Kayıtlar

Kasım 2, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hz. Osman Radiyallahü Anh'ın Rüyası

  Hz. Osman Radiyallahü Anh'ın Rüyası   Kur’an-ı Kerim okuyordu. Bir ara susuzluğun verdiği, yorgunluğun verdiği tesirle uzaklara daldı Kur’an-ı Kerim okurken... Diz üstü oturmuş Kur’an-ı Kerim okurken, başı öne eğildi... Uykuya dalmıştı birden bire. Uykudayken rüyasında önünde bir koridor o koridorlar açılıyordu. Onu tutanlar götürüyorlardı… “- Buradan! Buradan!” diyorlardı... “- Sonra o koridorlardan geçti, orada bir ışık kümesi gördü orada birileri oturuyordu yaklaşınca birden ne görsün.” “- Allah’ü Teâlâ’nın Rasülü Sallallahü Aleyhi Vesellem oradaydı. Bir yanında Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh, öteki yanında, Hz Ömer Radiyallahü Anh vardı. “- Allah’ü Teâlâ’nın Rasülü Sallallahü Aleyhi Vesellem’le karşı karşıya kalmıştı, Allah’ü Teâlâ’nın Rasülü Sallallahü Aleyhi Vesellem bakıyor gülümsüyordu: “- Osman geldin mi?” “- Geldim ya Resulallah Sallallahü Aleyhi Vesellem...” “- Seni susuz mu bıraktılar?” “- Beni susuz bıraktılar Ya Resulallah Sallallahü Aleyhi Ve

Alptekin Müderrisoğlu'nun Sakarya İsimli Kitabından

  Alptekin Müderrisoğlu'nun Sakarya İsimli Kitabından   Salona eli bağlı üç kişi getirildi, sanık sırasına oturtuldular. Mahkeme başkanı Saruhan milletvekili Mustafa Necati sanıklardan en yaşlısına, ihtiyar köylüye sordu. "- Baba Adın ne?" Dinleyicilerde bir ferahlama görüldü. Demek bu ihtiyarın suçu ötekilerden daha hafifti. Bu yüzden ilk yargılanıyordu. İhtiyar ayağa kalktı. "- Hüsnü!" "- Baba adı?" "- Ramazan!" "- Nerelisin?" "- İnebolunun Çatal bucağından!" "- Baba sen askerden kaçan oğlunu evinde saklamış, bir asker kaçağına yataklık etmişsin!" "- Tövbe de reis bey!" "- Ben tövbe dedim, sen ne dersin?" İhtiyar köylü başkanın üstelemesinden sıkılmıştı. Elini koynuna sokup yıpranmış, buruşuk iki tomar kâğıt çıkardı kürsüye doğru salladı: "- Reis Bey, Reis Bey! Şu kafa kağıtlarının içini okusan bana dediğinden utanırsın!" "- Neden?" Bu kâ

Ağlayan Göz

  Ağlayan Göz   Kızını çok seven ve üzerine titreyen bir adam vardı. O, Hasan-ı Basri Hazretleri’ne geldi ve kızı hakkında şikâyette bulundu. Kızı bütünüyle içe kapanmıştı. Evde sürekli Kur'an okur ve ağlardı ve sonra Kur'andan kalkınca namaz kılardı ve yine ağlardı. Ve namazdan kalkınca yaşlı gözleriyle hemen zikre başlardı. Zikir bitince yine ağlar ve sonra oturur gözlerini yumar ve Rabbi hakkında tefekkür ederdi. Tefekkürde daha fazla ağlardı. Ve tefekkür bitince gözlerini silmeden bir sonraki namaz vakti girmiş olurdu ve o derhal namaza dururdu. Namazda da hep ağlardı. Ve sonra yine Kur'an okurdu. Ve o boş vakitlerin hepsinde Kur'an okurdu. O kendisine hiç merhamet etmemişti. Ve o gözlerine hiç acımamıştı. Adam kızının durumunu Hasan-ı Basri Hazretleri’ne bildirdi ve “Yalvarırım bir şey yapın!” dedi. “Nerdeyse kör olmak üzere olan kızıma söz geçiremiyorum! Evimizi onurlandırıp kızımı ikna ediniz lütfen! Kızım size gönül dolusu bağlılık duyar ve eminim ki siz

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’den 10 Nasihat

  Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’den 10 Nasihat   1- Her gün okuyabildiğin kadar Kur'an oku, Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem'e de salâtı çokça  getir. 2- Beş vakit namaz ile velev ki iki rekât ta olsa gece ve kuşluk namazına devam et. 3- Üzerine farz olan zekâtı ver. Az da olsa her gün sadaka ver. Eğer verecek bulamaz isen bu vazifeyi güzel söylemekle yerine getir. Ramazan orucu ile beraber her ayda üçgün oruç tut. 4- Allah'ü Teâlâ’nın sevdiklerinden olmak istemez misin? Peygamber'in Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem'i, O'nun Ailesini sev, anne ve babaya iyilik yap. 5- Sen:" Ya Rabbi, Ya Rabbi" deyipte, Allah'ü Teâlâ’nın'nın: "Evet Ey kulum, iste istediğin verilir!" dediği kimselerden olmak istemez misin? Ohalde yiyeceğini temizle ki duan kabul olsun. İnsanlara kendinden daha insaflı ol. İnsanlara güzel ahlakla davran. 6- Duası kabul edilenlerden ve Kıyamet günü sayfası nurla parlayanlardan olmayı

İyi Huylu Efendi İle Kötü Köle Hikâyesi

  İyi Huylu Efendi İle Kötü Köle Hikâyesi   Faziletiyle meşhur bir büyük zat vardı. Kölesi de inadına kötü huylu idi. Köle çirkindi. Sirke gibi ekşi, çirkin bir suratı vardı. Ejderha gibi, dişlerinden zehir akardı. Şehirde ondan daha çirkin kimse yoktu. Koltuğunun soğan gibi acı kokusundan, kızıl damarlı, perdeli olan gözü durmadan sulanır, çapaklanırdı. Yemek pişirirken kaşlarını çatar, fakat pişince sofraya efendisiyle beraber otururdu. Beraber ekmek yediği efendisi:   “Öldüm, bir yudum su!” dese, vermezdi. Ona ne söz tesir ederdi, ne dayak. Bu yüzden gece gündüz evde gürültü, patırtı eksik olmaz; evin temeli sarsılırdı. Çer çöp, süprüntü ne bulursa yola saçardı; tavukları kuyuya atardı. Yüzünden vahşet fışkırırdı; gittiği işten ger gelmezdi. Efendisinin dostlarından biri ona şöyle dedi: “A mübarek zat. Bu kötü huylu kölenin terbiyesine mi, hünerine mi, cemaline mi, nesine tutkunsun?” Bu kellesi, ciğer bir para etmeyen münasebetsizin neden kahrını çekiyorsun?

Küçük Prens’ten Hayat üzerine 11 Seçmece Alıntı…

Küçük Prens’ten Hayat üzerine 11 Seçmece Alıntı…   Hayranı Olduğumuz Küçük Prens Kitabından Hayat Üzerine 11 Seçmece Alıntı 1- Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara yeni bir dostunuzdan söz açtınız mı, hiçbir zaman size önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: “Sesi nasıl? Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı?” diye sormazlar. “Kaç yaşındadır? Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para kazanır?” diye sorarlar. Ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu. Büyüklere: “Pembe kiremitten bir ev gördüm, pencerelerinden sardunyalar, damında güvercinler vardı” derseniz, o evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara: “Yüz bin franklık bir ev gördüm” demeniz gerek. O zaman: “Aman ne güzel!” diye bağırırlar. 2- “Sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin!” dedi tilki. “İnsanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. Her şeyi dükkândan hazır alırlar. Ve arkadaşlar dükkânlarda satılmadığı için de insanların arkadaşları yok artık. Eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir

Evliyanın Duası

  Evliyanın Duası   Dürüstlüğün senet olduğu bir dönemde sözü ilahi aşkın kudretiyle mayalanmış, sözü ve özü bir olan Allah’ın rızasını, sevgisini her şeyden üstün tutan. Yaratılanı sadece yaratandan ötürü seven bir Allah dostu vardı.        Bu veliyullah sabırlı, hoşgörülü, mütevazı, güzel huylu ve iyilik sever biriydi.        Öte yandan bu velinin huysuz, Şükürsüz, çirkin ve bencil bir karısı vardı.        Eşi sürekli kendisine hakaret eder, sen bana layık değilsin. Ben krallara layıkım deyip, adamı   azarlayıp dururdu. Allah’ın bu sadık ve sıddık kulu ise yaratanına şükür eder, sabırla hanımının düzelmesi için dualarda bulunur ona nasihatler ederdi.        Bir gün Allah’ın sadık kulu düşünceli bir şekilde eve gelir. Eşi olup biteni anlamaya çalışsa da evliyanın ağzını bıçak açmaz. Bu durum günlerce, haftalarca devam eder. Karısı artık onun deli olduğunu düşünmüş ve onun için endişelenmeye başlamıştır.        Karısı Allah dostunun karşısına geçmiş ve kendisine