Kayıtlar

Buğdaylar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Verdikçe Çoğalan Buğdaylar… (Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye)

Verdikçe Çoğalan Buğdaylar… (Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye)   85 yaşında bir dedemiz, 14 yaşındayken yaşadıklarını şöyle anlatıyor… Ankara'nın Çubuk ilçesinin bir köyünde babası köyün en zengin kişisiymiş. Annesi tam bir Osmanlı kadını. Babası ölünce annesi ağalığı bırakmamış. Ağalıktan kasıt da köylüye göz kulak olmak, ihtiyacı olanın ihtiyacını görmekmiş. Öyle çok arazi ekerlermiş ki köyde ekini (Buğdayı) olmayan kimse kalmazmış. Çünkü olmayana da annesi verirmiş. İkinci Dünya Savaşı yıllarında kıtlık olmuş. Ambarlar boş kalmış. Annesi köyden ekin isteyenlere de vermeye devam etmiş ama ambarlarının tamamen boşaldığını geç fark etmiş. Öyle ki son isteyen kişiye ekin verirken fark edebilmiş ama yine de boş çevirmemiş. Aynı gün çiftliğe bir yabancı gelmiş ve:   "- Açım! Bana bir ekmek verir misiniz?" demiş. Annesi: "- Ayak üstü olmaz! Siz şöyle oturun, ben size yemek hazırlayıp bir sofra getireyim!" demiş. Sofrayı hazırlayıp gelince bir bakmış ...

O Buğdayların Hepsini Fukaraya Tasadduk Ettim

O Buğdayların Hepsini Fukaraya Tasadduk Ettim Salihlerden bir kimse Hasan-ı Basrî Hazretlerine zahitlikten sual eder. Hasan-ı Basrî Hazretleri hemen evine gider ve döndükten sonra cevap verir. O salih zat: - Ya Hasan-ı Basrî, evinize gidip geldikten sonra cevap vermenizin sebebi nedir? - Ey kimse, evimde dört ölçek buğday buldum. Hâlbuki o buğday benim evimde mevcud iken, sizlere veya başkalarına zahitlikten bahsedip, nasihatta bulunmayı lâyık görmediğim için, o buğdayların hepsini fukaraya tasadduk ettim. Sonra da gelip size cevap verdim, diye buyurmuşlardır. (Alıntı)