeden geçmek zorundalardı. Bu kralın kötü bir namı vardı: Güzel evli kadınları kocalarından zorla ayırıyor ve onları yanında alıkoyuyordu. Bu durumu Hz. İbrahim Aleyhisselâm biliyordu. Bunun üzerine şehre girmeden eşine şöyle dedi: “- Buranın çok zalim bir kralı var. Güzel kadınları kocalarından zorla alıyor. Senin, benim eşim olduğunu anlarsa, seni de benden zorla almak isteyebilir. O yüzden olur ya seninle muhatap olursa ve sana benim kim olduğunu sorarsa eşim değil kardeşim dersin. Bu yalan da değil. İkimiz aynı zamanda iman kardeşiyiz.” Şehir içinden geçerken Hz. Sâre validemiz kralın adamlarının dikkatinden kaçmadı. Krallarına yaranmak için hemen Hz. Sâre’yi alıp saraya getirdiler. Hz. İbrahim Aleyhisselâm, eşini teslim et

İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri ve Köle

İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri ve Köle İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri azat etmek için bir köle almıştı. Köleye sordu: – Adın nedir? – Ne diye çağırırsanız odur, efendim… – Ne yemek istersin? – Ne verirsen onu yerim, efendim… – Ne iş yaparsın? – Ne emrederseniz onu yaparım, efendim… – Ne arzu edersin? – Kölenin arzusu olur mu? Efendinin dileği, kölenin arzusudur... Bu cevaplar karşısında İbrahim Edhem Kuddise Sirrûh Hazretleri hüngür hüngür ağlar ve kendisine şöyle der: – Be hey miskin, kulluğu bu köleden öğren. Sen hiç ömründe Allahü Teâlâ’ya karşı böyle kul olabildin mi?

İbrahim Aleyhisselâm'ın Duaları

İbrahim Aleyhisselâm'ın Duaları رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ Okunuşu: "Rabbi heb lî mines sâlihîn" Anlamı: "Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et!" Kaynak: (Saffat Sûresi, 100) رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ Okunuşu: "Rabbi heb lî hukmen ve elhıknî bis sâlihîn" Anlamı: "Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat." Kaynak: (Şu'arâ Sûresi, 83) رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء Okunuşu: "Rabbic’alnî mukîmes-salâti ve min zürriyyetî Rabbenâ ve tekabbel du'âi" Anlamı: "Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı kabul et!" Kaynak: (İbrahim Sûresi, 40) رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ Okunuşu: "Rabbenâgfirlî ve li vâlideyye ve lil mu’minîne yevme yekûmul hisâb" Anlamı:

Takkeci İbrahim Ağa Camii

Resim
Takkeci İbrahim Ağa Camii Mimar Sinan tarafından inşa edilen cami Topkapı'da bulunuyor. Rivayetlere göre: 1500'lü yıllarda Topkapı surlarının dibinde, küçük bir kulübede fakir bir takkeci yaşarmış. Hayattaki en büyük isteği bir cami yaptırmakmış ancak takke satarak ekmeğini bile zor kazanırmış.  İbrahim Efendi adındaki bu takkeci, bir gün rüyasında bir zat görür. Bu zat ona: "- Rızkın iki salkım üzümdedir, Bağdat'a git." der.  Aynı rüyayı üç kez gören İbrahim Efendi, "- Herhalde bize yol göründü!" diyerek yola koyulur.  Bağdat'a vardığında onun kuru ekmek yediğini gören bir hancı, İbrahim Efendi'ye acıyarak kapının önündeki asmadan iki salkım üzüm kopartır ve İbrahim Efendi'ye verir.  Ardından İbrahim Efendi'ye nereden geldiğini sorar. İbrahim Efendi de durumu anlatır.  Hancı, "- Bir rüya için buralara gelinir mi? Ben de rüyamda İstanbul'da, Topkapı'da yaşayan bir İbrahim Efendi'nin k