Kayıtlar

aynı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allah'ü Teâlâ ‘Gafuru Rahim’dir!’ Ama Aynı Zamanda; ‘Allah Azîzün Züntikam’dır…

  Allah'ü Teâlâ ‘Gafuru Rahim’dir!’ Ama Aynı Zamanda; ‘Allah Azîzün Züntikam’dır… İki arkadaş medresede okuyup hoca olmuş. Biri başka şehre diğeri başka şehre gitmiş. Birisi hocalığa devam ediyor sürekli kendini geliştiriyormuş. Diğeri ise hocalığı bırakıp ticarete başlamış. Tüccar olan içkiye de başlamış. Her akşam kafayı çekiyormuş. Hocalığa devam eden, bir gün; arkadaşını ziyaret etmeye karar vermiş. Hocalığı bıraktığından haberi de yokmuş. O şehre gelip; arkadaşını sormuş. “- O şimdi meyhanede kafa çekiyor, sen hocasın galiba, O’nu ne yapacaksın?” Demişler. “- Ben O’nun eski arkadaşıyım; görmek istiyorum!” demiş. Etrafındakilerin şaşkın bakışları arasında, meyhaneye girmiş. Bir de ne görsün, arkadaşı durmadan içiyor. Eski hoca arkadaşının geldiğini görünce şaşırmış ama bozuntuya vermemiş. “- Hoş geldin arkadaşım! Sen buralara gelir miydin?” demiş. Hoca olan: “- Buralara gelmem ama senin burada olduğunu duyunca geldim! Sen hoca olmuştun, neden içki içiyorsun? A

Siz Müslümanlara Şaşarım. Üzüm Helâl, İçki Haram. Hâlbuki İkisi de Aynı Şeylerden Yapılıyor

Resim
  Siz Müslümanlara Şaşarım. Üzüm Helâl, İçki Haram. Hâlbuki İkisi de Aynı Şeylerden Yapılıyor              Hz. Ali Radiyallahü Anh bir Hristiyan’a misafir oldu. Adam üzüm getirdi. Hz. Ali Radiyallahü Anh üzümü yedi. Sonra üzümden yapılmış şarap getirdi. Hz. Ali Radiyallahü Anh buyurdu ki: “- Haramdır.” Hristiyan dedi ki: “- Siz Müslümanlara şaşarım. Üzüm helâl, içki haram. Hâlbuki ikisi de aynı şeylerden yapılıyor.” Hz. Ali Radiyallahü Anh buyurdu ki: “- Eşin var mı?” Dedi: “- Var.” “- Kızın var mı?” Dedi:             “- O da var.” “- İkisi de gelsin buraya.” Eşi ve Kızı gelince: Hz. Ali Radiyallahü Anh buyurdu ki: “- Bu Kız bu Anneden’dir, Ama görüyorsun ki Allah’ü Teâlâ annesini sana helâl, kızını ise haram kılmıştır.” Hristiyan biran için duraksadı, şok olmuştu. Bütün bildiklerini sorgulamaya ve halifeye doğru ağlamaklı bakmaya başladı. Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın elinden öpüp Müslümanlığı kabul etti!

Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin Kendisine Hediye Edilen Hurmaları Üç Defa Aynı Kişiye Vermesi

Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin Kendisine Hediye Edilen Hurmaları Üç Defa Aynı Kişiye Vermesi Bir gün Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz ashâbıyla birlikte otururlarken, Seyyidinâ Ebâbekir, Peygamberimizin tâze hurmayı çok sevdiğini bildiği için, bir miktar hurma alıp hediye olarak getirdi ve "Yâ Resûlallah Sallallahü Aleyhi Vesellem, tâze hurma gördüm, satıyorlardı, sizin tâze hurmayı sevdiğinizi bildiğim için alıp size getirdim, buyrun" dedi ve hurmaları Efendimizin önüne koydu. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem daha elini hurmalara uzatmadan, ortaya çıkan bir adam: "Yâ Resûlallah, o hurmaları bana versene" dedi. Dikkat edin, "Hurma ver!" demedi "hurmaları ver!" dedi yani hepsini istedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, hurmalara hiç elini sürmeden hepsini birden o adama verdi. Bunu görenler, Efendimizin sevdiği ve istediği halde o tâze hurmalardan yiyemediğine üzüle

İyilerle Aynı Mecliste Bulunan Kimse

İyilerle Aynı Mecliste Bulunan Kimse İyilerle aynı mecliste bulunan kimse, misk kokusu satanla beraber bulanan kimse gibidir. Ya ondan güzel koku satın alır, ya güzel kokunun etkisi üzerinde kalır. Kötü insanlarla beraber olan kimse de, körükçü dükkânında oturan kimse gibidir. Ona ya körükçünün elindeki ateşten bir kıvılcım sıçrar, bir tarafını yakar veya oradaki pis koku üzerine siner, o koku ile kalkar. (Hadis-i Şerif)

Aynı Yolu Takip Eden Üç Kişi

Aynı Yolu Takip Eden Üç Kişi Hz. Ömer Radiyallahü Anh, devlet başkanı seçildiğinde, Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh‘a tayin edilen maaş kadar ücret alıyordu. Bu şekilde bir müddet devam edildi. Daha sonra, Hz. Ömer Radiyallahü Anh, geçim sıkıntısına düştü. Bu durumu gören, Ashabın büyüklerinden bazıları toplanıp, bu durumu görüştüler. Zübeyr bin Avvam Radiyallahü Anh, kendisine söyleyerek maaşını artırma teklifinde bulundu. Hz. Ali Radiyallahü Anh: ‘Bu teklifi kabul edeceğini zannetmiyorum. İnşallah kabul eder. Gidip teklifi bildirelim‘ dedi. Bu arada, Hz. Osman Radiyallahü Anh söz alıp buyurdu ki: ‘Ömer‘in hak ve adalette ne kadar tavizsiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu teklifimizi bizzat kendimiz değil, kendisini kıramayacağı birine söyletelim. Bunu, kızı Hafsa teklif etsin!‘ Hz. Hafsa Radiyallahü Anha, babasının yanına varıp teklifi bildirince, çok hiddetlendi. Sonra kızı Hz. Hafsa‘ya sordu: ‘Sen Resûlullah‘ın evinde iken, Allahın Resulünün giydiği en kıymetli elbise ney

Dua Aynı Dua, Ama Okuyan Ağız...

Dua Aynı Dua, Ama Okuyan Ağız... Muhyiddîn-i Arabî (kuddise sırruh) hazretlerinden: Fakirin biri, bir ağaç dibinde gölgelenmekte olan Hz. Ali Radiyallahü Anh'ye gelir, ihtiyaçlarını arz eder: - Çoluk-çocuk sıkıntı içindeyim, ne olur bana biraz yardımda bulunun, der. Hz. Ali Radiyallahü Anh hemen yerden bir avuç kum alır, üzerine okumaya başlar. Sonra da avucunu açar ki, kum tanecikleri altın külçeleri hâline gelmiş... - Al, der fakire. İhtiyacını karşıla! Fakirin gözleri yerlerinden fırlayacak gibi olur: - Allah aşkına söyle yâ Emîre'l-mü'minîn! Ne okudun da kum tanecikleri altın oluverdi? Der. Hz. Ali Radiyallahü Anh anlatır: - Kur'ân-ı Kerîm, Fâtiha sûresine gizlenmiştir. Ben de Kur'an-ı Kerîm'i okudum, yani Fâtiha sûresini okudum bu kumlara... Bunu öğrenen fakir durur mu? O da bir avuç kum alır ve başlar okumaya. Okur, okur, okur... Ama kumlarda bir değişiklik yoktur. Altın filan olmuyor, aynen duruyor. Tekrar gelir ve İmam Ali kerremall

Aynı Özeni Gösteriyorum…

Aynı Özeni Gösteriyorum… Padişahın biri, oğlunu âlim bir zata; ilim tahsili için teslim etti. Seneler geçmesine rağmen çocukta bir ilerleme göremeyen padişah, Âlim zata: “Başka çocukları görüyorum hepsi mezun olup derslerini tamamladılar. Onlara gösterdiğin ihtimamı bizim çocuğa niçin göstermiyorsun?” deyince Âlim: — Padişahım hepsine gösterdiğim ihtimam hep aynı… Ne yapayım ki istidatlar muhtelif, dedi. (Alıntı)

Düşmanın Silahına Aynı Silahla Karşılık Verin

Düşmanın Silahına Aynı Silahla Karşılık Verin Mısır’ın fethinden sonra esir Memluk kumandanlarından Kayıtbay Yavuz Sultan Selim’in huzuruna getirilmişti. Aralarında şöyle bir konuşma geçti: “- Söyle bakalım Kayıtbay, cesaret ve kahramanlığın ne işe yaradı?” “- Cesaret ve kahramanlığım hâlâ var ey Sultan! Yalnız, bize ne yaptıysa ordunuzdaki toplar yaptı!” “- Anlamadım!. . ” “- Berberilerden biri, Venedik’ten top getirerek bize satmak istemişti de, Peygamberimizin, “ok ve kılıç kullanın” şeklindeki emrine aykırıdır diye satın almamıştık. O satıcı bize, “Yaşayan görecektir ki, memleketiniz top yüzünden elinizden çıkacaktır” demişti. Meğer doğruyu söylemiş!” “- Din kaidelerine böylesine bağlı idiniz de, Allah’ın, “Düşmanın silahına aynı silahla karşılık veriniz” emrine neden uymadınız? Bilmez misiniz ki, “Ok ve kılıç kullanın” demek “Başka silah kullanmayın” demek değildir. O zaman o silahlar varmış, şimdi de bu silahlar var!”

Osmanlı Devleti’ni Yıkan Güçler İle Türkiye’yi Bölmek İsteyen Güçler Aynı

Osmanlı Devleti’ni Yıkan Güçler İle Türkiye’yi Bölmek İsteyen Güçler Aynı Yazar: Yaşar AKKAŞ Osmanlı Devleti 1299 yılında kurulduğundan beri Avrupa, Asya ve Afrika’da genişlemeye devam ediyordu. Avrupalılar Osmanlı’dan öyle korkuyorlardı ki çocuklarını bile “Türkler Geliyor!” diye korkutuyorlardı. Nihayet 1699’da başlayan 2. Viyana Kuşatması sonunda yenilen Osmanlı Devleti devamlı toprak kaybetmeye başladı. Hollandalı Yahudi Erasmus “Osmanlı- Türk İmparatorluğu'nun büyüklüğü bizi korkutmamalıdır. Roma ve Büyük İskender'in İmparatorlukları da çok büyüktü ve yenilmez oldukları sanılırdı. Hâlbuki bu gün yoklar. Yıkılıp gittiler.” diyerek Türk korkusunu yenmeye çalışıyordu. Ortadoğu’nun enerji kaynaklarının büyük bölümünün hâkimiyeti de Osmanlı Devleti’nde olduğundan Siyonizm’in ve sömürgeci Haçlı güçlerinin işine gelmiyordu. Her iki küresel güç birleşerek Osmanlı’yı önce yıkmaya, sonra yok etmeye, topraklarını sömürge yapmaya karar verdiler. Bilim adamlarından oluşa