Ağlayan Göz

 Ağlayan Göz

 

Kızını çok seven ve üzerine titreyen bir adam vardı. O, Hasan-ı Basri Hazretleri’ne geldi ve kızı hakkında şikâyette bulundu.

Kızı bütünüyle içe kapanmıştı. Evde sürekli Kur'an okur ve ağlardı ve sonra Kur'andan kalkınca namaz kılardı ve yine ağlardı. Ve namazdan kalkınca yaşlı gözleriyle hemen zikre başlardı. Zikir bitince yine ağlar ve sonra oturur gözlerini yumar ve Rabbi hakkında tefekkür ederdi. Tefekkürde daha fazla ağlardı. Ve tefekkür bitince gözlerini silmeden bir sonraki namaz vakti girmiş olurdu ve o derhal namaza dururdu. Namazda da hep ağlardı. Ve sonra yine Kur'an okurdu. Ve o boş vakitlerin hepsinde Kur'an okurdu. O kendisine hiç merhamet etmemişti. Ve o gözlerine hiç acımamıştı.

Adam kızının durumunu Hasan-ı Basri Hazretleri’ne bildirdi ve “Yalvarırım bir şey yapın!” dedi. “Nerdeyse kör olmak üzere olan kızıma söz geçiremiyorum! Evimizi onurlandırıp kızımı ikna ediniz lütfen! Kızım size gönül dolusu bağlılık duyar ve eminim ki sizi dinler!” dedi. “Yalvarırım bir çözüm üretin!”

Hasan-ı Basri Hazretleri “Endişelenmeyin!” dedi. “Sizin bu ihtiyacınız çok zamanımı almayan ve bana Rabbimizin hoşnutluğunu kazandıracak bir teklif barındırıyor. Memnuniyetle gelirim ve bize değer veren yavrumuzu ikna etmek oldukça basit olacaktır. Korkacak kadar korkmayın! Ve endişelenecek kadar endişelenmeyin! Ve şimdi önümden yürüyün lütfen!”

Eve vardıklarında adam çoşkulu bir ses tonuyla kızına seslenip dedi: “Dünyalar tatlısı kızım için bugün yalnız gelmedim, gel bak annecim! Basralı Hasan hanemize teşrif etti.”

Kız heyecanlar içinde ve utangaç bir yüzle geldi ve Hasan-ı Basri Hazretleri’ne kalbinin güzelliğini sunarak selam verdi.

Hasan-ı Basri dedi:

“Muhterem kızım, kör olmandan korkan babanın gönlünün müsterih olması için benim yürekten bir talebim olan daha ölçülü ibadet ve daha az ağlama konusunda sözümü dinler misin? Ve çünkü melek kızım da bilir ki Rasulullah Efendimiz ibadetin makbul ve hayırlısı az da olsa devamlı olandır buyurmuştur. Hem gözlerine bir şey olursa Rabbimizin kelamını da artık okuyamayız değil mi?”

Kız dedi:

“Kutsal varlığıyla hanemizi nurlandırıp onurlandıran değerli şeyhim! Bu hizmetkârınız, gözlerim için Rabbini görmekten başka bir yol bırakmıyorum. Rabbini görmeyi hak etmiş olan gözlerin sahibi olayım diye böyle çabalıyorum. Hâlbuki onu görmek için binlerce göz kurban edilmelidir ve Rabbini görmeyi hak etmeyen gözlerin müstehakı yerlere dökülmek değil midir?”

Hazret gözyaşlarına daha fazla hâkim olamadı, dudaklarını ısırdı ve dayanamayıp ağladı.

Hasan-ı Basri Hazretleri yıllar sonra bu olayı dillendirirken dedi:

“Bizi bu günkü biz yapan geçmiş tecrübelerimiz ve Rabbimizin kulları üzerinden bize verdiği ince mesajlardır. Oysa o gün tavsiye için gitmiş, harikulade bir tavsiye ile geri dönmüştük. Şükürler olsun! Ve Allah o kızımızdan razı olsun!”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis