Kayıtlar

Haziran 13, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Cuma Hikâyesi...

Bir Cuma Hikâyesi...   Fakih Rahmetullahi Aleyh anlatıyor: Babam bana şöyle anlattı: “- Salih Meri Rahmetullahi Aleyh, cuma gecesi, cuma namazını kılmak üzere mescide gitmek için yola çıkıyor. Kabristana uğruyor. Kendi kendine şöyle diyor:” “- Tan yeri ağarıncaya kadar kalayım.” Kabristanın içine giriyor. İki rekât namaz kılıyor. Bir kabre dayanıyor. Gözlerine uyku geliyor. Şöyle bir rüya görüyor: Kabirde yatanlar kabirlerinden çıkmışlar, halka halka olup oturmuş, konuşuyorlar. Bir de bakıyor ki, onlardan ayrı, kirli elbiseli bir genç, bir köşede, üzüntülü bir halde oturuyor. Onu yanlarına oturtmuyorlar. Oradakilerin hepsine tepsi tepsi, üzeri mendillerle örtülü hediyeler gelip dağılıyor. Herkes kendi tabağını alıyor; sonra kabrine giriyor. En sonuna bu genç kalıyor. O da üzüntülü bir halde, kalkıyor; kabre girmek istiyor. Hemen ona soruyor: “- Hey Allah'ın kulu, sende gördüğüm bu üzüntü neden? Sonra gördüğüm bu hâl nedir?” O da şöyle diyor: “-  Ey Salih Meri, sen o tepsi...

Bir Varmış Bir Yokmuş

Resim
Bir   Varmış   Bir   Yokmuş   Yerdik peynirli dürümü.sallardık tırpanı. Öğlenin sıcağında çıkardı kafanın dumanı. Harmana getirip sürerdik sapı samanı. Ama yinede mutluyduk o zaman...   Güneş altında su gibi akardı terimiz. Yılan derisi gibi gavlardı sıcaktan derimiz. Akşam yatakta sır sır sızlardı her bir yerimiz. Yinede mutlu yaşardık o zaman...   Horoz ötümünde gider akşama dönerdik. Akşam öğünü için patetesi ateşe gömerdik. Gözümüz yatakta kalır mum gibi sönerdik. Yinede mutluyduk o zaman...   Bir yanda bostan,ırğatlık,harmanı yaylası. Azzik götürenin elinde helke.sırtında balası. İmece ile iş yapadı komşusu dayısı halası. Yorgunduk ama mutluyduk o zaman...   Go sabunla çıkarırdık sırtımızın kirini. Bir yerimiz ağrısa alıp getirirdik birini. Doktor yerine kullanırdık aspirini gırıpini. Yinede mutluyduk o zaman   Her dağ’da vardı yayla denen obamız. Akşam olunca meşeyle dolardı sobamı...