Kayıtlar

Ermek etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Şefaate Ermek İçin Salâvat

  Şefaate Ermek İçin Salâvat   اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلَاةً تَكُونُ لَكَ رِضَاءً وَلِحَقِهِ أَدَاءً وَأَعْطِهِ الوَسِيلَةَ وَالْمَقَامَ الَذِي وَعَدْتَهُ Okunuşu: Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin salâten tekûnü leke rıdâen ve li hakkihî edâen ve a’tıhil- vesîlete vel makâmellezî veadteh.   Anlamı: “Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed Sallallahü Aleyhi Veselleme’e ve O ’nun âl ve ashabına öyle bir rahmet et ki, bu salavat, Seni bizlerden razı kılsın. O ’nun bizde olan hakkını eda etmemize sebep olsun. Ayrıca O ’na vesileyi ihsan eyle. O’nu vaad ettiğin Makâm-ı Mahmûd’a eriştir. Fazileti: Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor: “Bu salâvatı okuyan kimse şefeatime nail olur.”   Fakih Ömer bin Said hazretleri bu hadisi naklediyor. اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلَاةً تَكُونُ لَكَ رِضَاءً وَلِحَقِهِ أَدَاءً Okunuşu: Allahümme salli alâ seyyidinâ Muh

Eşyanın Hakikatine Ermek İçin

Eşyanın Hakikatine Ermek İçin Bir mü’min, yapacağı her hareketi; “Acaba Allah Teâlâ’nın rızasına uygun mu, yoksa O’nun gazabını mı celbeder?” diye düşünerek yapmalıdır. Hadîs-i şerîfte buyrulur: “Bir kul günaha girerim korkusuyla, yapılması mahzurlu olmayan bazı şeylerden bile uzak durmadıkça, takvâ sahipleri derecesine ulaşamaz.” (Tirmizî, Kıyâmet, 19/2451) Mü’min, her şeyden evvel Allah korkusu ve takvâya sahip olmaya gayret etmelidir. Bu ilme sahip olmadan diğer ilimleri elde etmenin, kişiyi çok tehlikeli neticelere sürüklediği, defalarca tecrübe edilmiştir. Takvâ Üç Derecedir 1- Yasaklardan kaçmak. 2- Emirlere koşmak. Bu keyfiyet, bütün mü’minlerin uyması gereken, avam derecesindeki takvâ ölçüsüdür. 3- Daima Cenâb-ı Hak’la beraberlik duygusunu taşıyabilmek. Bu keyfiyet, takvânın havas için olan ölçüsüdür, takvânın en yüksek derecesidir. Bize; “Şahdamarından daha yakın…” (Kâf, 16) olduğunu bildiren ve kullarına: “Nereye gitseniz yine sizinle beraberd

Dağ Başında Ermek mi, Şehir İçinde Ermek mi?

Dağ Başında Ermek mi, Şehir İçinde Ermek mi? İki kardeştiler. Biri köyde çobanlık yapmayı tercih ederek diyordu ki: Bu zamanda şehre gitmek, oranın günahlı hayatına karışmak çok kötü. İyisi mi, ben köyün çobanlığını yapayım, günahlardan uzak kalayım. Diğeri ise şehre gitti. Bir mahallede küçük bir tamir kulübesi açıp başladı ayakkabı tamirine. Çoban dağda koyunları, keçileri otlatıyor, hiçbir namazını kaçırmıyor, hiçbir şekilde de namahreme nazar etmiyordu. Bütün gün ormanın sessizliği içinde zikirle, fikirle, şükürle yaşayıp gidiyordu. Bu sebeple de manen bir hayli ilerledi, kerametlere mazhar oldu. Düşünüyordu ki, kardeşi şehirde bir sürü günah ve namahreme nazar ile manen sükût ediyor... Bir ara ona acıyarak ziyaretinde bulunmayı düşündü. Otlattığı koyunlarından bir miktar süt sağıp bir bez torbaya doldurarak ağzını bağlayıp şehrin yolunu tuttu. Sora sora bir mahalledeki eskici kulübesinde kardeşini buldu. Torbadaki sütünü duvardaki bir çiviye asıp oturarak hal h