Kayıtlar

Sadakat etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sadakat Fakirlik - Kasr-i Emel

  Sadakat Fakirlik - Kasr-i Emel   Allah-ü Teâlâ Celle Celâlüh bir vahyinde (hadîs-i kudsîde) şöyle buyurmuştur: “Beni sevdiğini söyleyip de geceyi benden habersiz bir şekilde uykuyla geçiren kimse muhabbet iddiasında yalancıdır.” Eğer sen Allah’a Celle Celâlüh karşı gerçekten muhabbet dolu olsaydın, sabaha kadar zevk için uyumaz, onu ibâdet ile bölerdin. “Muhib” (Hakk CELLE CELÂLÜH, âşığı) zorluklara katlanır; “mahbûb” (Allah CELLE CELÂLÜH, tarafından sevilen kimse) ise rahatlık içerisinde olur. Muhib talep eden, mahbub talep edilendir. Hz. Peygamber’den Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle rivâyet edilmiştir: “Allah-ü Teâlâ Celle Celâlüh, Cebrâil Aleyhisselâm’a buyurur ki: ‘Ey Cebrâil Aleyhisselâm! Falan kişiyi uyut, falan kişiyi de kaldır’.” Bu sözün iki anlamı vardır: Falan kişiyi kaldır, çünkü o muhibdir. Falan kişiyi de uyut, zîrâ o mahbubdur. Muhib, beni sevdiğini iddia etmekte, bana muhabbet dâvâsında bulunmakta; dolayısıyla onunla bu muhabbet iddiasını tartışmalı ve vücûdund

Her Şeyden Evvel Bize Lâzım Olan Nedir?

Her Şeyden Evvel Bize Lâzım Olan Nedir? Soru: Her şeyden evvel bize lâzım olan nedir? Cevap: Doğruluk. Soru: Daha. Cevap: Yalan söylememek. Soru: Sonra. Cevap: Sıdk, sadakat, ihlâs, sebat, tesanüddür. _______________ Tesanüd: Dayanışma, karşılıklı yardımlaşma.

Sadakat Ya Hu!

Resim
Sadakat Ya Hu! 1954 yılında Sındırgı’dan Balıkesir’e geldik. Babam memurdu. Alt katta ev sahibi yaşlı bir kadının oturduğu iki katlı bir evin üst katını kiraladık. Ev sahibine Şemsi Nene diyorduk. Yani ismi Güneş idi. Evlendiğinde 16 yaşındaymış. Evlendikten üç gün sonra kocası gönüllü ihtiyat zabiti Yani yedek subay olarak Çanakkale’ye gitmiş.  Nene, kocasının Çanakkale’den cepheden kendisine yolladığı “Şems’im, güneş’im…” diye başlayan mektuplarının evinin duvarlarına ve pencerelerine yapıştırmıştı.  Her sabah bu silik, sararmış mektupları birer kere okur, Her birinin karşısında şehit kocasının ruhuna Fatihalar gönderir, diz çöker yarım bıraktığı yerden kocasına hatim indirirdi. Nene hiç sokağa çıkmazdı. “Kocam giderken gençsin, güzelsin, ne olur ben gelinceye kadar sokağa çıkma. Gözüm arkada kalmasın, dedi. Nasıl sokağa çıkarım.” diyordu. Yıllar sonra o evden cenazesinin çıktığını duydum. Bir gün Şemsi Nene’yi beyaz bir gelinlik giymiş, boynuna iri incilerle