Kayıtlar

çile etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Halife Abdulmecidin Kızı Dürr-ü Şehvar Sultan’ın Çilesi ve Kabul Olan Duası

Resim
Halife Abdulmecidin Kızı Dürr-ü Şehvar Sultan’ın Çilesi ve Kabul Olan Duası 18 Kasım 1922 Yılında halife seçilen Abdülmecid Efendi, Cumhuriyet sonrası 3 Mart 1924 Yılında ani bir kararla, 17 kişilik ailesiyle birlikte sürgüne gönderilmek üzere akşam Dolmabahçe sarayına, dönemin İstanbul emniyet müdürü polislerle gelir. Lozan anlaşması ile İngiliz mandasına giren yeni yönetim Osmanlı Bakiyesi ve hatıralarını bir bir tasfiye kararı almıştı. Halıda, O esnada Kuran'ı Kerim okumaktadır. Müdür ve polisler odaya girer: “- 45 dakika zamanınız var. Hazırlanın sürgüne gönderiliyorsunuz!” derler. Mübarek itiraz etse de, emrin Ankara'dan geldiği anlatılır. Okumakta olduğu Kur’an-ı Kerimi kapatır... Ellerini Semaya kaldırarak: “-Allah'ım görüyorsun uğruna can ve cananlar verdiğimiz Vatanımdan sürgün ediliyorum. Gurbet ellerde ölürsem, beni Peygamber Efendime komşu eyle!” der ve apar topar ailesiyle birlikte hazırlanırlar. Apar topar Haydarpaşa Tren gar

Nefis Çile Çekmeden, Ruha Bayram Yok!

Nefis Çile Çekmeden, Ruha Bayram Yok! Cenâb-ı Hak buyuruyor: "Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir, Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir." (Şems, 9-10) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Allah'ım! Rahmetini umuyorum. Gözümü açıp kapayıncaya kadar dahî beni nefsimin hevâsıyla baş başa bırakma! Her hâlimi ıslah eyle! Şüphesiz Sen de bir ilâh yok…” (Ebû Dâvud, Edeb, 100-101) Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri buyurur: “Nefsimi ilâhî vuslata yolculuk yapmaya davet ettim, bu zor yolculuk husûsunda nefsim direndi ve bana güçlük çıkardı. Ben de nefsin bütün dünyevî arzularını bertarâf ederek Cenâb-ı Hakk’ın huzûruna yöneldim!” Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri merhale merhale bu mücadeleyi şu temsillerle anlatır: “On iki yıl nefsimin demircisi oldum, onu riyâzat körüğüne koyup mücâhede ateşiyle kızarttım. Kınama örsüne koyup melâmet ve mahviyet çekiciyle dövdüm. Sonra beş yıl nefsimin aynası oldum. Yani onu murâkabeye aldım

Er Çilesi

Er Çilesi  Büyük mutasavvıf Hacı Bektaş Veli'ye müridleri bir gün "Sizinle beraber biz de erbaine (çileye, kırk günlük nefsi terbiye edici perhiz) girelim" dediler Hacı Bektaş kendilerine sordu: - Er çilesine mi, kadın çilesine mi? Müridler bundan bir şey anlamayınca açıkladı: - İsterseniz 40 gün bir şey yemeden riyazet (perhiz) yapalım, bu kadın çilesidir İsterseniz 40 gün tuzlu et yiyip su içmeyelim, bu da er çilesidir Müridler bağış dilediler: - Efendimiz biz bu ikincisine dayanamayız! (Alıntı)

BAŞÖRTÜLÜ BACI

BAŞÖRTÜLÜ BACI                             ( Başörtüsü için çile çeken ve çekmiş tüm bacılara) Başını kapatarak, Hak’kın emrine uydun, Kahramanca direndin; harama karşı koydun, Eğilmedin, yılmadın; başını açtırmadın,          Başınla, başörtünle; gönüllerin tacısın,          Bu yaşta Hak aşığı, sen en güzel bacısın!... Cahiliyye devrini, aşarken kötülükler, Şeytanı güldürürken,  yapılan hafiflikler, Müminleri üzerken; pislikler, sefillikler...          Artık bir çığır açtın, gençliğin ilâcısın,          Nene’sin, Şerife’sin; sen en yiğit bacısın! İmanla ışıldadın; parladın, berraklaştın, Müminlerin gönlünde, taht kurdun kutsallaştın, Çığır açtın gençlere, yüceldin bayraklaştın!...          Sevin ey mücahidem; sen artık gönüldesin,          Küfürle uğraş için; hepimizden öndesin!... Ne mübarek anadır, seni doğuran ana, Herkese örnek olsun, böyle şuurlu baba, Rabb’im kabul eylesin, kazan mübarek ola!...          Namus, haya edebin;