Kayıtlar

Haziran 14, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hacı Veyiszade Mustafa Efendi’nin Duası

Hacı Veyiszade Mustafa Efendi’nin Duası Yastığım seccade olsun, uykum namaz kılsın, soluğum zikir çeksin Allah'ım. Ayağımdan başıma, doğduğumdan bu yaşıma bütün günahlarıma tövbe ya Rabbi! Öleceğime bütün kalbimle inanıyorum, Azrail'i karşıma güler yüzle çıkar ya Rabbi! Gözümün ışığını, beynimin dimağını, elimin, kolumun, ayaklarımın direncini, tüm vücudumun güç ve kuvvetini elimden alma ya Rabbi! Bakışım ibadet, sükûtum tefekkür olsun. Konuşmam zikir yapsın. Göz açıp kapayıncaya kadar bizi nefsin elinde bırakma ya Rabbi! Her nefeste dilimi zikirden, kalbimi şükürden, beynimi fikirden ayırma ya Rabbi! Aileme kötülük yapmak isteyenlere mani ol Allah'ım. Allah'ım, günahlarını affettiğin sıddıklardan eyle. Onların sohbetlerine, zikirlerine ilhak eyle ya Rabbi! Yeni doğmuş sübyan gibi karşına çıkarmayı nasip eyle! Bizleri salih kulların arasına katıver. Defterimin kapanmayacağı hayırlar yapmayı nasip et. Naim cennetinin varislerinden eyle. Annemi ve b

Bir Anadolu Velî'si Yunus Emre (Kuddise Sirrûh)

Bir Anadolu Velî'si Yunus Emre (Kuddise Sirrûh) Bilindiği üzere, târihî olaylar ve tarîhî şahsiyetler kendi dönemleri içinde ele alınır ve öyle değerlendirilirler. Yûnus Emre de târihî bir şahsiyettir, târihin belli bir döneminde yaşamış, bir misyon icrâ etmiş ve her fânî gibi o da mukadder vakit gelince, emânetini Hakk’a teslim ederek ebediyete intikâl etmiştir. Fakat o öyle bir şahsiyettir ki, küçücük cirmine rağmen, Şeyh Gâlip’in ifâdesiyle “merdüm-i dîde-i ekvân” olan yâni “varlık âleminin gözbebeği olan İnsan” ı ve onun tüm sorunlarını dert edinmiş, bu kutlu varlığın şu dünyâ denilen fânî âlemde acı ve ızdırap çekmesine gönlü râzı olmamış; onu, bu içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmanın yollarını aramış; bulduğu hakîkatleri, karşılaştığı her insanla paylaşmış; şu âleme “hoş bir sedâ” bırakarak, görevini tamamlamanın mutluluğu içinde ebediyete yelken açmıştır. Araştırmalar, Yûnus Emre’nin 1240-1320 târihleri arasında yaşadığı ve 80-82 yaşında öldüğü şeklin

Her Neysen Onun En İyisi Olmalısın

Her Neysen Onun En İyisi Olmalısın Dağ tepesinde bir çam olamazsan Vadide,  bir çalı ol, Fakat oradaki en iyi küçük çalı sen olmalısın. Çalı olamazsan bir ot parçası ol, Bir yola neşe ver. Bir misk çiçeği olamazsan bir saz ol, Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın. Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmağa mecburuz. Dünyada hepimiz için birer şey var, Yapılacak büyük işler, küçük işler var. Yapacağınız iş, size en yakın olan iştir. Cadde alamazsan patika ol, Güneş olamazsan yıldız ol; Kazanmak ya da kaybetmek ölçü ile değildir. Sen her neysen, onun en iyisi olmalısın! Douglas Malloch Ya olduğun gibi görün veya göründüğün gibi olmalısın! Herkese karşı saygılı, mesafeli, edepli olmalısın. Hazreti Ali Radiyallahü Anh: “Dostlarınıza, bir gün düşmanınız olacakmış gibi, düşmanlarınıza bir gün dostunuz olacakmış gibi hareket edin, itidalden ayrılmayın, ifrata gitmeyin”   buyuruyorlar. Ömer Radiyallahü Anh buyuruyorlar ki; “Mümin aldatıldığı

Kuş Cıvıltısını Görebilmek

Kuş Cıvıltısını Görebilmek   Bir adam, ilk kez gittiği küçük bir kasabada tam bir yabancı olarak geziniyordu. Yol kenarında duran bir arabanın yanına gitti ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa sordu: - Parkın hemen yanı başında bir fırın varmış, onu arıyorum. Buraya çok yakın bir yerde olduğunu söylediler.   Çocuk, arabanın pencerisini iyice açtı ve bir süre sonra cevap verdi: - Ben de yabancısıyım buraların ama galiba sağ tarafa doğru gitmeniz gerekiyor. Adam bu kez başka bir soru sordu çocuğa: - Madem sen de yabancısın, söyler misin, böylesi bir tahminde nasıl bulunabildin? Bu soruya çocuk, gülümseyerek cevapladı: - Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? Bakın, kuş cıvıltıları da o yönden geliyor zaten. Çocuğun bu cevabını adam yeterli bulmadı: - İyi ama, dedi, bu ıhlamur kokusu ve bu kuş cıvıltıları, yalnızca bir ya da iki ağaçtan da gelebililir. Onların geldiği yönde ille de bir park bulunması gerekmez ki... Çocuk, bir kez daha gülümseyerek karşılık verdi: - Bir

Kuş Yemi

Kuş Yemi Beyazıt kıraathanelerinden birinde bir arkadaş bekliyordum. Burası pek tenha idi. İki üç kişi, sönmüş sobanın yanında alçak sesle dertleşiyor, bir ihtiyar memur, burnunda gözlük, elinde bir gazete ile uyukluyordu. Kahvenin ortasında siyah Şam kumaşından tarihi çarşaf giymiş altmışlık bir büyük hanım gözüme ilişti. Yanında altın başlı bir erkek çocuğu, çocuğun elinde bir kafes vardı. Bu hanımda bir İstanbul hanımı tipi vardı.  Kahveciye yavaş sesle bir şeyler söylüyor, küçüğün elindeki kuş kafesini gösteriyordu.  Kahveci gazetenin üstünde uyuklayan ihtiyara seslendi: - Abidin Efendi! Sen kuş meraklısısın. Ucuz bir saka var, alır mısın? İhtiyar adam kuş sesini işitince gözlerini açtı; çocuğu yanına çağırarak kafesi eline aldı, dudaklarını bükerek: - Yaramaz, dedi. Büyük hanım üzgün ve manalı bir bakışla ihtiyarı süzdü: - Satacak değildik ama... Maaş çıkmadı da... - Orası öyle hanım... kuşa yaramaz dedim ama, yarasa da alacak değilim. Onlara dikkatle baktığımı gören kahveci

İki Çam Ağacı

İki Çam Ağacı   İki çam ağacı, gözbebeği iki kızkardeş ormanda büyüdüler. İkisi dik, dirençli, yaprakları yeşil, dalları süslü. Yaz boyunca kuşlar dallarına konmuş, atlayıp sıçramış, sonra da uçmuşlardı. Bir kış günü ormandan güçlü, elinde baltasıyla ormancı geçiverdi. Ağaçlardan biri:  - Ah, iyi yürekli amca, rica ederim beni kes, dedi. Burası çok usanç! Bense o kadar güzelim ki hayret. İnsanlar güzelliğime hayran kalmalıdır. Kes iyi yürekli amca ve beni kente götür. Benim yerim ordadır. Ben yeni yılın celbedici çam ağacı olmak istiyorum.  Oduncu bir hamlede çam ağacını yere düşürdü. Oysa yeni ve ilginç yaşamın başladığından kıvançlıydı. Kızkardeşine:  - Ya sen, güzelim, sen de benimle gelmiyor musun? diye sordu. Gel, birlikte yılbaşı ağacı oluruz. İnsanlar etrafımızda şarkı söyleyecek, bizimle bayram yapacaklar!  Teşekkür ederim, sen gidebilirsin. Benim burası hoşuma gidiyor. Rica ederim, iyi yürekli amca, beni kesmeyin. Ben burda kalmak istiyorum!  Kaldı çam ağacı, kökleşti.