Bir Cuma Hikâyesi...
Bir Cuma Hikâyesi... Fakih Rahmetullahi Aleyh anlatıyor: Babam bana şöyle anlattı: “- Salih Meri Rahmetullahi Aleyh, cuma gecesi, cuma namazını kılmak üzere mescide gitmek için yola çıkıyor. Kabristana uğruyor. Kendi kendine şöyle diyor:” “- Tan yeri ağarıncaya kadar kalayım.” Kabristanın içine giriyor. İki rekât namaz kılıyor. Bir kabre dayanıyor. Gözlerine uyku geliyor. Şöyle bir rüya görüyor: Kabirde yatanlar kabirlerinden çıkmışlar, halka halka olup oturmuş, konuşuyorlar. Bir de bakıyor ki, onlardan ayrı, kirli elbiseli bir genç, bir köşede, üzüntülü bir halde oturuyor. Onu yanlarına oturtmuyorlar. Oradakilerin hepsine tepsi tepsi, üzeri mendillerle örtülü hediyeler gelip dağılıyor. Herkes kendi tabağını alıyor; sonra kabrine giriyor. En sonuna bu genç kalıyor. O da üzüntülü bir halde, kalkıyor; kabre girmek istiyor. Hemen ona soruyor: “- Hey Allah'ın kulu, sende gördüğüm bu üzüntü neden? Sonra gördüğüm bu hâl nedir?” O da şöyle diyor: “- Ey Salih Meri, sen o tepsi...