Kayıtlar

Ağustos 19, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zâlimler İçin En Hayırlı Duâ

Zâlimler İçin En Hayırlı Duâ   Zâlimliği ve gaddarlığı ile meşhûr olan Haccâc-ı Zâlim zamânında, Bağdad'da duâsı makbûl bir dervîş varmış. Bu dervîş, kim için duâ etse kabûl olurmuş. Dervîşin şöhreti yayılınca Haccâc'ın adamları da ondan haberdâr olmuşlar ve hemen Haccâc'a tavsiye etmişler. Haccâc, dervîşi huzûruna çağırtmış ve ona: "Senin duân hep makbûl imiş, haydi bana da hayırlı bir duâ yap bakayım!" demiş. Dervîş: "- Yâ Rabbi! Haccâc'ın cânını al!" diye duâ edince Haccâc fenâ halde bozulmuş ve: "- Dervîş! Bu nasıl duâ? Ben sana hayırlı bir duâ yap diyorum sen benim ölmem için duâ ediyorsun?" deyince: Dervîş Haccâc-ı Zâlim'e şu unutulmaz cevâbı vermiş: "- Niye kızıyorsun ki! Ben hem senin için hem de halk için an hayırlı duâyı yaptım. Sen ölürsen halk senin zulmünden kurtulur bu onlar için hayırlı olur, ölüm senin için de çok hayırlıdır çünkü senin ölümün daha fazla zulüm etmene ve daha çok mazlûmun âhını alm...

Her Derdin Çaresi Vardır

  Her Derdin Çaresi Vardır   Sual: Bazen sıkılıyoruz, başımıza bir bela geliyor veya bir şeyden korkuyoruz, borcumuzu ödeyemiyoruz. Bunlardan kurtulmak için okunacak bir dua var mıdır? CEVAP İslam âlimleri buyuruyor ki:   Her derdin çaresi vardır. Allahü Teâlâ çaresiz dert yaratmamıştır. Yaşamak ve mal sahibi olabilmek gibi dünya nimetlerinin hepsi için sebepler yaratmıştır. Sebebine yapışmayan bu nimetlerden elbette mahrum kalır. Ahiret nimetlerine kavuşmak da böyledir. Mesela tembelliğin ilacı namaz kılmaktır. İnsan maruz kaldığı şeylere karşı gafil olmayıp çaresine bakmalıdır. Birkaç örnek verelim:   1- Bir belaya maruz kalan, neden Yunus aleyhisselâmın okuduğu “ Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn” duasını okumaz ki? Hâlbuki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:   “ Birinize dert ve bela gelince, Yunus Peygamberin duasını okusun! Allahü teâlâ onu muhakkak kurtarır.” (Tirmizi)   “ La ilahe illa ente, sübhaneke inni k...

Biri İki Etmek

  Biri İki Etmek   Allah’ü Teâlâ dostlarından… Talebesi anlatıyor. Bir sabah hazır olduğumuz yere teşrif edip, hatır sorarken, halimi arz edip: - Efendim, benim şu kadar lira borcum var idi. Günü geldi sıkılıyorum. Üç gün izin verirseniz memlekete gidip öder gelirim, dedim. - Biraz sabret, geceler gebedir, buyurdular. Birkaç gün sonra, münasip lisanla tekrar hatırlatmak zarureti hâsıl oldu. Zira memlekette, “borçtan kaçtı” sözleri de gelen haberler arasında idi. Hz. Üstad'ın sözü yine evvelki gibi idi. - Geceler gebedir. Fakat bir gün sonra bana: - Memlekette nerden vereceksin bu parayı? Diye sual ettiler. İşin en canlı noktası da burası... - Efendim, babamdan kalma bir bağım var, üç bin lira eder. Onu satıp veririm, dediğimde Hz. Üstadın rengi birden değişti. Mübarek gözleri buğulandı. Ve şu sözler döküldü: - Biz kardeşlerimizin evini bağını satmak değil, birini iki etmekle mükellefiz. İkinci gün bir tüccar ağabeyimizden ödünç para alıp parayı bana...