İki Çam Ağacı
İki Çam Ağacı
İki çam ağacı, gözbebeği iki kızkardeş
ormanda büyüdüler. İkisi dik, dirençli, yaprakları yeşil, dalları süslü. Yaz
boyunca kuşlar dallarına konmuş, atlayıp sıçramış, sonra da uçmuşlardı. Bir kış
günü ormandan güçlü, elinde baltasıyla ormancı geçiverdi. Ağaçlardan biri: - Ah, iyi yürekli amca, rica ederim beni kes,
dedi. Burası çok usanç! Bense o kadar güzelim ki hayret. İnsanlar güzelliğime
hayran kalmalıdır. Kes iyi yürekli amca ve beni kente götür. Benim yerim ordadır.
Ben yeni yılın celbedici çam ağacı olmak istiyorum. Oduncu bir hamlede çam ağacını yere düşürdü.
Oysa yeni ve ilginç yaşamın başladığından kıvançlıydı. Kızkardeşine:
- Ya sen, güzelim, sen de
benimle gelmiyor musun? diye sordu. Gel, birlikte yılbaşı ağacı oluruz.
İnsanlar etrafımızda şarkı söyleyecek, bizimle bayram yapacaklar! Teşekkür ederim, sen gidebilirsin. Benim
burası hoşuma gidiyor. Rica ederim, iyi yürekli amca, beni kesmeyin. Ben burda
kalmak istiyorum! Kaldı çam ağacı,
kökleşti. Kesilen öbür çam ağacını adam kentte satıverdi, insanlar, yılbaşı
şerefine iyice süslediler ve etrafında bütün gece türkü söylediler, hora
teptiler. Çam ağacı sevincinden zıplıyordu. İyi ama bu sevinç kısa sürmüştü.
Daha üçüncü gün çam ağacı evin ardına atılmış soğuklarda donakalmıştı. Evet,
çam ağacı sevinci yalnız bir akşam sürmüştü. Doğum yerinde kalan öteki çam
ağacı ise kışı geçirmişti bildiğince. İlkbaharda gövdesi etrafında ırmakcıklar
akıyordu. Ovada türlü çiçekler açıyordu. Dallarında her gün kuşlar ötüyordu.
Doğum yerinde kalan ağaç her yıl kendine göre sevinç buluyor, seviniyordu.
Güneşin gülüşünü, kuşların ötüşünü, böceklerin uçuşunu her yıl yeniden yaşıyor,
canlandırıyordu.
Velko NEDELKOVSKİ
Yorumlar
Yorum Gönder