Kayıtlar

Kavmi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Salih Aleyhisselâm Ve Semud Kavmi

Salih Aleyhisselâm Ve Semud Kavmi Ad milletinin yerini Semud milleti almıştı. Semud'da Ad'ın izlediği yoldaydı. Semudlar becerilikte Ad milletininden ileri geçmişlerdi. Kayalık dağlardan evler yapmışlar, evlerinin önlerini kabartmalarla süslemişlerdi. Taş parçaları sanki onların elinde birer hamur gibi oluyordu. Onların yaşadıkları yere gelenler hayret ediyorlardı. Büyük saraylar, saray duvarlarında canlı gibi duran süslemeler. Esasen Allah onlara bütün nimetleri sunmuştu. Gökten onlara yağmur vermiş, yerden bereketli ağaçlar yeşertmişti. Yiyecekten yana sıkıntıları yoktu. Fakat tüm bu nimetler karşısında Allah'a şükür etmeleri gerektirken onlar, Allah’ın varlığını unutmuşlar, gurur içine dalmışlardı. -Bizden daha güçlü, daha büyük olan mı var, diye gururlanıyorlardı. Sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi geziyorlardı. Nuh Aleyhisselâm'un milletinin, vadide olduğundan dolayı selde boğulduğu, Ad milletinin ise evleri dayanıksız olduğundan öldüklerine inanıyorlar...

Hud Aleyhisselâm Ve Ad Kavmi

Hud Aleyhisselâm Ve Ad Kavmi Tufandan kurtulan Nuh Aleyhisselâm ve diğer inananların hepsi de iyi insanlardı. Fakat yıllar sonra gelen yeni nesiller babalarının ve dedelerinin uğradıkları cezayı unutmuşlardı. Ad milleti diye adlandırılan bu insanlar çok zengindiler. Yüksek binalarda yaşıyorlardı. Kendilerine çok güzel şehirler yapmışlardı. Ancak Allah'ı unutmuşlardı. Kendi yaptıkları heykellere tapıyorlardı. Bunun üzerine Allah bir başka Peygamber gönderdi. Hud Aleyhisselâm, onları puta değil yalnızca Allah'a ibadete çağırdı. Yaptıkları kötülükleri bırakmalarını, yeniden inanan ve iyi birer insan olmalarını öğütledi. Onlara şöyle seslendi: -Ben Allah'ın bir elçisiyim. Size beni O gönderdi. Tufanda kötülerin nasıl cezalandırıldığını unutmayın. Onlar da sizin gibi Allah'ın emirlerine uymadılar, cezalarını çektiler, dedi. Hud Aleyhisselâm 'un bu sözlerine Ad milleti çok kızmıştı. -Sen bize akıl mı veriyorsun? Biz dedelerimizin taptığı taşlardan asla dönme...

Âd Kavmini Helâk Eden Rüzgârın Kıssası

Âd Kavmini Helâk Eden Rüzgârın Kıssası Ebu Vâil, Rebi'a kabilesinden el-Hâris İbnu Yezid el-Bekri adında bir adamdan naklen anlatıyor: "Medine'ye gelmiştim, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına gittim. Mescid, cemaatle dolu idi. Orada dalgalanan siyah bayraklar vardı. Hz. Bilal radıyallahu anh kılıcını kuşanmış, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında duruyordu. Ben: "Bu insanların derdi ne, ne oluyor? diye sordum. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Amr İbnu'l-Âs'ı, Rebi'a'ya doğru göndermek istiyor, onun hazırlığı var!" dediler. Ben: "Âd elçisi gibi olmaktan Allah'a sığınırım" dedim. Aleyhissalâtu vesselâm: "Âd elçisi de nedir?" buyurdular. Ben: "Bunu çok iyi bilen kimseye düştünüz. Âd kavmi kıtlığa uğrayınca Kayl'ı kendileri için su aramaya gönderdi. Kayl da, Bekr İbnu Muâviye'ye uğradı. O, buna şarap içirdi ve Mekke'de o sıralarda seslerinin ve tegannisinin ...